Kırsalda sakin bir yaşam süren ve Japon kültürüne özel bir ilgisi olan Trudi, kocası Rudi'nin hastalığı nedeniyle çok az ömrü kaldığını öğrenir. Bu gerçeği saklayarak birlikte Berlin'e çocuklarını ziyarete gitmelerini ister.
Fakat bu ziyaret ve sonrasındaki küçük tatil Trudi için oldukça hüzünlüdür. Bu hüzün ve belki bilinmeyen bir hastalık Trudi'yi hayattan ve kocasından koparır. Rudi Japonya'yı göremeden ölen karısının acısını içine atarak, Tokyo'ya doğru bir yolculuğa çıkar.
Amacı üçüncü çocuklarını ziyaret etmek ve eşinin yapmak istediği ama yapamadığı ziyareti yapmaktır. Rudi burada genç bir dansçının yardımıyla, karısının tüm hayatı boyunca hayalini kurduğu özel dansı gerçekleştirir. Bu hem onun hem de karısı için bir aydınlanmadır.
Doris Dörrie, ancak hayatta bir işe yarayan mantığın ölüm karşısındaki etkisizliğini göstererek, insanın gündelik hayatın gizlediği güzellikleri ve incelikleri arzulaması gerektiğini hatırlatıyor. Yaşlanmayan aşk, aile içi iletişimsizlik, aydınlanma gibi konular ilginizi çekiyorsa, Japon sinemasına ve kültürüne Aşk Mektubu gibi okunabilecek bu filmi çok seveceksiniz. Kaçırmayın!
E 17 Cu. 16.00