Çoğunluğunu Avrupa Sineması'ndan örneklerin oluşturduğu 13 Mayıs vizyon haftasında 6 film vizyona giriyor... Genç yetenek Xavier Dolan'ın bir aşk üçgenini anlattığı 'Hayali Aşklar', animasyonla canlı aksiyonu birleştiren 'Hop', Sabahattin Ali'nin öyküsünden uyarlanan yerli yapım 'Kar Beyaz', kıyamet sonrası dönemde geçen aksiyon korku filmi 'Kutsal Savaşçı', ülkesi Fransa'da geçtiğimiz yılın en çok izlenen filmi olan 'Küçük Beyaz Yalanlar' ve Avrupa korku sinemasına has özelliklerin hissedildiği İspanyol yapımı 'Lanetli Miras' haftanın yenileri...
Fragman
Henüz 19 yaşında yazdığı, yönettiği ve başrolünde oynadığı 'Annemi Öldürdüm'le ilk gösteriminin gerçekleştirildiği Cannes Film Festivali dahil dünya çapında 30'u aşkın ödül kazanan Kanada sinemasının harika çocuğu Xavier Dolan şimdi de aşk üzerine kışkırtıcı, duygusal ve bir o kadar da eğlenceli gözlemleriyle geri dönüyor. Dolan'ın yine yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı 'Hayali Aşklar' her şeyden önce âşık olmak, hatta belki de aşktan önce delice arzulamak üzerine bir çalışma...
Dolan, iki ana karakteri Francis ve Marie'ye ek olarak pek çok isimsiz karakterin de aşk yolunda kaybedenler kulübüne katıldığı öykülerini eğlenceli ve sivri dilli anekdotlarla perdeye aktarırken mizah ve duygusallığı da filme yedirmeyi başarıyor.
'Hayali Aşklar' tıpkı herhangi bir klasik aşk öyküsü gibi tanışmayla başlayıp gözyaşlarıyla sona eren sürece genç ve dinamik bir gözle bakıyor. Bu sırada tutku, beklenti, keder, küçük düşme ve en sonunda yalnızlık gibi bir dizi bilindik entrikayı da bu sıradışı üçlüye uyarlıyor.
Filmin konusu:
Yakın arkadaş olan Francis (Xavier Dolan) ve Marie (Monia Chokri) bir yemekte taşradan şehre yeni taşınmış olan yakışıklı ve gizemli Nicolas'la (ANNEMİ ÖLDÜRDÜM'den de hatırlayacağımız Niels Schneider) tanışırlar. Buluşmalar birbirini takip eder ve Nicolas'ın her seferinde yolladığı farklı işaretler Francis ve Marie'nin kafasını karıştırmaktan ziyade; saplantılı hayallerini daha da güçlendirir. İki yakın dost, bu arzu nesnesinin peşinde dibe doğru sürüklendikçe aralarındaki bağları da acı verici bir şekilde koparmaya başlar.
Fragman
Gişe rekorları kıran 'Çılgın Hırsız'ın yapımcılarından en yeni bilgisayar grafik teknolojisiyle canlı aksiyonu birleştiren bir komedi 'Hop'. Dünya çapında iyi bir gişe başarısı elde eden film, Paskalya Tavşanı'nın genç oğlu E. B'nin hikâyesini anlatıyor.
Filmin konusu:
Güney Amerika sahili açıklarında Paskalya adası olarak da bilinen Rapa Nui adasında dev taş heykellerinin altında dünyanın en görkemli şeker fabrikası vardır. Yılın 365 günü dünyadaki çocuklara paskalya sabahı teslim edilmek üzere içleri şeker dolu sepetler hazırlayan bir grup tavşan ve civcive hükmeder.
E.B. babasının varisi olarak atanmasının arifesinde hayallerinin peşinden koşmaya, Hollywood'a baterist olmaya gider. Oraya vardığında işinden yeni kovulmuş ama hayatını toparlamaya kararlı olan Fred'le karşılaşır. Fred, ailesinin evinden kovulduktan sonra tesadüfen E.B.' ye rastlar. Yaralı numarası yaparak ve konuşma yeteneğiyle Fred'i şoke eden E.B., onu kendisine kalacak yer bulma konusunda kandırır.
Paskalya Adasında, Paskalya Tavşanı'nın sağ kolu olan iri kıyım civciv Carlos, darbe yapmak için E.B.'nin yokluğunu fırsat bilir. Sonunda Fred ve E.B., Paskalya'nın tek umudu olur ve sevilen Paskalya tatilini kurtarmak için destansı bir savaşa girerek kendilerini Paskalya Adasına dönerken bulurlar.
Fragman
Sabahattin Ali'nin "Ayran" adlı öyküsünden uyarlanan filmde, kardeşlerini doyurabilmek için çareyi kar kış demeden ayran satmakta bulan Hasan'ın bir gününü izliyoruz. Hasan, küçük bir dağ köyünde yaşayan on iki yaşında bir çocuktur. Babasının hapse girmesiyle ailesi yokluk içine düşer. Annesi kasabada bakıcılık yapmaya başlamıştır. Hasan kışın sabah erken vakit, ayran dolu güğümünü yüklenir ve yol kenarındaki çay ocağına gider.
