Hesabım
    Suç ve Ceza Film Festivali Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Masaya Yatırdı!

    'Toplumsal cinsiyet eşitliği bir yalan mı?'

    Sadece film gösterimleri ile değil, düzenlediği paneller ile de sinema ile adaleti bir araya getiren 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında geçtiğimiz günlerde ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği bir yalan mı?’ konulu panel gerçekleştirildi.

    Bengi Semerci'nin moderatörlüğünde yapılan panelde  Enstitüsü Kurucusu Prof. Dr. Bengi Semerci, ‘Çocuk gelin’ teriminin yanlış olduğunu vurgulayarak “Çocuğun gelini olmaz. Erken yaşta evlendirilmiş çocuk olur. Eğer çocuk gelin dersek çocuğun erken evlenebileceğini kabul etmiş oluruz” dedi. Atilla Dorsay ise “Türk sineması toplumsal cinsiyet eşitliğine nasıl bakıyor?” sorusuna, Türk sinemasında kadın temasını en fazla kullanan yönetmenler olarak Lütfi Ömer Akad, Metin Erksan ve Halit Refiğ’i işaret etti ve “Yeşilçam kadının naif ve mahzun durumunu topluma yansıtılırken kötü olan kadınlar bile her şeye rağmen seyirciler tarafından sevildi. Bu filmlerin kadına gerçekten yararı olup olmadığı tartışmalıdır. 80-90’lı yıllardaki seks filmleri, kadını özgürleştirmiş midir, yoksa onu bir obje haline mi getirmiştir henüz belli değil. Ancak bu filmlere nasıl izin verildi hala araştırılıyor. Kadın mağduriyetinde sinemanın etkisi büyüktür.” şeklinde konuştu.

    Prof. Dr. Dilek Cindoğlu ise kadın-erkek eşitliğinin olmadığı bir dünyada kadınların şiddeti içselleştirdiğini ve daha kötüsü bunu gelecek nesillere aktardığını belirtti. Prof. Dr. Şahika Yüksel ise kadınların şiddete kendi evlerinde uğradıklarını belirterek “Evlilik erkeklerin ruh sağlığını korurken kadınları tam tersi yönde etkiliyor. Türkiye’de 70 kadar sınırlı sayıda kadın sığınma evi var. Ne yazık ki sığınma evlerine kaçan kadınların korunması imkânı yok” diye konuştu.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top