Başrollerini Udo Kier, Muhammed Uzuner ve Gürgen Öz'ün paylaştığı, Ali Özgentürk’ün son filmlerinden biri olan Görünmeyen, festivallerden sonra şimdi de vizyona girdi. Filmin yapımcı firması Asya Film tarafından yapılan açıklamaya göre Görünmeyen'in iki haftalık gişe geliri Van'da depremzedeler için yapılan Hürriyet Evleri projesine bağışlandı.
2011 İstanbul Film Festivali'nde konuk oyuncu Ahmet Mekin'e En İyi Oyuncu Ödülü'nü getiren film, iki genç insanın aşk hikayesi çerçevesinde 1936'da Türkiye'ye gelen Bela Bartok'un Anadolu gezisine tanıklık ediyor.
Senarist ve yönetmen Ali Özgentürk, kendi dedesinin günlüğünde yazan satırlardan yola çıkarak bu hikayeyi kurguladığını belirtiyor ve dedesinin satırlarını şu sözlerle aktarıyor: “Bir kağnının üstünde dört adam oturuyordu. Hepsi kravat takmıştı ve kağnıda garip bir makine vardı. Jandarmalar çevredeki köylülere şarkı söyletmeye çalışıyorlardı. Adamlar korkmuştu. Jandarmalar adamlara makinenin seslerini kaydedeceğini anlatıyordu. Ben gruba doğru koştum ve onlara benim şarkı söyleyebileceğimi anlattım. Kağnıdaki adamlardan birisi Türkçe olarak bana ‘Ben bir hükümet görevlisiyim. Bu adam Macar. Adı Bela Bartok. Bizim şarkılarımızı bu makineye kaydetmek istiyor. Jandarmalar ve ben, hükümetten ona yardımcı olma emrini aldık’ diye açıkladı. Sonra da ben Bela Bartok’un makinesine bir şarkı söyledim.”
Ünlü Macar müzisyen Bela Bartok 1936 yılında Nazizm’in Macar toplumuna iyice sarmasıyla, ülkesinde daha fazla kalmak istemez ve folklorik araştırmalar yapmak için Türkiye hükümetine izin istediği bir mektup yazar. Fakat dönemin her şeyden şüphelenen devlet görevlileri Bartok'un bir casus olma ihtimali üzerinde daha fazla durur. Bartok yeni ufuklar keşfetme ümidiyle Türkiye’ye gelir ama hükümet görevlileri ona hem destek hem köstek olurlar...
Ali Özgentürk diyor ki, ajanlar ve jandarmalar yardımıyla Anadolu türkülerinin kaydedilmesi, dağ dağ kağnı ile gezmek, dövülen köylüler, bir müzik adamını sorguya çeken valiler, gizli dosyalar, kısacası Bartok'un yolculuğunun kilit noktaları heyecanlı bir casusluk hikayesinin referanslarını taşıyor : "Bu proje benim için, Bartok’un şiirsel romantizmini, Nazilerin sebep olduğu yarım kalmışlığı ve köylülerin yarattığı ironi ve yabanlıkla dolu atmosferi temsil eder. Bartok günlüğüne “Jandarmalar bize iki köylü getirdiler. Köylüler korkmuştu ve hapse atılacaklarını düşünüyorlardı. Dehşete düşmüş ve kaybolmuşlardı. Bu beni çok rahatsız etti. Böylesi durumlara neden olmak istemezdim” diye yazmıştı."
Görünmeyen, 'görünmek' için şimdi sınırlı sinema salonunda sinemaseverleri bekliyor, üstelik gelirler Van'a yardım olarak aktarılacak...