Hesabım
    "Barda" Ekibi Beyazperde'ye Konuştu: “Adalet Bize Verilmezse Onu Almanın Bir Yolunu Bulmayız”

    Yönetmen Hande Türkel, oyuncular Melissa Değer, Melisa Berberoğlu, Alperen Aldanmaz, Kıvanç Baran Arslan, Ejder Özkarslıgil, Ender Hacımustafaoğlu, Doğa Yiğit ve Hilmi Ahıska filmi Gizem Ertürk'e anlattı..

    A90

    “Ben 200 liralık bileti 600 liraya sattım, kusura bakmayın.”

    Hande Türkel: Biz Tunç’u söyle anlattık insanlara. Hani Türkiye’ye ye çok iyi bir grup gelecektir ve son anda acayip iyi bir yerden bilet bulmuşsundur. Arkadaşınla hep beraber konsere gideceksindir. Tunç gelip sana der ki; ben 200 liralık bileti 600 liraya sattım kusura bakmayın. Tunç’u hep böyle anlattım. Tunç, survivor yeteneği güçlü bir insan, çünkü hayatta hep mücadele etmek zorunda kalmış. Bunu bir yöntem olarak kullanıyor. Bu yöntem sizin için kötü olabilir ama Tunç bu yöntemle hayatta kalıyor. Bütün film boyunca da ben burada ölmeyeceğim, diyor.. Kötü bir karakter değil, sadece hayatta kalmaya çalışan bi insan.

    Gelelim filmin en iyi karakterlerinden bir tanesine…

    Hilmi Ahıska: Aslında iyi olmakta kötü olmak arasında kalan bir karakter. Yapılması gerekeni yaparsa kendince kötü olacak ama yapmayınca da başlarına gelen şeylerin sebebi olacak. İyi ve kötü arasında kaybolan bir Numan karakteri…

    “Çok farklı bir Barda çektik, çünkü ülke de çok değişti”

    İlk filmi izlediğiniz neler düşündünüz?

    Ender Hacımustafaoğlu: İlk filmi izleyip neyle kıyaslanabileceğimi görmek istedim. Özellikle de iyiler tarafından. İlk filmde de inanılmaz performanslar vardı ama ben bizim filmimizde alanımızın daha geniş olduğunu düşünüyorum. Gerek tepki vermek gerek, gerek argo diyaloglar gerekse de karşı çıkmalar açısından… Önce elelrimizin bağlandı sona ayaklarımız bağlandı. Bu hem avantaj hem de dezacanataj olu. Ayağa kalkıyorsan biri seni biri indiriyor bir şekilde. Kolektif bir ekip olduk. Kötüler de iyiler de... Alperen ve Murat ile zıt karakterler olsak bile paslaşabildik, partner gibi davranabildik. Doğaçladığımız yerlerde tolore edebildik. Çok farklı bir Barda çektik. 17 sene geçmiş ülkede de çok şey değişti. 2024’ün Türkiye’sini anlatıyoruz.

    Evet müziklerden bile bunu görüyoruz. İlk filmde rock şarkılar hakimken bu kez rap müzikten geçilmiyor…

    Hande Türkel: 17 yıl sonra her şey gibi müzikler de değişti. Onun da altını çizmek istedik.

    Yurt dışında bazı filmlerden seyircilerin salonu terk ettiğini duyunca, aman canım ne varmış bunda diyordum. Bu filmde birkaç kez bu hissiyat geldi bana da… Tepkilere de hazırlıklı mısınız?

    Doğa Yiğit: Seyircinin dramaya tepkisi kişisel zevkleriyle de alakalı. Filmin beğenilip beğenilmesi aslında bir parametre değil üreticiler için. Ama bu bir ürün ve genel olarak Türkiye’de sinemanın ilerlemesi için ve devam edebilmesi için eleştiri şart. Fikir ayrılıkları konusunda biraz daha esnek olmamız gerektiğini düşünüyorum. Film kendi kendini çok iyi anlatıyor. Bu filmde de aynı fikirde olmadıkları için birbirilerini öldüren insanlar var. Filmde de var ülkede de var. Biraz daha esnek açık olmak gerektiğini düşünüyorum. Zorlu bir setin bizi beklediğini biliyorduk. Hakkıyla çıktığımızı düşünüyorum."

    Peki rollerinize hazırlanırken nerelerden referans aldınız?

    Ender Hacımustafaoğlu: Ana haber bültenlerini izlemek yeterli oluyor. Bir önceki Barda’da olan sıkıntılarla şu dönemin sıkıntıları çok farklı . Biz de bunu gerçekliğiyle anlatmış olduk. Zorlu bir setin bizi beklediğini biliyorduk. Hakkıyla çıktığımızı düşünüyorum.

    “Haksızlığa uğradığını düşündüğünüz biri barsa gidin onun yanında durun.”

    Final tercihinde zorlandınız mı, oldukça cesur bir karar olmuş...

    Hande Türkel: Yazım aşamanda bizi en çok zorlayan şey buydu. İnsanlara git kendi adaletini ver mi demek istiyorsun, diyeceklerdi. Ama benim demek istediğim haksızlığa uğradığını düşündüğünüz biri barsa gidin onun yanında durun. Sesini duyurun. Çok şey yapmanıza çatışmaya girmenize de gerek yok. Sadece yanında olun. Sizin sayınız ne kadar çok olursa halk olarak devletin de farkındalığı yükselir. Devlet duyunca bir şeyler değişecek. Her olayda susar, evimizinden çıkmaya korkarsak olduğumuz yerde sayarız. Konuşmaya devam edersek bir şeyleri gücümüz olur. Adalet bazen bize verilmezse onu almanın bir yolunu bulabiliriz. Bu filmin finali de bir anlatım tercihi. Gerçek hayata bunu daha net ve basit bir şekilde yapabiliriz.

    Gizem Ertürk

    facebook Tweet
    Benzer Haberler
    Öneriler
    Back to Top