Hesabım
    Pedro Almodóvar The Artist'i mi Çekecekti?

    Ülkemizde 30 Aralık'ta vizyona girecek The Skin I Live In-İçinde Yaşadığım Deri filminin ünlü yönetmeni Almodovar, ilginç açıklamalar yaptı...

    Yabancı dilde en iyi film dalında Altın Küre adaylığı bulunan, Cannes, Toronto ve New York Film festivallerinde özel seçki bölümünde gösterilen, başrolde Antonio Banderas'ın yer aldığı Tİçinde Yaşadığım Deri (La Piel que Habito) adlı ilginç filmin ünlü yönetmeni Pedro Almodóvar, filmiyle ve yaşadığı süreçle ilgili de bazı ilginç açıklamalar yaptı.

    Gerilim türündeki film, Fransız polisiye yazarı Thierry Jonquetin “Tarantula” isimli 2005 tarihli romanından uyarlanmış. ‘The Skin I Live In’ için Pedro Almodovar, 20 yıl sonra Antonio Banderas’la tekrar bir araya geldi. Filmde Antonio Banderas, bir kazada yanarak ağır yaralanan karısını iyileştirmek için uğraşan bir doktoru canlandırıyor. Komadan çıkan karısı yüzünü görünce intihar ediyor ve bu olayın ardından doktor yeni bir deri üretme konusunda saplantılı bir hale geliyor. Aynı zamanda da kızına tecavüz ettiğini düşündüğü bir adamdan da intikam almaya karar veriyor.

    Yönetmen Pedro Almodóvar anlatıyor;

    "Elías Canetti, “Book of Dead People”(Ölü İnsanlar Kitabı) adlı kitabıyla ilgili notları “The Enemy of Death”(Ölümün Düşmanı)’nda  (Vera’nın hayata karşı tutumunu güzel yansıtan bir örnek)  şöyle yazmış: “…bir kaplanın kafesi ardındaki bitmez tükenmez voltası, tek bir olası kaçış anını dahi kaçırmama güdüsünden gelir.” İlginç biçimde Canetti’nin kaplan olarak resmettiği Vera’da da kaplan olarak vücut buluyor, ya da kaplan kostümü giyen bir erkek olarak.

    Bir gün, Karnaval esnasında, kaplan kostümü giyen bir erkek bir şekilde Vera’nın hapsedildiği sıkı sıkıya kapalı odaya girmeyi başarıyor. Bu olay El Cigarral’da yaşayan üç kişinin içinde bulunduğu garip durumu da açığa çıkarıyor. Beklenmeyen bir anda, Karnaval’a kostümle gelenlerin maskelerini çıkardığı bir an geliyor ve yaşanmakta olan felaketin gölgesi, onlar bunu engelleyemeden yüzünü gösteriyor.

    Bunun gibi nitelikler aklıma Luis Buñuel’i, Alfred Hitchcock’u, Fritz Lang’ın tüm filmlerini (gotikten noir olanlara kadar hepsini) getirdi. Hammer’ın korku üslubundaki pop estetiği, ya da daha psikedelik, kiç tarzlardaki Italian giallo sinemasını (Dario Argento, Mario Bava, Umberto Lenzi, Lucio Fulci…) ve tabii ki Georges Franju’nun ‘Eyes Without A Face (Les Yeux sans visage)’teki lirizmini de taşıyor. Tüm bu referanslar gözönüne alındığında farkettim ki hiçbiri tam olarak İçinde Yaşadığım Deri için istediğim şeye uymuyor."

    Yönetmen, o süreçte yaşadıklarını ve aklındaki fikirleri ise şöyle açıklıyor (ve aklımıza ister istemez The Artist'i getiriyor) :

    "Aylar boyunca sessiz bir film yapmayı düşündüm, siyah-beyaz, açıklamaları ve diyalogları gösteren çekimlerle... Fritz Lang ve Murnau’ya bir saygı duruşuyla aylarca bunun üzerine kafa yorduktan sonra, kendi yoluma gitmeye ve sezgilerime kendimi bırakmaya karar verdim, ki bugüne kadar yaptığım da hep buydu, janrın ustalarının gölgelerinden kaçarak (çünkü bu filmin hangi janra uyabileceğinden emin değilim)  ve kendi sinemasal hafızamı da bir yana bırakarak ilerlemeye karar verdim. Tek bildiğim sert bir öyküyle, görsel retorikten bağımsız ve çok kanlı olmayan, ama yine de kan hissinin görmediğimiz yerlerden, anlardan yayıldığı bir yapıda ilerlemem gerektiğiydi.

    Bana öyle geliyor ki İçinde Yaşadığım Deri buna en yaklaşabildiğim filmim oldu. Bu yolculukta bana görüntü yönetmeni José Luis Alcaine eşlik etti; ona ne istediğimden çok neleri istemediğimi anlattım ve sonucunda görsele o yoğunluğu, en uygun parlaklığı ve karanlığı nasıl katacağını bilir durumdaydı. Müzisyen Alberto Iglesias tanıdığım egosu olmayan tek sanatçı, yorulmak bilmez, sabırlı, önce bir açıdan bakarken, benim tatmin olmadığım noktada aksi açıdan da bakmayı becerebilen, hikayemin söylemine sadık kalan birisi. Oyuncuların da her biri mükemmel ve eşsizlerdi, üstelik bazı sahnelerdeki çok rahatsız durumlarda bile. Hepsinin adını burada anmak isterim: Antonio Banderas, Elena Anaya, Marisa Paredes, Jan Cornet, Roberto Álamo, Blanca Suárez, Eduard Fernàndez, Susi Sánchez, Bárbara Lennie ve José Luis Gómez."

    İçinde Yaşadığım Deri, 30 Aralık'ta sinemalarda...

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top