46.Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin altıncı gününde AKM Aspendos Salonu'nda, ulusal uzun metraj kategorisinde Altın Portakal için yarışan bir film ayakta alkışlandı. Festivalin Kürtçe filmi, "Ben Gördüm/ Min Dit" filminin galasına yönetmenle birlikte kalabalık bir ekip de katıldı. Festivalin bir başka galası ise yine bir ilk film olarak beğeni toplayan "Kara Köpekler Havlarken" idi.
"Diyarbakır'da her çocuk şiddetin ortasında"
Diyarbakır-Batman yolunda bir gece, on yaşındaki Gülistan'ın ve kardeşi Fırat'ın gözleri önünde, babaları ve anneleri öldürülür. Film, bu apansız ölüm üzerine Gülistan ve Fırat'ın ayakta kalma mücadelesini ve tesadüf eseri anne ve babasını öldüren kişiyi bulmalarını konu ediniyor. Filmin galasına yönetmen Miraz Bezar, oyuncular Berivan Ayaz, Hakan Karsak, Muhammed Al, Şenay Orak, Suzan Ilır, Alişan Önlü, Ali Sağ, M. Emin Yalçınkaya, Mustafa Biber ve Evrim Alataş katıldı. Söyleşinin moderatörlüğünü üstlenen sinema yazarı Tunca Arslan, filmin oluşum hikâyesini merak ederek ilk soruyu sordu. Miraz Bezar, 2005 yılında Berlin Sinema Akademisi'ndeki eğitimini tamamladıktan sonra, Diyarbakır'a gelerek Evrim Alataş ile hikâye üzerinde çalışmaya başladığını ifade etti.
"Türkiye'de olup bitenleri ailem, arkadaşlarım ve gazeteler aracılığı ile takip ediyordum ama burada bulunmadan hikâyeyi yazamazdım. Diyarbakır'a gelerek insanlarla konuştum. Hemen hemen herkesin bir öyküsü vardı. Ailesinde mağdur olmayan yok gibiydi. Ölenlerin akrabaları ile failleri bir arada yaşıyor, hayatta sürüklenip gidiyorlardı" dedi. Filme, Fatih Akın'ın da destek verdiğinin sorulması üzerine, " Çok küçük bir bütçe ve ekiple, etraftan para toplayarak yola çıktım. En büyük destekçim ailemdi. Annem evini sattı, dayım ekibin otel masraflarını karşıladı. Ablam kurgu masraflarını üstlendi. Borçlar ve kasetlerle Almanya'ya döndüm. Önemli olan filmi çekmekti, en zor kısmı halletmiştim. Fatih Akın'la yaklaşık 10 yıldır tanışıyoruz. Kurguyu bitirdikten sonra onu evime davet ettim ve filmi izlettim. Nereden, nasıl para buluruz diye konuşurken, kendi şirketinin post prodüksiyonu karşılayacağını belirtti" dedi.
Oyuncu seçiminin nasıl gerçekleştiğinin sorulması üzerine, "Oyuncu aramak için fazla zamanımız yoktu. Diyarbakır Belediye Tiyatrosu'nda oyunlar izledim. Nuri karakterini oynayan Hakan Karsak, diyalogsuz bir rolde çok başarılıydı, zevk alarak oynuyordu" dedi. Hakan Karsak ise "Bu bir aile filmi ancak sadece Miraz'ın anne ve babasından oluşan bir aile değil bu. Artık hepimiz kardeşiz. Doğma büyüme Diyarbakırlıyım. 80 darbesi zamanında 6 yaşındaydım. Sizler de benim gibi hatırlıyorsunuzdur o zamanları. Ancak ben 90'i da hatırlıyorum, 2000'i de hatırlıyorum. Yıllardır her gün 7,9 şiddetinde deprem yaşıyoruz biz. Filistin'deki, Irak'taki çocuklara bakabildiniz, onlar için üzüldünüz, ne olur biraz da Doğu'daki çocuklara bakın" dedi. Hikâyenin yazarlarından Evrim Alataş ise "Ben Diyarbakır'da yaşıyorum, yıllardır oraları yazıyorum. Ne olur bir filme "ülke bölünür" endişesi ile değil "ülkenin bir yerinde bu çocuklar bu acıları yaşıyor olabilir" rahatsızlığı ile bakın. Biz bunu, gerçek bir hikâyeden aldık. Ellerimizi vicdanımıza koyalım" dedi. Yönetmen Miraz Bezar, çocuk oyuncuların seçimine dair, "Diyarbakır'da hemen hemen her çocuk şiddet ortamında büyüyor. Bu hikâyelerini ve benzerlerini zaten biliyorlardı. Oyuncularımızdan Suzan, mezarlıkta su satıyordu ve bir parıltısı vardı. 'Film çekeceğim oynar mısın' dedim? 'Tiyatro gibi bir şey mi, oynarım' dedi? Böylece dâhil oldu" dedi. Evrim Alataş ise "Bir savaş coğrafyasını anlattık, kimseyi kötülemek gibi bir niyetimiz yoktu" diyerek olası tartışmalara dair bir açıklama getirdi. Miraz Bezar filmin ileriki serüveni için "Gösterim tarihini henüz bilmiyoruz. Amaç, önce filmi tamamlamaktı. Antalya'ya kadar gelebileceğimizi bile tahmin etmiyorduk" dedi.