Selim Güneş, bu ilk filminde küçük bir çocuğun yaşam mücadelesinden bir günlük kesitle ayrılıklar, hasretle bekleyişler, özlemler, pişmanlıklar ve her şeye rağmen insan yaşamında var olan umudu anlatıyor.
Fragman
Yönetmen Scott Stewart'ın imzasını taşıyan, kıyamet sonrası dönemde geçen aksiyon korku filmi Priest/Kutsal Savaşçı, yeğenini bir vampir sürüsünden kurtarmak için ölümcül bir serüvene atılan deneyimli bir savaşçının öyküsünü anlatıyor. Unutulmaz macera filmlerine saygı duruşunda bulunan ve görsel açıdan çarpıcı bu geniş ekran 3-D yapımda, bir adam, insanlığın yağmacı bir ordu tarafından yok edilmesinin önündeki tek engeldir.
Priest/Kutsal Savaşçı'nın başrollerinde Paul Bettany, Karl Urban, Cam Gigandet, Maggie Q, Lily Collins, Stephen Moyer ve efsanevi oyuncu Christopher Plummer yer alıyor.
Min-Woo-Hyung'un yazdığı ve TokyoPop etiketi taşıyan popüler çizgi roman dizisinden uyarlanan Priest/Kutsal Savaşçı başarılı görsel efekt stüdyosu The Orphanage'in (Iron Man, Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest/Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı, Sin City/Günah Şehri) kurucularından Scott Stewart tarafından yönetildi. Senaryosu Cory Goodman'a ait olan filmin yapımcıları Michael De Luca, Joshua Donen ve Mitchell Peck.
Filmin konusu:
Yüzyıllarca süren şiddet dolu savaşlardan sonra, insanoğlu en korkutucu düşmanını, vampir ordularını yenmiştir. Kalan az sayıdaki vampir tecrit edilmiş bölgelere yerleştirilmiş, insanların büyük bölümü ise Kilise tarafından yönetilen, yüksek duvarlarla çevrili şehirlere sığınmıştır. Vampir savaşları sırasında ölümcül dövüşçüler haline gelecek şekilde eğitilen ancak belirgin dövmeleri ile ayırt edilen ve komşuları tarafından dışlanan rahipler, şimdi ayak işleri yapmakta ve nispeten inzivada yaşamaktadırlar.
Ücra bir sınır noktasında meydana gelen bir vampir saldırısı ve 18 yaşındaki bir kızın kaçırılmasıyla ilgili haber savaş gazisi Rahip'e (Paul Bettany) ulaştığında, yönetici monsenyörlerden, rehin alınan yeğeninin peşine düşmek için izin ister. Red cevabı aldığında yeminini bozup emirlere karşı gelerek, vampirler köleleştirmeden önce kızı bulmak için yola çıkar. Bu görevde kendisine eli tetikte genç bir çöl şerifi, yeğeninin erkek arkadaşı Hicks (Cam Gigandet), ve olağanüstü dövüş becerilerine sahip eski bir Savaşçı Rahibe (Maggie Q) eşlik edecektir....
KÜÇÜK BEYAZ YALANLAR / LITTLE WHITE LIES
Fragman
Fransa'da gişe rekorlarını altüst ederek 2010 yılının en çok izlenen filmi olan "Küçük Beyaz Yalanlar / Little White Lies", Oscar ödüllü Marion Cotillard'ın başını çektiği büyük yıldızlardan oluşan bir kadroyu bir araya getiriyor. 25 milyon dolar bütçeli filmin yönetmenlik koltuğunda Cotillard'ın eşi ünlü Fransız aktör ve yönetmen Guillaume Canet oturuyor.
Filmin konusu:
Restoran sahibi Max ve karısı Vero, her sene en yakın arkadaşlarını yazlık evlerine çağırarak sezon açılışını beraber yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdir. Ancak bu sene Paris'ten ayrılmadan hemen önce arkadaşları Ludo'nun ciddi bir trafik kazası geçirmesi, hepsini derinden sarsar. Bu nedenle tatilleri grup içinde itirafların, sırların ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına neden olur. İlişkilerin, aşkların ve dostlukların sınandığı bu yaz tatili, hepsinin hayatını değiştiren bir tecrübeye dönüşecektir.
LANETLİ MİRAS / LA HERENCİA VALDEMAR
Fragman
Avrupa korku sinemasına has özelliklerin hissedildiği İspanyol yapımı 'Lanetli Miras', özellikle gotik atmosferi ve içinde barındırdığı klasik korku edebiyatına ait karakterleriyle bekleneni veremese de, Hollywoodwari 'Perili Köşk' numaralarından daha kaliteli bir iş olarak göze çarpıyor... Filmin bu yılın başında ülkesinde vizyona girmiş bir devam filmi olduğunu da hatırlatalım...
Filmin konusu:
Luisa Llorente tarihi evler konusunda uzman bir emlak ekspertizidir. Son olarak Victoria Dönemi eseri olan Valdemar Konağı'nı incelemeye giden Luisa, gizemli bir şekilde kaybolur. Emlak şirketinin sahibi Maximilian da özel bir dedektif olan Nicolas'ı tutar. Dedektif, olayı araştırmak için Valdemar Konağı'na gider ve Doktor Cervia ile tanışır. Dr. Cervia, dedektife Valdemar Ailesi'nin geçmişine dair ilginç bilgiler verir ve böylece Luisa'nın Valdemar Konağı'nda kaybolan ilk kişi olmadığı anlaşılır...