Üç dalda Altın Küre Adayı: “Mandela: Long Walk to Freedom”
28 Şubat’ta Türkiye sinemalarında gösterilmeye başlanacak olan “Mandela: Long Walk to Freedom” Nelson Mandela’nın cezaevinde yazdığı anı kitabıyla aynı adı(“Özgürlüğe Uzun Yürüyüş”) taşıyor. “Mandela: Long Walk to Freedom”, “Boleyn Kızı (The Other Boleyn Girl)”ün yönetmeni Justin Chadwick ile “Gladyatör (Gladiator)” ve “Gölgeli Topraklar (Shadowlands)”in senaryolarıyla Oscar’a aday olan William Nicholson işbirliğinin ürünü.
Erkek oyuncu(Idris Elba),özgün müzik ve şarkı dallarında Altın Küre adaylığı elde eden filmin 2 Mart 2014 gecesi sahiplerini bulacak 86. Oscar ödüllerine damgasını vurması bekleniyor.
Yaklaşık 350 yıl boyunca siyah Afrikalıları sömüren Güney Afrika’daki Avrupa kökenli ırkçı beyaz azınlık yönetimini yıkan, bu uğurda 27 yıl cezaevinde yatan, Afrika Ulusal Kongresi Partisi (ANC) Liderliğini ve 1994-1999 arasında Güney Afrika Devlet Başkanlığını üstlenen, Güney Afrika’nın ikinci dönem Devlet Başkanlığını kabul etmeyen ve ülkesindeki beyaz azınlığın da Devlet Başkanı olmayı başaran Nelson Mandela’yı “Mandela: Özgürlüğe Uzun Yürüyüş”de 1972 doğumlu Idris Elba canlandırdı…
Yaşamı Boyunca Yaklaşık 250 Ödüle Layık Bulundu
1962’de Sovyetler Birliği’nce verilen Lenin, 1979’da Hindistan tarafından verilen Nehru, 1981’de Bruno Kreisky, 1983’te Unesco Simon Bolivar Ödülü’ne ve ABD’de Özgürlük Madalyası’na layık bulunan Mandela 1992’deyse Atatürk Barış Ödülü’nü Türkiye’deki Kürtlere yapılan baskıları protesto etmek için kabul etmemişti.
Mandela, Irkçı Beyaz Azınlık Yönetimi’nin Son Devlet Başkanı De Klerk ile birlikte Nobel Barış Ödülüne layık bulundu ve Birleşmiş Milletler 2009’da Nelson Mandela’nın doğum günü olan 18 Temmuzu (1918 doğumlu) Mandela Günü ilan etti. Birleşmiş Milletlere göre, “Mandela,dünyanın daha iyi bir yer olmasına katkı sağlamıştır.”
Mandela’yı sinema ve televizyon filmlerinde canlandıran diğer oyuncular arasında Danny Glover, Sidney Poitier, Morgan Freeman, Dennis Haysbert, Phil LaMarr, George MacDowell, Willie Jonah, Dave Chappelle, Yaya Soumare, Lindani Nkosi, Simon Sabela da bulunuyor. “Mandela: Long Walk to Freedom”ın Diğer Oyuncuları: ”28 Gün Sonra (28 Days Later)”, “Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı (Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest)”, “Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu (Pirates of the Caribbean: At World's End)”, 23. James Bond filmi “Skyfall”un oyuncusu olan ve 2015’te gösterime sunulacak 24. James Bond filminde de oynayacağı söylenen Naomie Harris, Nelson Mandela’nın 1958’den 1996’ya kadar eşi olan ikinci karısı Winnie rolünde. “Mandela: Long Walk to Freedom”da, Mandela’nın ilk eşi Evelyn’i Terry Pheto, Irkçı Beyaz Azınlık yönetiminin son devlet başkanı De Klerk’i ise Gys De Villiers canlandırdı.
Mandela Ailesi
Ailesinde okula giden ilk kişi Mandela oldu.Nelson adını ona öğretmeni verdi. Siyahların öğrenim görebildiği tek üniversitede hukuk eğitimi gördü ve 1942’de avukatlığa başladı. 25 yaşındayken Afrika Ulusal Kongresi Partisine(ANC) katıldı. Afrika Ulusal Kongresi Partisi Avrupa kökenli Irkçı Beyaz Güney Afrika Azınlık Yönetimi’nce 1960 ile 1990 arasında şiddet yoluyla mücadele ettiği gerekçesiyle yasadışı ilan edildi.Nelson Mandela, mücadelesinde Mahatma Gandhi ve Martin Luther King’den çok Che Guevara’yı kendisine örnek alırken, Filistin Kurtuluş Örgütü’nden Kürtlere hatta ABD’nin Afrika kökenli ilk Başkanı Obama’ya da esin kaynağı olmuştur.
Öte yandan, Mandela’nın 1960’larda ırkçı beyaz azınlık yönetiminin eline geçerek Güney Afrika’nın Alcatraz Adası Robben’e kapatılmasında Amerikan Dış İstihbarat Örgütü CIA’de rol oynamıştır.Nelson Mandela’nın İngiliz Başbakanı Thatcher ve ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney gibi güçlü düşmanları olmuştur. İngiliz Muhafazakar Parti
Mandela’nın idam edilmesini uzun süre talep etmiştir. Mandela buna karşın zaman içinde İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, girişimci, işadamı, yardımsever Bill Gates, ABD eski başkanı Demokrat Jimmy Carter ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan gibi liderlerle iyi ilişkiler geliştirmiştir.
