1939'da İstanbul'da doğan, Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Paris Yüksek Sinema Enstitüsü'nde (IDHEC) Costa Gavras gibi ünlü yönetmenlerle sıra arkadaşı olup eğitim gören ve burada çektiği Bir Kadın ve Şafak isimli iki kısa filmiyle ödül kazanan Alp Zeki Heper, 1966 sansür kurulunda yasaklanan ilk uzun metraj filmi Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri ile 46 yıl aradan sonra sinema izleyiciyle ilk kez Ankara Uluslararası Film Festivali’nde buluşacak.
‘Film Komisyon Kontrol Kurulu’ tarafından ‘müstehcen’ bulunarak yasaklanan filmin öyküsü ise hayli ilginç. Paris'teki sinema eğitimini bitirip ülkesine döndüğünde ilk olarak Ömer Lütfi Akad'ın yanında asistan olarak çalışmaya başlayan ve çok geçmeden ilk sinema filmi için kolları sıvayan Heper, profesyonel olmayan oyuncularla ve dönemin sinema dilinden oldukça bağımsız, cesur ve yenilikçi sinema anlayışıyla soyut bir aşk filmi olan Soluk Gecenin Aşk Hikâyeleri'ni çeker. Şiirsel bir atmosfere sahip olan yapım Luis Buñuel sinemasından izler taşıdığı kadar, Freudyen cinsel saplantılarla örülü son derece stilize bir anlatıma da sahip bir yapım olarak o dönem sinema çevrelerinin ilgisini çeker. Fakat böylesi bir film dönemine göre fazla 'ağır' gelmiştir. Danıştay kararıyla filmleri halkla buluşturmadan önce inceleyen bir komisyon kurulur ve komisyon tarihindeki ilk yasaklama kararını bu filme uygun görür. Aradan geçen zamanda bir kaç festival ve özel gösterim dışında Soluk Gecenin Aşk Hikâyeleri yönetmeninin de isteğiyle arşivin tozlu raflarına hapsedilir...
İlk uzun metraj deneyiminin trajik bir sonla noktalanmasının ardından ticari sinemaya yönelen ve bir kaç da film çeken Heper, gerek yapımcıların gerekse de sansür kurulunun isteklerine daha fazla katlanamayarak sinemaya küser. Soluk Gecenin Aşk Hikâyeleri'nin bir kopyasını arkadaşına teslim eden genç sinemacı oturduğu evin önünde tüm kitaplarını, resimlerini, filmlerini gaz döküp yakar. 9 ocak 1984'te 45 yaşında bir çeşit deri kanseri hastalığından hayatını kaybeden Heper, tek bir filmle Türk sinema tarihine adını yazdırarak aramızdan ayrılır...
Ankara Uluslararası Film Festivali, Alp Zeki Heper’in filmin tek kopyasını verdiği Sami Şekeroğlu’nun ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin değerli katkıları ve Heper ailesinin izni ve desteği ile ‘Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri’ni, Türkiye’de ilk kez gösterime sunuyor. Şekeroğlu yaptığı açıklamada filmin gösterim bulma şansını şöyle açıklıyor:
"Başka bir gün Akademi'de bir sergi açılışında rastladım. Eşini tanıştırdı ve filmini getireceğini söyledi. Birkaç gün sonra "Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri"nin negatifini getirdi. ‘Bunu sana hediye ediyorum. Ama söz ver hiç kimseye göstermeyeceksin’ dedi. Biraz yumuşatmaya çalıştım ama ikna edemedim. 'Ömrüm boyunca sana güvendim. Vasiyetimdir, göstermeyeceksin’ dedi. O'nu kaybettiğimizi duyduğumda çok üzülmüş ve onun için bir gösteri yapmayı arzulamıştım. Ama söz vermiştim, filmi göstermem doğru olmaz diye vazgeçtim. Araştırmacılar ve kızı hariç hiç kimseye göstermedim. Emekli olduğumda da filmi bu bilgilerle Üniversiteye verdim. Bir ay önce STM Müdüresi Prof. Asiye Korkmaz, Ankara Film Festivali yöneticilerinin filmi göstermek istediğini söyledi. Artık benim böyle bir yetkimin olmadığını, bu kararı verme hakkına Üniversitenin ve varislerinin sahip olabileceğini belirttim."
Beyazperde.com şiddetle önerir!