Cannes Film Festivali'nde Nicolas Winding Refn'in son filmi Only God Forgives'in gösterimi gerçekleştirildi. Refn'in Sürücü (Drive)'den sonra bir kez daha birlikte çalıştığı Ryan Gosling'in yanısıra filmde Kristin Scott Thomas ve Vithaya Pansringarm rol alıyor. Melis Z. Pirlanti'nin görüşlerine göre filmde Ryan Gosling yine sessiz bir karakteri canlandırıyor, sessizliği ile Drive'daki karakterini hatırlatıyor fakat bu kez daha problematik bir karakter. Film Drive ile kıyasla çok fazla şiddet içeriyor, dövüş sanatlarının da etkisiyle ciddi şiddet sahneleri var. Stil, estetik, görsellik açılarından etkileyici bir film fakat hikaye ve konu anlatımının yönetmene özgü gizemleri mevcut. Bangkok'da geçen film adeta kan kırmızıya bulanmış. Duvarlardaki figürler, ışık/gölge oyunları, halusinatif görüntüler etkileyici.
Filmle ilgili olarak sorulan sorulara yönetmen şu cevapları veriyor:
Drive’ın müthiş başarısından sonra neden Tayland’da orta bütçeli bir film çekmeye karar verdiniz?
Orta bütçeli demek yanlıi olur, çok düşük bütçeli diyebiliriz. Wild Bunch ve Gaumont ile iki film anlaşmamdan sonra başladı bunun hikayesi. Aslında ilk işimiz bu olacaktı. Fakat Drive gelince bunu erteleme kararı aldım. Gene de filmin fikri içimde o kadar köklenmiş ki, asla vazgeçmedim yapmaktan. Drive esnasında bile bir yandan buna hazırlanıyorduk.
Amerikan suç filmlerine yeniden selam çakarken şimdi de dövüş sanatları janrasına uğruyorsunuz, bu genel anlamda janra filmlere olan bir tutku mu?
Her zaman dövüş sanatları filmlerini sevmişimdir ama yapması çok zor diye düşünmüşümdür çünkü aktörlerin gerçekten dövüşmeyi bilmesini ve dövüşmesini isterim. Muay Thai denen sanat yaşam boyu öğrenilecek bir sanat ve ben oyuncularımdan bunu 8 haftada öğrenmelerini istedim. Bu bile bir meydan okumaydı.
Büyük şirketlerden teklifler aldınız ama geri çevirdiniz, neden?
Evet açıkçası epey ilginç teklifler aldım finansal açıdan ve ciddiye aldım birkaçını ama bu film beni çok uzun zamandır takip ediyordu, başka projelere geçmeden önce bunu hızlıca bitirmeliydim, o yüzden kabul etmedim.
Film gangster filmi gibi açılıyor daha sonra bir intikam filmine dönüşüyor. Bu Yunan trajedisi kısmı nereden geldi hikayenin?
Her zaman bir anne oğul ilişkisini masaya yatırmak istemiştim filmlerimde. Filmin bir janrayla başlayıp başka birşeye evrilmesini istedim biterken…
Ryan Gosling ile ikinci kez çalışıyorsunuz. Bu birlikteliği anlatabilir misiniz? Karakterini nasıl tanımlarsınız?
Aslında Julian karakterini başkası oynayacaktı ama son anda ayrıldı. Şimdi bakıyorum da hayırlısı böyleymiş çünkü bu sayede Ryan ile ortak çalışmalarımız devam etmiş oldu. İlginçtir, bu filmin senaryosunu Drive’dan önce yazmıştım ve Julian çok sessiz bir karakter olarak çıkmıştı. Drive’dan sonra bu senaryo üzerinde Ryan ile çalışırken bu sessizlik doğal olarak yansıdı zaten çünkü Julien çok yaralı bir çocuk, kimseyi incitmiyor ama zararı hep kendine veriyor. Bunu başka bir oyuncu böyle oynayamazdı diye düşünüyorum.
İlginç polis karakter için Vithaya Pansringarm’ı tercih ettiniz, onunla birlikteliğinizi anlatır mısınız?
Tayland’da kast çalışmaları yapmak çok zor çünkü oyuncular aslında teatral bir eğitim almış değiller. Hatta başka işleri varken ikinci iş olarak oyunculuk yapıyorlar. Çok şanslıyım ki o kadar insan arasından Vithaya çok başlarda karşımıza çıktı. Çekimlerden bir buçuk yıl önce tanıştık. Tamam bu dedim. Bunu neden dedim açıklayamam aslında ama onda bir şey vardı, sakinliği, yumuşaklığı ve birden bire asla tahmin edilemez bir karaktere dönüşebilişi, beni çok etkiledi. Vithaya daha ilk baştan karakterinin hem yargıç hem jüri hem de kurban olduğunu anladı, ne iyi ne kötü kavrayabilen bir karakter. Yaptığın her kötü şey için başına kötü bir şey geleceğinin farkında olan bir karakter.
Kristin Scott Thomas tamamen bambaşka bir insana dönüşerek, adeta diktatör ve acımasız bir kadın olmuş. Bunun için nasıl bir çalışma yaptınız?
Suç ve şiddeti genelde erkek tarafında görmeye alışkınız. Hem de anne olan bir kadını şeytani olarak yaratmak çok eğlenceliydi aslında. Paris’te tanıştığımızdan itibaren Julian’ın annesi o olmalı dedim, biraz Lady Macbeth, biraz Donatella Versace. Kristin de çok mutlu oldu böyle bir ters köşe karakteri oynayacağı için. Karakterini çok derin yaratmak zorundaydık, o şekilde bir anneyi oynaması için bu gerekiyordu.
Bu film için size ilham veren şeyler neler oldu?
Çok farklı ilhamlar çok farklı fikirlere yol açtı aslında. Bir tanesi Richard Kern’in işleri ve vahşete olan takıntısı idi, özellikle kısa filmi The Evil Cameraman(1990). Bir de Yunan mitolojisi ile ilgili birşeyler yapmak isteme takıntım, bunu Bangkok’ta yapmak isteme takıntım…
Diğer filmlerinizle bu filmi nasıl kıyaslarsınız?
Yaptığım herşey kendime karşı bir meydan okuma, her seferinde. Elbette diğer filmlerim ve karakterlerle bir bağ var fakat yıllar önce bazı şeyleri neden öyle ya da böyle yaptığımı anlamaya çalışmaktan vazgeçtim ve içgüdülerimi dinlediğimde şunu duydum: bir film izleyeceğim zaman ne görmek istiyorum?
Haber ve röportaj çevirisi: Melis Z. Pirlanti