1980’lerde ırkçı beyaz azınlık yönetimi Afrika Ulusal Kongresi’ne şiddet kullanarak mücadeleyi terk ederlerse cezaevindeki üyelerine af önerdi.Böylece pazarlık ve müzakere dönemi başladı. NelsonMandela 11 Şubat 1990’da Beyaz Azınlık Devlet Başkanı De Klerk tarafından cezaevinden serbest bırakıldı. Böylece Güney Afrikalı siyah çoğunluk beyaz azınlık ile eşit vatandaşlık haklarına sahip oldu. Nelson Mandela uzlaşmacı bir tavır alarak Güney Afrika’da topyekün bir iç savaş çıkmasını önlediğinden 1993’te De Klerk ile birlikte Nobel Barış Ödülünü paylaştı. Devlet Başkanlığı yaparken ilk icraatlarından biri maaşını düşürmek oldu.
Mandela, De Gaulle ve Mitterand gibi açgözlü olmayan politikacılarla birlikte anılmaktadır. Ülkesindeki siyah çoğunluğun yoksulluktan kurtulması, fırsat eşitliğinden yararlanması, Güney Afrika’da çok yaygın olan AIDS hastalığının geriletilmesi için ve küresel iklim değişikliklerine karşı mücadeleler verdi. 2003’te ABD’nin Irak işgaline ve dönemin ABD Başkanı George W. Bush’a ağır eleştirilerde
bulundu.
1.83 boyundaki Nelson Mandela’nın 1944’te evlendiği 1956 ya da 1957’de boşandığı ilk eşi Evelyn Ntoko Mase’den iki oğlu ve bir kızı , 1958’den 1996’ya kadar evli kaldığı ve ırkçı beyaz azınlık yönetimince 18 ay cezaevinde tutulan ikinci eşi Winnie’den ise iki kızı dünyaya geldi. İkinci eşiyle boşanmasına eşi Winnie’nin başka erkeklerle ilişkileri yol açtı. Oğullarından Madiba Thembekile (1946 doğumlu) 1969’da trafik kazasında, diğer oğlu Makgatho (1950 doğumlu) ise 2005’te AIDS hastalığından öldü.
Mandela’nın kızları Makazime(1953 doğumlu; annesi: Evelyn), Zanani(1958 doğumlu; annesi: Winnie), Zindziswa (1960 doğumlu; annesi: Winnie) adlarını taşıyor.1998’de Graca Machel ile evlendi.Vefat ettiğinde geride üç kızı, 18 torunu ve 9 torun çocuğu kalmıştı.
Mandela’nın Cezaevi Yılları
1963’te ömürboyu hapse mahkum edildiği yargılamada dört saatlik savunmasını tarihe geçen şu sözlerle bitirmişti:
“Yaşamım boyunca hayatımı siyahların mücadelesine adadım. Beyazların üstünlüğüne karşı mücadele ettim. Tüm insanların bir arada, uyum içinde, eşit fırsatlarla yaşadığı demokratik ve özgür bir toplum düşüncesini kutsal bildim. Bu, benim yaşamayı ve başarmayı ümit ettiğim idealdir. Fakat, eğer gerekirse, uğruna ölmeye hazır olduğum
idealdir.”
Cezaevinde ilk günlerinden başlayarak taş ocağında taş kırdı.Taş kırma cezası Mandela’nın gözlerinde hasara yol açtı. Zarar gören gözyaşı bezleri ameliyatla alındı. Mandela, taş ocağı madeni yanında, kireç taşı madeninde de çalıştırıldı.
1968 baharında annesi ilk ve son kez kendisini ziyaret etti. Haftalar sonra annesinin ölüm haberi geldi, ancak cenazesine katılması için izin verilmedi.Trafik kazasında ölen büyük oğlunun cenazesine katılmasına da izin verilmemişti.
Altı ayda bir kez, beş yüz kelimeyi geçmeyen bir mektup yazmasına izin verilmekteydi. Cezaevinden giden veya cezaevine gelen mektuplarda istenmeyen satırlar mürekkeple sansürlenmekte veya jiletle kesilmekteydi.1975 yılında eşinin gönderdiği beş sayfalık mektubun sadece iki sayfasının bazı bölümleri, kendisine verilmişti.
27 yıllık cezaevi yaşamı sonrası kişisel kin ve öfkesini bir kenara bırakan, intikam peşinde koşmayan Mandela, beyaz azınlıkla barış içinde yaşam için gerekli politik, sosyal koşulları ve geçiş dönemi uzlaştırıcı adalet mekanizmalarını hayata geçirmede gösterdiği çabalarla, siyah beyaz çatışmasını önleyerek, ülkesinde barışı sağlamada en büyük rolü oynadı…Varlıklı beyazların paralarıyla ve şirketleriyle birlikte Güney Afrika’yı terk etmesine yaptığı çağrılarla engel olan Nelson Mandela ülkesindeki yüzyıllara dayanan fırsat ve gelir eşitsizliğini geriletmede ne yazık ki başarılı olamadı.
Gettolarına sığınan beyaz azınlık zenginliğini korurken ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturan siyahlar derin yoksulluktan kurtulmayı başaramadı.Nelson Mandela’nın Güney Afrika’nın yer altı kaynaklarını(elmas, altın) çokuluslu şirketlerin elinden almaması da (devletleştirmemesi de) hala tartışılmaktadır.
Haber / İnceleme: Hakan Sonok