Bir bir kapanan sinema salonları, yüksek bilet fiyatları, yerli film dağıtımının Hollywood yapımları karşısındaki haksız dengesizliği ve korsan piyasası ülkemizdeki 'sinema kültürü'nü bitirme noktasına getirmişken, bugünlerde bu konuya dair yeni bir tartışmanın kıvılcımı ateşlendi. Yerli filmlerin dağıtımcı aradığı, bulanların da istisnalar dışında vizyonda en fazla bir kaç hafta dayanabildiği sinema sektöründe 'sinema zincirlerinin' yüzde 70'ini kontrol eden iki grubun birleşmesi ve dağıtım ayağında da ortak çalışacağını açıklaması, "sinema tekelleşiyor mu?" sorularını ortaya attı...
Toplam sinema salonu sayısının 1841'lere vardığı Türkiye'de bu sayının yüzde 13'üne sahip Cinebonus'la yüzde 11'ine sahip AFM sinema zincirlerinin birleşmesini köşesine taşıyan Can Dündar, bu durumun ulusal sinemaya zarar verebileceğine dikkat çekiyor. Sorunun ekonomik olduğu kadar kültürel olduğuna da değindiği çektiği yazısında "Piyasa hepten pahalı Hollywood filmlerinin eline geçmeyecek mi?" endişesini aktaran Dündar, salon bulamayan yerli sinemacıların dertlerine ortak olup, devlet ve özel sektör destekli yeni bir örgütlenmenin gerekliliğine vurgu yapıyor.
Türkiye'nin ilk bağımsız filmler festivalini 10 yıldır büyük bir özveriyle düzenleyen ve pazarın büyümesiyle kaliteli içeriğe fon yaratacağını açıklayan büyük sinema gruplarımızın alacağı kararlar sektörün yeni şeklini belirleyecek gibi gözükse de, son dönemde Kültür Bakanlığı'nın yerli filmlere dağıtım desteği vereceğini açıklamasının ardından gelen bu haberler yerli sinema adına bizleri karamsar bir tablonun beklediğini gösteriyor.
Umarız alınan yeni kararlar, 6 ilinde sineması olmayan bir ülkenin vatandaşları ve dünyanın en pahalı sinemasını seyreden sinemaseverleri olarak bizleri yerli filmleri sinema salonlarında izleyememe tehlikesine düşürmez...