Beyazperde.com 66. Cannes Film Festivali'ni yine yerinde takip etmeye devam ediyor! Bugün gerçekleştirilen basın konferansları arasında dün seyirciyle buluşan Grigris adlı filmi de vardı. Yönetmen Mahamat Saleh Haroun filme geçmeden önce başrolde izlediğimiz oyuncu Soulémane Démé'nin, havalimanında Schengen vizesine rağmen farklı bir tip olduğundan saatlerce sorguya alındığını, festivalden binlerce kişiyle telefonlaşarak anca ikna ettiklerini anlatarak bunun bir skandal olduğunu söyleyerek durumu kınadı. Fakat festivale geldiklerinde yaşadıkları mutluluklarla bu üzücü deneyimi atlattıklarını da ekledi.
Filmin fikrinin ortaya çıkışıyla ilgiliyse yönetmen şu ifadeleri kullandı: "Aslında Djamena'daki petrol kaçakçılarını ve bu iş için çalıştırılan genç insanları anlatan bir film yapmak istiyordum. Bu işlerde zamanında çalışmış insanlarla konuştum vs. Araştırmamı yaptım. Bu arada o sınır bölgesi artık bulunmuyor, ben yeniden yarattım varmış gibi. Fakat bu karanlık, üzücü ve soğuk bir film olacaktı. Bir süre sonra African Film Festivali'nde dans alanı vardı ve orada dansedenlerin arasında Süleyman'ı gördüm. Sakat bacağını bir silah gibi kullanarak dansediyordu, saçlarını da sarıya boyamıştı, inanılmaz farklı bir tipti. O an işte bu benim karakterim dedim. O an filmim için bir kapı açıldı ve filmin yeni versiyonunu yazdım."
"Işık bizim için çok önemliydi çünkü çekeceğimiz bölge elektrik problemi olan bir bölgeydi, dar sokaklar, aralıklar, geçitler, nehir, orada set kurmak çalışmak çok zordu" sözleriyle çekim sürecine de değinen yönetmen, "Fakat görüntü yönetmenimizin sayesinde inanılmaz profesyonel çalıştık, ışığı çok güzel hallettik sürekli jeneratör çalıştırmak zorunda kaldık, en iyi ekipmanı kullanmak zorundaydık. Ayrıca, Avrupalı insanlar Afrikalı insanların yüzlerine de alışık değiller çok fazla, ışığı kullanırken buna bile dikkat ettik" sözleriyle de set aşamasına dair detayları da dile getirdi.
Süleyman Deme'ye yöneltilen "Dans etmeyi sana kim öğretti, ailenden destek aldın mı?" sorusunaysa, oyuncu "Annem ben küçükken öldü, bana kimse yardım etmedi, 9 yaşımdan beri içgüdülerime göre dans ediyorum" sözleriyle cevap verdi.
Yönetmen filmde de gerçek hayatta da çok fazla konuşmayan Süleyman'ın kendisini dansıyla ifade ettiğini ve bunun filme de çok iyi yansıdığını vurguladı. Film için bir koreografla çalışsa da Süleyman'ın kendisinden bir şeyler eklediğini söyleyen yönetmen, "Örneğin çatılarda, damlarda kendi kendine dansettiği zamanlarda, sanki onu birtakım hayaletler takip ediyormuş gibi, neredeyse dövüş sanatı yapıyormuş gibi canlandırdığı sahneler bence çok güzeldi" diye açıkladı.
Beyazperde'nin yönelttiği filmin sonunun çok ani olduğunu ve şaşkınlık verdiğini, başka sonlar düşünüp düşünmediğini ve neden böyle bir sonu tercih ettiği sorusu üzerine "Aslında hikaye devam ediyor elbette, ama ben onu vermek istemedim, hem biraz şaşırtmak da lazım seyirciyi" yanıtını verdi.
Haber ve fotoğraflar: Melis Z. Pirlanti
Cannes'dan günü gününe gelişmeleri takip etmek için Beyazperde.com'da kalın!