İstanbul Modern Sinema, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü "Mor Nokta: Kadınlardan Sinemaya" başlıklı özel bir programla kutluyor. "Mor Nokta" programında Filmmor ekibinden Melek Özman ve Tuğçe Canbolat'ın seçtiği dört film gösterilecek. 8 Mart'ta İstanbul Modern Sinema'da gösterilecek filmlerin başrolünde, sessiz sinemadan Türk sinemasına, dünyanın en önemli kadın yönetmenleri ve farklı ülkelerden kadın sinemacılar var. 8 Mart Salı günü saat 14.00'te "Sessiz Sinemada Sufrajetler", saat 15.00'te "Kameralı Kadınlar", saat 16.00'da "Tutkuyu Filme Almak" ve saat 17.00'de "70- 80-90, Masum, Küstah, Fettan" başlıklı filmler müze ziyaretçilerine ücretsiz olarak gösterime sunulacak.
Yönetmen Marie Mandy'nin "Tutkuyu Filme Almak" filmi, Sally Potter, Agnés Varda, Catherine Breillat, Doris Dörrie, Deepa Mehta, Moufida Tlatli, Safi Faye ve Jane Campion gibi yönetmenlerin aşkı, tutkuyu, cinselliği nasıl ele aldıklarını yansıtıyor.
"70- 80-90, Masum, Küstah, Fettan" başlıklı film ise Alin Taşçıyan, Arzu Okay, Lale Belkıs, Agah Özgüç, Ülkü Erakalın ve sinema izleyicileriyle birlikte Yeşilçam'ın "masum kadınların" hıçkırıkları ile "fettan kadınların" kahkahalarının izini sürüyor...
Alexis Krasilovsky'nin aynı adlı kitabından uyarladığı "Kameralı Kadınlar", dünyanın farklı ülkelerinden kamera arkasındaki kadınların yaşamlarını inceliyor. "Sessiz Sinemada Sufrajetler" filmi de "Kadınlara Oy Hakkı" hareketinin sessiz sinemadaki yansımasını aktarıyor.
Tutkuyu Filme Almak / Filming Desire
Fransa, 2000, 60', Fransızca / İngilizce altyazılı
Yönetmen: Marie Mandy
Bu cesur belgeselde Marie Mandy şu soruyu soruyor: Kadın yönetmenler aşkı, tutkuyu ve cinselliği nasıl filme alıyorlar? Bugün dünyadaki en önemli kadın yönetmenlerin birçoğunu ekrana taşıyan filmde Sally Potter, Agnés Varda, Catherine Breillat, Doris Dörrie, Deepa Mehta, Moufida Tlatli, Safi Faye ve Jane Campion gibi isimleri göreceksiniz. Sinematografik seçimin cinsel politikasıyla doğrudan ilgilenen filmde yönetmenler kadın bakış açısının gerçekliğini, bir kadına ait sinemasal dilin olasılığını tartışıyorlar. Bir yandan cinsellik ve ilişkiler üzerine konuşuyor, bir yandan da imge, fotoğraf ve hikâye seçiminde cinsel farklılıkların üzerinde duruyorlar. Film ayrıca günümüz feminist teoride ve film teorisinde görülen beden, cinsellik, güç ve tutkuya dair tartışmaların gerçek bir antolojisini sunuyor: Temsil ve imajdaki beden, sansürün konusu olarak beden, aşk ve tutkunun aracı olarak, sinemasal üretimin mücadele alanı olarak ve kadınların kimlik ve sesinin parçası olarak beden ele alınıyor.
Sessiz Sinemada Sufrajetler / Suffragettes In The Silent Cinema
ABD, 2003, 36', İngilizce
Yönetmen: Kay Sloan
Sessiz sinemanın ilk günlerini yaşadığı 20. yüzyılın başlarında, yeni kurulan film endüstrisi "Kadınlara Oy Hakkı" hareketini kullanarak İngiltere ve ABD'de kendisine bir servet yarattı. Komediler, melodramlar ve haber filmleri aracılığıyla kadınların oy hakkı hareketi sinema salonlarının dev perdelerine taşındı. Film, siyasetçiler kadınlara oy hakkı vermeyi reddettikçe gündeme gelen kadınların yerlerinin oy kullanma kabinleri değil de evleri olduğu söylemini hicvediyor ve bu söylemle dalga geçiyor. Filmde yer alan görüntülerde oy hakkı için mücadele veren kadınların karşı karşıya kaldığı ilkel klişeler göz önüne seriliyor.
Kameralı Kadınlar / Shooting Women
ABD, 2008, Renkli, 54', İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Gücerat, Çince, Japonca, Almanca / İngilizce Altyazılı
Yönetmen: Alexis Krasilovsky
Yönetmenin aynı adlı kitabından uyarlanan film, dünyanın farklı ülkelerinden kamera arkasındaki kadınların yaşamlarını inceliyor. Savaş muhabirlerinden yüksek bütçeli film çekenlere, Hindistan'daki yoksul bölgelerden Senegal'e kadar kadınların kamera arkasında verdikleri mücadelelere tanıklık ediyoruz.
70-80-90, Masum, Küstah, Fettan / 70-80-90, Innocent, Insolent, Enticing
2010, Renkli, 65', Türkçe / İngilizce Altyazılı
Yönetmen: Melek Özman
Türkiye sinemasında kadınlar... Nadiren anlatıcı, çoğunlukla konu olan kadınlar neden genellikle -erkek yönetmenlerin çektiği filmlerde- Masum, Küstah ya da Fettan, ama daima iki boyutlu, ya "iyi" ya da "kötü"ler? İyilikleri ya da kötülükleri ne kadar sahici? Neden her durumda sözleri dinlenmiyor, onlara inanılmıyor, affedilmiyor ya da cezalandırılıyorlar? Filmde Alin Taşçıyan, Arzu Okay, Lale Belkıs, Agah Özgüç, Ülkü Erakalın ve sinema izleyicileri ile Yeşilçam'ın kadınlara yapıp ettiklerinin, "masum kadınların" hıçkırıkları arasında nadiren duyulan "fettan kadınların" kahkahalarının izi sürülüyor.