GODOT'yu bekler gibi G.O.R.A.'yı bekliyorduk nice zamandır. Sonunda GODOT değil ama G.O.R.A. geldi. Kahkahalar, çığlıklar, ıslıklar ve alkışlarla geldi. Bugün filmi az sayıda seyirci, kalabalık oyuncu kadrosu, davetliler ve sinema yazarlarıyla birlikte izledim ve salonun arkalarından, sağından ve solundan duyulan sesler böyleydi. Önler ve ortalardan ölçülü ve kibar kahkahalar, kıkırdamalar gelirken, biletli seyirci koltuklarından gelen keyif nidaları zaman zaman filmin diyaloglarının duyulmasına engel olacak kadar çoktu. Zaman zaman kendimi çocukluğumun eski Yeşilçam filmlerini izleyen seyircilerin arasında gibi hissettim. Özellikle de kahramanımız Cem Yılmaz'ın sahici kahramanlık yaptığı sahnelerde. Yıllardır sinemada duymadığımız alkışlar ve ıslıklar çok nostaljikti. Ama yine yıllardır nedenini bir türlü anlamadığım, özellikle Kemal Sunal filmlerinde çok sık rastladığımız bir durum var ki G.O.R.A.'da da aynı şeye tanık oldum. Küfür ve belden aşağı espri duyan seyirci kahkaha krizine giriyor. Kadın kahkahalarının çokluğu iyice şaşırttı beni.
Pardon, böyle damdan düşer gibi konuya daldım. Aslında filmi başa sarıp kronolojik sırayla anlatmam gerekir bugünkü gösterimi, değil mi?
Bir kere öncelikle hem Beyazperde.com'un hem de tüm sinema yazarlarının bir şikâyetini dile getirmem lazım. G.O.R.A.'ya her nedense basın gösterimi yapmadılar. Bu nedenle de çoğu yayın organı gibi bizde de filmin eleştirisi geç yazıldı. Üstelik basına gösterilmeyen filmin Atilla Dorsay'ın dediğine göre, üç özel gösterimi yapılmış. Sinema yazarları haklı olarak son derece öfkelilerdi. Hatta protesto etmek, yazmamak, bildiri hazırlamak gibi düşünceler içinde olduklarını bile söyleyenler vardı. Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek.
Beyoğlu Fitaş'ın önünde korumaların oluşturduğu bir koridor, tabii ki kırmızı halı ve fuaye kapısının önünde gümüş renkli saçlı, mini etek ve büstiyerli iki uzaylı kız karşılıyordu gelenleri. Sokaktan itibaren içeriye girene kadar ve içeride konuşlanmış bir kameraman ordusu da resmi tamamlıyordu. Biraz sonra birer birer oyuncular gelmeye başladılar. Altı salonda birden gösterilen filmin seyircileri ile oyuncular fuayede kısa bir süre aynı mekânı paylaştılar. Seyircilerden kameralı cep telefonu olanlar bol bol resim çekti. Sonra biz şanslı olanlar filmi oyuncularla birlikte izleyeceğimiz salona indik. Bu arada kameralı basın mensupları bizim aramızda değildi. Onlar için ayrı bir salon ayrılmış.
Film başlamadan önce konuşma fırsatı bulduğum Cezmi Baskın (Amir Tocha), İdil Fırat (Mulu) ve Özge Özberk (Ceku) merak içinde bekliyorlardı. Filmi onlar da ilk kez izleyeceklermiş. Bu arada TV dizilerine meraklı olanlar için bir not düşeyim. Güzel Ceku Özge, Çağan Irmak'ın "Çemberimde Gül Oya" adlı dizisinin de başarılı oyuncularından. G.O.R.A.'da izledikten sonra onu tekrar görmek isteyeceğinizi düşündüğüm için yazıyorum.
Cezmi Baskın'la antraktta yine konuştuk. Çok heyecanlıydı ve filmin seyirci tarafından nasıl bulunacağını merak ediyordu. Salonun çeşitli yerlerinden gelen sesler, tepkiler aslında bu sorunun cevabını veriyordu ya, o yine de merak içindeydi. Filmi çekerken çok eğlendiklerini hissettiğimi söyledim; doğruladı. Çok gülmüşler, aynen seyredenlerin yaptığı gibi. Zaten gösterimin sonunda tüm kadro sahneye çıktığında Cem Yılmaz mikrofonu alıp seyirciye teşekkür etti: "Bize güldüğünüz için teşekkür ederim."
Meltem Savcı