Yaşayan en büyük yönetmenler arasında gösterilen ve son filmi Aşk (Amour) ile dünya festivallerinden ödüllerle dönen ünlü Avusturyalı yönetmen Michael Haneke’nin tüm filmleri 28 Şubat – 14 Mart 2013 tarihleri arasında İstanbul Modern Sinema'da sinemaseverlerle buluşuyor.
“Haneke Hakkında Her Şey” başlıklı programda başta yönetmenin son filmi Aşk olmak üzere aralarında televizyon filmlerinin de olduğu 21 filmi gösterilecek. Film gösterimlerine ek olarak 28 Şubat Perşembe günü, “A Companion to Michael Haneke” kitabının yazarı Roy Grundmann ile bu yıl Altın Portakal’da “En İyi Film” seçilen Güzelliğin On Par' Etmez... filminin yönetmeni, aynı zamanda Haneke’nin öğrencisi olan Hüseyin Tabak’ın katılacağı bir söyleşi gerçekleşecek.
Yönetmenin 1973 tarihli ilk filmi Liverpool’dan Sonra isimli televizyon filmiyle başlayan kariyeri, 1989’da çektiği ilk sinema filmi Yedinci Kıta ile sinema çevreleri tarafından da fark edildi. Hanake'nin 1997 tarihli ünlü filmi Ölümcül Oyunlar ise yönetmenin kitlelerce duyulmasını sağladı. Yazar Ingeborg Bachmann’ın aynı isimli öyküsünden uyarlanan Göle Giden Üç Yol filminde ise yönetmen 1950 kuşağının kaybolmuş ideallerini sorguladı. Yönetmenin favori konularından olan ikili ilişkilere göz attığı Çöp Yığını ise bir çifti ve çocuklarını konu alıyor.
Etkinlikte gösterilecek olan filmler arasında Kemirgenler, 1. Bölüm: Pasajlar, II. Dünya Savaşı sonrası Avusturya’daki “kayıp gençlik”in durumuna göz atıyor. Serinin devam filmi Kemirgenler, 2. Bölüm: Yaralar ise bu kuşağın çocuklarının durumuna eğiliyor.
Bir öğretmen ile bir gazeteci arasındaki yasak aşkı konu alan Varyasyon Veya Ütopyalar Olduğunu Ben de Biliyorum, çiftler arasında zor kurulan denge ve ilişki dinamiklerine değiniyor. Hanake'nin medya, görünmezlik, denetim ve burjuva aileler gibi temaların üzerinden geçtiği Edgar Allan Kimdi?, Peter Rosei'nin gerilim romanından beyazperdeye taşındı. Fraulein: Bir Alman Melodramı’nda ise savaş sonrası Almanya'nın portresi çiziliyor. İsyan’da modern bireyin bürokratik düzen içerisinde yaşadığı sancılarını anlatan yönetmen, Franz Kafka’nın romanından uyarladığı Şato'da ise memur zihniyetli bir toplumun otoportresini sunuyor. Yönetmenin en bilinen filmleri arasında gösterilen Ölümcül Oyunlar (Funny Games)’da ise göl kenarındaki tatil evine gelen aile, iki davetsiz gencin gelişiyle gerilim dolu saatler yaşıyor.
Yönetmenin “Toplumsal Buzlanma” isimli üçlemesinin ilk filmi olan ve gerçek bir hikayeden sinemaya taşınan Yedinci Kıta (Der Siebente Kontinent), sıradan bir orta sınıf ailenin dramanı aktarıyor. Benny’nin Videosu (Benny's Video) televizyonun travmatik etkilerini gösterirken, Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası (71 Fragmente einer Chronologie des Zufalls) da gerekçesiz şiddete odaklanıyor.
Geniş oyuncu kadrosuna sahip Bilinmeyen Kod (Code inconnu: Récit incomplet de divers voyages), sinemanın bilindik sınırlarını genişletirken, 21. yüzyılın modernleşmesini anlatıyor. Bol ödüllü Piyanist (La Pianiste)’te ise başroldeki Isabelle Huppert'ı gündüzleri soğuk ve acımasız bir piyano öğretmeni geceleri ise annesinin baskısı altında yaşayan röntgenci ve sapkın bir karakter olan Erika Kohut olarak izliyoruz. Bir ailesinin hikâyesi olarak başlayan fakat daha sonra toplumsal bir trajediye dönüşen Kurdun Günü (Le Temps du loup), karanlık ve amansız bir çalışma olarak dikkat çekiyor. Başrollerinde Daniel Auteuil ve Juliette Binoche'u izlediğimiz Saklı (Caché)’da ise Hanake, seyircisini gizemli bir bulmacanın içinde diken üstünde tutmayı fazlasıyla başarıyor. Aynı isimli Ölümcül Oyunlar (Funny Games) filmini yeniden 2007 yılında bu kez Amerika'da tekrar yorumlayan Hanake, burjuvaziye olan kızgınlığının şiddet yoluyla dışa vurumunu yansıtıyor. 2009 Altın Palmiye kazanan Beyaz Bant (Das Weiße Band - Eine deutsche Kindergeschichte)'ta I. Dünya Savaşı öncesi bir Alman köyünde yaşananlar anlatılıyor. Cannes Film Festivali'nden büyük ödülle dönen son çalışması Aşk (Amour)'ta ise Haneke, iki yaşlı çift üzerinden aşka dair cesur bir hikaye sunuyor.