Sinemacılar İran'da siyasi suçlamalarla altışar yıl hapis, yirmişer yıl meslekten men cezasına çarptıran yönetmenler Cafer Panahi ve Muhammed Resulov için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün arabulucu olmasını umut ediyor.
İranlı yönetmenler Cafer Panahi ve Muhammed Resulov'un rejim ve ulusal güvenlik karşıtı ittifak kurmaktan altışar yıl hapis, yirmişer yıl meslekten men ve uluslararası kurumlarla iletişim kurma cezasına çarptırılmaları dünya çapında infial uyandırdı. Türkiye'de de sinemacılar çeşitli vesilelerle ve farklı platformlarda protestolarını dile getirdi.
Türkiye'deki sinema kurumlarının temsilcileri ülkemizin bölgede oynadığı rolü göz önüne alarak meslektaşlarının uğradığı bu haksızlığı önlemek için Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'e bir mektup yazdı.
Mektupta, cezaların politik bir nedenle verildiğini, bir yönetim anlayışına muhalif olmanın karşılığı olduğunu, adaletin ve aklın ölçüleriyle değil zorbalığın ve kör bir nefretin güdümüyle verildiğini belirten sinemacılar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den yardım için harekete geçmesini diledi.
Üyesi oldukları sinema kurumlarını da temsil eden 45 kişinin imzasıyla iletilen mektubu aşağıda okuyabilirsiniz...
Sayın Cumhurbaşkanımız,
2010 yılının son ayında komşumuz İran kaynaklı bir haber bizi ve dünyanın birçok ülkesindeki sinema sanatçılarını derin bir üzüntüye sevk etti.
Komşumuz İran'da iki meslektaşımız, film yönetmeni Cafer Panahi ve Muhammed Resulov bir mahkeme tarafından altışar yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Yazıp yönettiği filmleriyle tüm dünyada takdir edilmiş olan Cafer Panahi'ye ayrıca tarihe kazınacak ölçüde zalim bir ceza daha verildi: Yirmi yıl boyunca yazı yazmama, film çekmeme, yerli ve yabancı basına demeç vermeme ve yurt dışına çıkmama cezası!
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Batı ve doğunun arasında yer alan bir ülkenin devlet başkanı olarak bu cezanın gerekçesini ve anlamını bizim kadar siz de biliyorsunuz. Cezalar "politik" bir nedenle verilmiştir, bir yönetim anlayışına "muhalif" olmanın karşılığıdır ve adaletin ve aklın ölçüleriyle değil zorbalığın ve kör bir nefretin güdümüyle verilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanımız,
Bizler, ülkemizin sinemacıları ve sanatçıları olarak sizden Panahi ve Resulov'a yardım için harekete geçmenizi diliyoruz.
Kuşkusuz bu iki İranlı sinemacı için dünyanın birçok köşesinden sanatçılar ve toplum önderleri üzüntü duymaktadır ve çaba gösterecektir.
Ancak, henüz bitmeyen yargı sürecinin adil bir sonuca ulaşması için İran'la ortak bir coğrafyayı, ortak bir tarihi ve kültürü paylaşan Türkiye'nin sanatçılarının ve devlet adamlarının duygu ve düşünceleri daha anlamlıdır.
Onlara, yakın tarihimizde sizin de bizler kadar tanık olduğunuz "farklı" ve "muhalif" düşünen sanatçılara yönelik haksız, hukuksuz ve zalimane cezaların, insanların vicdanında ve bilincinde açtığı yaralardan bahsedebilir, düşünce ve ifade özgürlüğünün önüne engel koyan güç ve iktidar sahiplerinin tarihte nasıl anıldıklarını hatırlatabilirsiniz.
Türkiye'nin kendi tarihiyle kendi toplumuyla barışmaya yönelik girişimlerde bulunduğu şu günlerde, Panahi ve Resulov'un özgürlüğü için İranlı muhataplarınıza söylenebilecek en uygun "cümle"yi ancak siz söyleyebilirsiniz.
Saygılarımızla.
İsmail Güneş, R. Yılmaz Atadeniz, Atilla Engin, Semra Güzel Korver, Nida Karabol Akdeniz, Galip Gültekin, Erdal Tüşünel, Mehmet Güleryüz, Erden Kıral, Tunç Davut, Zeynep Özbatur Atakan, Mehmet Eryılmaz, Biket İlhan, Nilüfer Sapancılar, Kemal Öner, Semir Aslanyürek, Derviş Zaimağaoğlu, İnan Temelkuran, Hüseyin Karabey, Feyzi Tuna, Ülkü Erakalın, Hüseyin Kuzu, Yavuz Özkan, Baran Seyhan, Yüksel Aksu, Aydın Sayman, Alin Taşçıyan, Nuri Bilge Ceylan, Ülkü Songül, Tolga Esmer, Sinan Biçici, Mahsun Kırmızıgül, Mehmet Altıoklar, Erdoğan Kar, Janset Paçal, Hikmet Yaşar Yenigün, Rodi Yüzbaşı, Nezahat Gündoğan, Kazım Gündoğan, Hakan Aytekin, Cengiz Tümay, Bayram Deniz, Feza Sınar, Atay Sözer