Kara Köpekler Havlarken: "Sokak ve insan merkezli bir film çekmek istedik"
AKM Aspendos Salonu'nu ve söyleşilerin yapıldığı Portakal Cafe'yi dolduran bir başka film galası ise "Kara Köpekler Havlarken" filmine aitti. Söyleşiye, yönetmenler Mehmet Bahadır Er ve Maryna Gorbach'ın yanı sıra, oyunculardan Cemal Toktaş, Volga Sorgu, Erkan Can, Taylan Ertuğrul, Ayfer Dönmez, Ergun Kuyucu, Mehmet Usta ve müzisyen Alp Ekin Çakmak katıldı. Gökdelenlerin hemen yanında dar gelirli insanların yaşadığı bir mahallede oturan iki gencin, kendi otoparklarına sahip olma isteği ile bulaştıkları olayları anlatan film, izleyicilerden, İstanbul sokaklarını çok iyi anlattıklarına dair yorumlar aldı. Neden iki yönetmenli bir proje olduğunun sorulması üzerine, Mehmet Bahadır Er bu ilk filminden önce kısa filmler çektiğini ve kendisi gibi Ukrayna'dan bir kısa filmci olan Maryna Gorbach ile bir festivalde tanıştığını, hem beraber üretmeye karar verdiklerini hem de evlendiklerini açıkladı. "Sosyal gerçekçi bir film yapmak istedik. Sinemasal trüklere girmektense gerçek ve yalın bir şekilde hikâyeyi anlatmak, sokak ve insan merkezli bir film yaratmak istedik" diye ekledi.
Erkan Can: "Tam bir sokak filmi!"
Filmin başrol oyuncusu Cemal Toktaş "Konservatuara başladığımdan beri, hayalim böyle bir filmde oynamaktı. Erkan Can'ı da hayranlıkla takip ediyordum. Usta karakterini onun canlandırması ve benim ustam olması büyük bir onurdur. Mehmet Bahadır Er'in söz ettiği gerçekliği yakalayabilmek için bol bol doğaçlama yaptık" dedi. Erkan Can ise projede yer almayı nasıl kabul ettiğini sorulması üzerine, "Bu genç arkadaşlar beni bir şekilde kandırdılar. O ara işlerim çok yoğundu ama senaryoyu okuyup beğendikten sonra kabul ettim" dedi. Filmin bir diğer başrol oyuncusu Volga Sorgu ise " Filmin, yaş ortalaması 20-25 olan çok genç bir ekibi var. Kıdemli kişiler de vardı aramızda ama onlar da aynı ruhu yakaladılar. Gönülden yaptığımız bir film oldu" dedi. Oyunculardan Mithat Usta,"İstanbul'un çarpıcı hayatını yansıtmak bıçak sırtı bir iştir. Çok abartabilirsiniz ya da iyi anlatamayabilirsiniz. Alt gelir düzeyinden gençlerin kurtlar sofrasına düşüşünün, hiçbir abartıya kaçmadan, samimi ve yalın bir şekilde anlatıldığını düşünüyorum" dedi. Mehmet Bahadır Er ise, "Kare kare binlerce kez izledik filmi ve hep inandırıcı olduğunu gördük" dedi. İstanbul Film Festivali'nde ve Rotterdam Film Festivali'nde de gösterilmiş olan filmi, oyuncuların çoğu, ikinci kez Antalya'da izlediklerini ve şimdi filmi daha iyi kavrayıp algıladıklarını dile getirdi.