19. Adana Altın Koza’da Devir’le yarışmıştınız, o zaman da söyleşmiştik, o zaman şöyle bitmiş röportajımız, yine doğa-insan ilişkisi üzerine fikren bir devam filmi geliyor demişsiniz ve o filmde koçlar vardı. 21. Altın Koza’dayız ve bu sene yarıştığınız film de Balık… Bu hikaye nasıl gelişti, “balık” üzerine gitmek nereden aklınıza geldi, kısaca çıkış öyküsü ile başlayalım…
Derviş Zaim: Senaryo en başta çok farklıydı, formla, yapıyla oynadığım ve daha önceki filmlerimde oynamadığım kadar farklı şekilde oynadığım bir senaryo vardı. Ancak, şöyle enteresan bir şey yaşadım. Çok büyük ihtimalle Karadeniz’de çekecektim bu filmi. Bir gün gazetede bir haber okudum. Mayıs başında Bursa’ya bağlı Karaağaç köyünde leylek şenlikleri olacak diye. Atladım oraya gittim. Muhtar, köylüler, yanlış tarih vermişler ulusal basına, köyde herhangi bir şenlik yoktu! (Kahkahalar…)
Fakat oraya kadar gitmişken beni dolaştıran kişiler beni Gölyazı’ya götürdüler. Gölyazı’yı görünce, mekanın kendisi filmin içerisine girdi ve filmi değiştirdi. Karadeniz’de olacak olan senaryo değişti ve Uluabat gölüne aktı… Senaryoda çok radikal değişiklikler oldu. İyi ki de böyle oldu, birçok açıdan çok işime yaradı bu, hem estetik açıdan hem de yapım açısından. Karadeniz’de o işin yapılabilirliği çok da kolay olmayabilirdi. Gelelim meselenin kendisine. İnsan-doğa ilişkisinin son derece önemli olduğunu söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim, çünkü bizim şu anda karşı karşıya kaldığımız problemler; konut, işsizlik, gelir dağılımı, bölüşülmesi, bunların bir çoğu, bizim doğa ile olan ilişkimizle direkt bağlantılı. İnsanlığın geleceğini, sosyal ekonomik ve her türlü alanda yaşadığı şeyleri belirleyen noktalardan bir tanesi doğaya yaklaşımındaki mental yapı olacaktır. Biz doğayı nasıl görüyoruz, ona nasıl yaklaşıyoruz meselesi bundan sonraki hayatı belirlemekte son derece ön planda olacak. Çocuklarımız için daha mutlu bir hayat istiyorsak bunun adımlarını şimdiden atmamız gerekiyor. Bunları düşünüyordum ve beni rahatsız eden olaylar vardı çevremde, dolayısıyla konuyla ilgili filmler yapmaya gayret ettim. Bir zamanlar insanların sahip olduğunu duyduğumuz, inandığımız o eski havanın, auranın yeniden dönme ihtimali var mıdır sorusu, hem umutsuz, hem de heyecan verici bir soru, bunun olmasını da elbette ki istiyorum, o yüzden bu tip filmler tasarladım, Balık bunların bir parçası.