Hesabım
    Ammar'ın Yönetmeni Özgür Bakar'a Sorularımızı Yönelttik!

    Bu cuma vizyona giren yerli korku-gerilim filminin yönetmeni Özgür Bakar, Beyazperde.com'un sorularını cevaplandırdı!

    Korku ve gerilim türlerini harmanlayan ve türün yerli sinema açısından yeni bir örneği olan Ammar bu cumadan itibaren vizyonda seyircisini bekliyor. Beyazperde.com olarak Ammar’ın yönetmeni Özgür Bakar’a sorularımızı yönelttik…

    İlk filminiz 2010 yapımı “Bu Bir Soygundur” henüz vizyona girmedi galiba. İlk filminiz için motivasyonlar nelerdi ve vizyon şansı olacak mı yoksa farklı gösterimlerde izleme şansı mı bulabileceğiz?

    Mizah yazarlığı ve komedi türünde televizyon işlerinde senaristlik yaparak sektöre girdim. Bunun bir uzantısıydı “Bu Bir Soygundur” filmi. Bitmiş bir şekilde rafımda duruyor. Komedi filmleri belli bir cast seçeneğine,  belli başlı bir kaç film şirketine hapsolmuş gibi bir algı var. Geri kalan denemelerin hayatta kalması riskli olabiliyor. Bir gün ilgilenen ve bu riski almak isteyen olursa vizyonda görürüz.

    Vizyonda izleyeceğimiz bu ilk filminizde Şeytanın Ölüsü (The Evil Dead) filmlerinden çok iyi bildiğimiz bir sete cinleri taşımışsınız. Bu iki yapıyı birleştirmek nereden aklınıza geldi?

    Ben filmin her aşamasında bu iki yapıyı birleştirmeye özendim. Dekorundan çekim tekniklerine, cin tasvirlerinden müziğe, senaryosundan, oyunculuk tavrına kadar etnik bir görselle bilindik Amerikan ana akım korku sinemasını entegre edip yurtdışına da göz kırpmaya çalıştık.

    Cinleri canlandırmak için CGI karakterler kullanmışsınız, genelde korku filmi izleyenlerin pek sevmediği bir şeydir bu... Çekinceleriniz oldu mu, sonuçtan memnun musunuz?

    Çekincem olmadı. Tamamen tercih ve risk diyebilirim. Elimizdeki örneklerde diğer tarzda birçok alternatif mevcut. Ben iyisiyle kötüsüyle bunu denemek istedim. Bu inadım kabul görmezse tabii ki bir tecrübe olarak yazarım bir tarafa ama elimdeki sonuçtan memnunum.

    Türk korku sinemasının cin takıntısı devam ediyor, Hasan Karacadağ sadece bu tema üzerine film yapıyor. Türkiye’de çekilmiş korku temalı filmler hakkındaki düşünceleriniz ve sizin bir sonraki filminiz de yine korku/cinler üzerine mi olacak?

    Bu algıyı ne yarattı bilmiyorum ve anlayamıyorum açıkçası. Fragmanımızı ortaya koyduğumuzdan bu yana genelde yorumlar şu şekilde: “Yine mi cin!”  Yabancı filmde “devil” , “demon” , “satan” gibi geçen kelimeler Türk sinemasında direkt “cin” olarak karşılığını buluyor. Eleştiri dozunun tamamen başka konular üzerinden olması gerekiyor. Tolga Örnek’in Labirent’i ile Görevimiz Tehlike (Mission : Impossible)’yi karşılaştırmak gibi bir durum olsa sabaha kadar konuşalım ama eleştiri buradan gelince cevap vermeye takatim yok. Muhtemelen Hasan Hoca da bu konudan sıkılmıştır :) Kasıt korku temasını değiştirme isteğiyse kültürümüzde olmayan bir seri katil temasını zorlamanın çok da bir manası yok. Kafa kesen bir caniyi çekmektense görünmeyen bir varlığın çarptığı pencereleri çekmeyi daha kışkırtıcı buluyorum.

    Türkiye’de korku filmlerine karşı bir önyargı olduğu kesin ama ben Küçük Kıyamet, Musallat, Ses gibi korku/gerilim filmlerini gayet başarılı buluyorum. Ammar başarılı olursa devamını getirmek isterim. Hem senaryonun altyapısı buna çok müsait hem de korku filmi çekmek bir yönetmen için çok tatmin edici. Atmosfer yaratmak, ses ve görsel efektlerle uğraşmak size sinema yaptığınızı daha fazla hissettiriyor.

    Teşekkürler

    Sorular: Melis Z. Pirlanti & Murat Tolga Şen

    Ammar

    Ammar Fragman

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top