Melis Zararsız: Evet, işte o bence mesela tam bir uzun metraj film gibi...
Tunç Şahin: Evet, 24 dakika falan zaten aslında, ben kısa filmleri “stepping stone” olarak da görmüyorum bu arada, kendi dinamiğine inanıyorum. 10 dakikada bir şey anlatma zorunluluğu güzel bir deneyim. Bu öğreti Karışık Kaset’te de işime yaradı mesela çünkü Karışık Kaset’te de hikaye dönem olarak üç bölüme ayrılıyor diyebiliriz. 90’lar, 2000’ler ve 2010’lar, yani içiçe üç film gibi aslında. 30’ar dakika içinde başlayıp bitmesi gereken kısa hikayeler… Kısa film disiplini işe yaradı.
Uygar günümüzde geçen, “urban” bir aşk hikayesi yazmak istiyordu, "bunu filmleştirsek sen yazar mısın?" diyince buralara geldik. Çünkü kitap yazılırken bir senaryo taslağı olarak da çalışmıştı zaten Uygar. 'Bu film olur' diyorduk hep ama biz yaparız meselesi sonradan oluştu.