- Soygun Oyunu: Büyük Vurgun filmine nasıl dahil oldunuz?
Sercan Badur: “Annem” filminin çekimleri için Kadıköy’de setteyken, “Soygun Oyunu” projesinin senaryosu geldi. Ben de o zamanlar çekim için sürekli Kadıköy’de zaman geçiriyordum ve mahalleye karşı büyük bir bağ kurmuştum, hatta oraya taşınmayı planlıyordum. Gelen senaryoda hikayenin Kadıköy’de geçtiğini ve bana teklif edilen rolün de aşırı keyifli olduğunu gördüm. Harika zamanlamaydı:) Filmin beni heyecanlandırması ve Kadıköy sevdamla beraber yola koyulduk. Yönetmenimiz Ali Doğançay ile tanışıp, onun dünyasını bir de kendi ağzından dinleyince bu rol benim olmalı dedim.
- Okan çok zeki ama bir şekilde tutunamamış, aynı zamanda fırlama da diyebileceğimiz bir karakter. Kendinizi Okan’a en yakın ve en uzak hissettiğiniz noktalar neler?
Sercan Badur: Konservatuvardayken prova yapmaktan, para kazanmaya zaman ayırmak imkansızdı. Aslında Okan’ı en çok o dönemlerimdeki halime benzetiyorum. Okan, üniversiteyi başarıyla bitirmiş, hayata atılmış biri olsa da hayat şartlarından dolayı pek de öğrenci kafasından çıkabilmiş birisi değil. Tanıdık bir dünyaya bir de fırlama karakteri eklenince açıkçası işim kolaylaştı. Annemler hep anlatır; ikizimle beraber doğduğumuzda, doktorumuz annemlere ilk çıkanın acayip fırlama olacağını söylemiş. Doğrusunu söylemem gerekirse doktorumuzun pek de yanıldığını söyleyemem :) Bana uzak olan kısmı ise; Okan’ın yazılımcı oluşuydu. Sanırım şu hayatta en son yapabileceğim şeylerden birisi kod yazabilmek. Bilgisayar başında verilen emek ve harcadıkları zaman çok saygı duyulası bir şey. Bana bu kadar uzak bir mesleğe sahip birisini oynamak da tabii ki çok keyifliydi.