'4 Kasım gecesi New York saatiyle 11 civarı Amerika Birleşik Devletleri tarihinin ilk Afrikalı-Amerikalı (Veya siyahi) başkanını seçti. Fakat bu tarihi haberi Amerika'nın dünyanın büyük bir kısmı ile sabahlara kadar kutlamasının asıl sebebi Barack Obama'nın ırkı değil. 8 yıl süren Bush kabusundan sonra Amerika'lılar, film eleştirmeni Roger Ebert'ın Obama üzerine yazdığı makalede belirttiği gibi ?Yetişkin Aday'ı seçti. Korku taktikleri, boş laflar ve diğer aday üzerine yapılan asılsız hakaretler ile dolu çocuksu yöntemlerden artık bıkmış olan vatandaşlar sonunda mantıklı, aklı başında ve spesifik, elle tutulur çözümlerle masaya gelen adayı seçti.
2003 yılında San Francisco'ya taşındığımdan beri Amerika, 70lerin başında olduğu gibi masumiyetini kaybetmekle kalmadı, masumiyetiyle birlikte kendine saygısını da kaybetti. Irak savaşı, anayasanın yerle bir edilmesi, yasadışı telefon kayıtları, Katrina felaketi, ekonomik kriz ve halen inatla ?nükleer? kelimesini ?nüküler? diye telaffuz etmeye devam eden bir ?başkan?. Açıkcası, son zamanlarda içimdeki paranoyak, gelişimle Amerika'ya uğursuzluk getirdiğime inandırmaya başlamıştı beni.
Fakat uzun zaman sonra ilk kez ümit dolu bir Amerika ile karşı karşıyayız. Bir film eleştirmeni olarak 4 Kasım gecesinde sokaklara doluşan binlerce insanın gözlerindeki sevinç yaşları bana klasik bir Hollywood filminde görmeye alıştığımız mutlu sonları hatırlattı. Uzun acılar ve engellerden sonra fırsatçılık ve çirkinlik yenildi, mantık ve ümit kazandı. Bu noktadan sonra Amerika uzun, yüksek ve zor bir çıkışa bakıyor. Fakat en azından önde nereye gittiğini bilen bir lider var.'
Oktay Ege Kozak