Pazar gününe kadar devam edecek olan Sundance Film Festivali, bağımsız filmlerinin başarılarının yanısıra bu yıl sinema teknolojisindeki gelişmelerle de tüm dikkatleri üzerine topladı. Rize filminin gösteriminde, filmin sinema makinesinden değil, kablosuz internet ve uydu bağlantısıyla özel bir projektörden gösterilmesi olay yarattı.
Rize'ın yönetmeni David LaChapelle, orada olmayan bir filmi izlediklerini belirtirken ''Kendimi Alexander Graham Bell'' gibi hissediyorum dedi. High-definition dijital video ile çekilen film, Oregon'dan Salt Lake City'e internet üzerinden şifreli olarak gönderilidi. Oradan da Sundance'in gerçekleştirildiği Park City'e WiMax adı verilen uydu bağlantısıyla gönderilen film bir HP Media Center PC'de karşılandı ve şifresi çözüldü. Oradan projektöre aktarılan filmin gösterimi sinema endüstrisinde büyük tartışmalar yaratacağa benziyor. Tüm bu işlemler, ayrıntılarına rağmen çok hızlı gerçekleştirdi. Film internette 24 Mbps hızla yani DSL bağlantısının 20 kat hızıyla aktarıldı.
Peki sinema dünyasını neler bekliyor? Eğer bu teknoloji geliştirilebilir ve tüm dünyaya yayılırsa en başta biz sinemaseverler tüm filmleri,kendi ülkesi ile aynı anda izleme şansı bulacağız. Stüdyolar ve dağıtımcılar için en büyük avantajsa, uzun vadede milyonlarca dolar kar edecek olmaları. Çünkü, film negatiflerinin basılması ve imha edilmesi her yıl 1.5 milyar dolarlık maliyet yaratıyor. Bunun ortadan kalkması da çok büyük bir tasarruf anlamına geliyor. Kablosuz yayın teknolojisi henüz ilk aşamasında ve en şüphe ile yaklaşılan yanı güven sorunu. Zaten korsanla başı belada olan tüm sinemacılar, fillmlerin bir de internet üzerinden gönderilmesine ne kadar sıcak bakar henüz belli değil. Ancak kesin olan tek şey, bu hafta Sundance'te sinema endüstrisinde devrim yaratabilecek büyük bir adım atıldığı.