İnternetin hayatımızdaki yeri çok eski değil; ancak internet çağında doğan yeni kuşaklar için internetsiz bir dönemi hatırlamak da mümkün değil. İnternetin insanların hayatına girmeye başlamasından beri sinemada da yerini alması kaçınılmazdı.
İlk etaplarda Tron filminde de görüldüğü gibi konu bilgisayar oyunlarıydı. Ancak 1983 tarihli WarGames (Savaş Oyunları) ile ordunun, gizli servislerin internet kullanmasının ne gibi sonuçlar doğuracağı anlatılmaya çalışıyordu.
1995 tarihli The Net filmi ise daha çok günlük kullanımdaki internete dayanıyordu. O film çekildiği zaman büyük boyutlu dosyaların internetten gönderilmesi mümkün değildi. Henüz Filemail gibi şirketler kurulmamıştı hatta düşünülmüyordu bile.
İnternetin hayatı kolaylaştırmasını anlatan film
Başrolünde Sandra Bullock’un oynadığı 1995 tarihli The Net filmi açılış kısmında internetin getireceği kolaylıkları gösterme açısından oldukça etkileyiciydi. Bullock’un oynadığı Angela Bennett karakteri evinden çıkmayı çok sevmeyen, işini telefon ve bilgisayar üzerinden halleden biriydi.
Salondaki akvaryum bir anda şömine görüntüsüne geçebiliyordu. Market alışverişini internet üzerinden yapabiliyordu. Hatta istediği şekilde bir pizza siparişini de internet üzerinden verilebiliyordu. Bütün bunlar ABD için yeniydi ama o tarihlerde Türkiye’de internet kullanımı o kadar azdı ki bütün bunlar çok uzak gelecekte ancak hayatımıza girebilecek gibi görünüyordu.
Filmin konusu ise neredeyse her internet sayfasına ve hükümetlerin pek çok sistemine sızabilecek “arka kapı” açabilen bir program üzerineydi. Bu sayede pek çok gizli bilgi öğrenilebilir, kimi sonuçlar değiştirilebilirdi. Bennett kazara ulaştığı bu programın kötü kişilerin eline geçmesini engellemek için uğraşan biriydi. Film o derece beğenildi ki ikincisi de çekildi ancak ilk film kadar başarı elde edemedi.
Yıldızlarla dolu Sneakers
Çok değil The Net’ten üç sene önce ise Sneakers isimli benzer bir film çekilmişti. Oyuncu kadrosu yıldızlarla dolu olan filmde Robert Redford, Ben Kingsley, Sidney Poitier, Dan Aykroyd, River Phoenix ve Mary McDonnell gibi isimler öne çıkıyordu.
Filmde, bankalara güvenlik sistemlerinin ne derece korunaklı olduğunu gösteren bir ekibin hikayesi anlatılıyordu. Martin Bishop ve arkadaşları hizmet verdikleri şirketlerin güvenlik açıklarını buluyordu. Bu açıkların güçlendirilmesi konusunda da danışmanlık veriyordu.
Film bu açıdan The Net’in öncüsü gibiydi. Fakat, benzerlikle bununla sınırlı değil. İnternet henüz çok yaygın olmadığı için Sneakers’ta her türlü sisteme girebilen, siyah bir kutu içindeki programdı. Bu kutuya sahip olan kişi bütün bankalara veya güvenlik teşkilatlarına sızabiliyordu. Doğal olarak Bishop ve arkadaşları da bunun önüne geçmek için çalışıyordu.
Çoğu açıdan Sneakers ile The Net birbirine oldukça benzer öğeler taşımakta. Ancak Sneakers çıkış tarihinin biraz önce olmasıyla geniş kitleler tarafından tam olarak da anlaşılmadı denebilir.
Angelina Jolie ve Hackers
Angelina Jolie’nin ilk başrolü olan Hackers da 1995 yılında vizyona çıktı. Ne var ki gişede The Net’in oldukça gerisinde kaldı. Fakat, Jolie’nin yıldızı parladıkça geriye dönüp filmi izleyenlerin sayısı arttı ve film bugünkü kült mertebesine erişti.
Film, bir grup genç hackerın yine tehlikeli bir dosyaya ulaşması ve sonrasında yaşananları anlatıyordu. Ne var ki günlük hayatı kolaylaştıran yanlarına değil, hackerların esasında insanların hayatlarını oldukça zorlaştırabileceğine de atıf vardı.
Geriye dönülüp bakıldığında filmlerin ön gördüğü pek çok şeyin artık gerçekleşmiş olduğu görülüyor. Hatta bunlar artık hayatımızın ayrılmaz parçası olmuş durumdalar. Bu, yeni çekilen filmlerdeki kimi tahminlerin de yakında gerçekleşebileceği düşüncesinin mümkün olduğunu gösteriyor.