Hesabım
    Festivallerin Ardından: Ayvalık, Adana, Antalya

    Eylül ayında başlayan festival sezonu halen Boğaziçi ve Ankara Film Festivali ile devam ederken; Ayvalık, Adana ve Antalya Film Festivallerinden izlenimler..

    Beyazperde

    Eylül ayında Ayvalık Film Festivali ile başlayan festival sezonu halen Boğaziçi ve Ankara Film Festivali ile devam ederken; Ayvalık, Adana ve Antalya Film Festivallerineden izlenimlerimi paylaşmak istedim.

    Bu yıl Seyir Derneği tarafından üçüncüsü gerçekleştirilen Ayvalık Film Festivali, takip edenlerin bildiği gibi bir yarışma içermiyor. Belki de hem bu sebepten hem de coğrafyası gereği bana en samimi gelen festivallerden biri Ayvalık. Azize Tan direktörlüğünde gerçekleşen festival, Ayvalık’ın tek sineması olan Vural Sineması’nda ana gösterimlerini yaparken, Nejat Uygur Sahnesi, Fabrika Ayvalık, İsmet İnönü Kültür Merkezi, ASKEV Sera ve Kırlangıç Ayvalık’ta da ulusal ve uluslararası 70 film gösterildi ve Cannes Film Festivali başta olmak üzere birçok prestijli festivalde prömiyer yapan 20 film Türkiye’de ilk kez Ayvalık’ta izleyiciyle buluştu.

    Festival her yıl “Yeni Bir..” adıyla bir ödül veriyor. Yeni bir senaryo, yeni bir yönetmen, yeni bir film dallarında verilen ödül, bu yıl Yeni Bir Kurgucu adıyla “Büyük Kuşatma” filmiyle festivalde yer alan Sinan Kesova’ya verildi.

    Bu yıl Ayvalık Film Festivali’nde izlediğim filmler arasında Sinan Kesova imzalı Büyük Kuşatma, Vuslat Saraçoğlu imzalı Bildiğin Gibi Değil, Elizabeth Sankey’nin yakında MUBİ’de yayınlanacak olan deneysel belgeseli Witches, Ali Abbasi’nin yeni filmi The Apprentice ve bence yılın filmi Cevher / The Substance öne çıkan filmlerden oldu.

    Sinan Kesova ilk uzun metrajlı filmi Büyük Kuşatma’nın merkezine ünlü bir akademisyen olan eşinin ölümü ardından geçmişteki hataları ile yüzleşen, ihmal ettiği kızı ile ilişkilerini düzeltmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyen Macit’i yerleştiriyor. Fakat bu başlangıç ümidi, karısının mirasına sıkı sıkıya bağlı oğlu ve karısının asistanı yüzünden trajikomik bir hâl alıyor. Filmin başrollerinde Alp Öyken, Yiğit Sertdemir, Asiye Dinçsoy ve Dolunay Soysert var.

    Vuslat Saraçoğlu’nun, babalarının ölümü sonrası tekrar bir araya gelen üç kardeşi merkeze aldığı filmi Bildiğin Gibi Değil festivalde izleyiciyle buluşacak başka bir yapım. Birbirinden çok farklı yaşam tarzlarına ve karakterlere sahip bu üç kardeşle aile ilişkilerinin karmaşık yapısını, zamanla değişen dengeleri ve kan bağına rağmen gizlenenleri gözler önüne seren film, ilk gösterimini yaptığı İstanbul Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Erkek oyuncu başta olmak üzere dört ödüle layık görülmüştü.

    Elizabeth Sankey, 2024 Tribeca Film Festivali’nde prömiyerini yapan ve Özel Jüri Ödülü’ne layık görülen belgesel filmi Cadılar / Witches ile cadıların sinemadaki tasviri ile doğum sonrası depresyon arasındaki ilişkiyi, sinema tarihinden görüntüler ve yürek parçalayıcı kişisel tanıklıkları kullanarak inceliyor. Kadınların toplum tarafından annelik performanslarına göre yargılanmasını da ele alan bu kişisel hikâye; sağlık sektöründe kadınlara açılan alan, modern tıbbın cadı avlarıyla ilişkisi ve gerek edebiyat gerekse sinemadaki kadın temsilleriyle kesişiyor.

    Elizabeth Sankey "Cadılar / Witches" Filmini Beyazperde'ye Anlattı

    Ayvalık Film Festivali’nin ardından bir gün dinlenerek gittiğim Adana Film Festivali, yıllardır katıldığım ve birçok filmi Türkiye’deki ilk gösterimlerinde izlediğim bir festival. Bu yıl 11 filmin yarıştığı festivalden En İyi Film ödülü ile dönen “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”, Yılmaz Güney Ödülü alan Türker Süer’in “Gecenin Kıyısı” filmi, En İyi Müzik ve En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülünü alan “Yeni Şafak Solarken” benim için öne çıkan filmler oldu. Eleştirmenlerin hedefinde olan Burak Çevik imzalı Hiçbir Şey Yerinde Değil’in Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmesi ve Çevik’in En İyi Yönetmen ödülünü alması ise jürinin tartışılan kararlarından oldu.

    Ve son olarak geçtiğimiz hafta katıldığım Antalya Altın Portakal Film Festivali, geçtiğimiz yıl yaşanan sansür olaylarının ardından iptal edilmişti. Bu yıl festival, Kültür Bakanlığı’nın desteği olmadan sadece Muhittin Böcek başkanlığındaki Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirildi.

    “Ulusal Uzun Metraj Yarışması”nda yer alan 12 filmden oyunculuklarını Öykü Karayel, Fatih Artman, Selen Uçer, Rüçhan Çalışkur, Deniz Işın, Nejat İşler’in yaptığı Ümit Ünal’ın yönettiği ‘Evcilik’, oyuncuları arasında Nur Sürer, Aslıhan Gürbüz, Osman Sonant, Gülçin Kültür, Şerif Erol, Sacide Taşaner’in olduğu Nadim Güç’ün yönettiği ‘Mukadderat’, Beste Bereket, Derya Karadaş, Ümit Çırak, Özge Gürel, Mine Teber, Nihan Okutucu, Erdem Şenocak’ın oynadığı Selim Evci’nin yönettiği ‘Savrulan Zaman’ benim için öne çıkan filmler oldu. Antalya’da eleştirmen arkadaşlarla ve izleyici ile ortak beğenimiz olan Mukadderat’ın En İyi Film Ödülü dönmesi beni mutlu etmeye yetti. Ancak tartışmalı bazı ödüller de yok değil tabii.

    Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden "En İyi Film" Ödülü ile Dönen "Mukadderat"ı Yönetmeni Nadim Güç ile Konuştuk

    Tam festivali tartışmalı ödüller de olsa olaysız atlattık derken, ön jüri üyelerinden Tunca Arslan’ın verdiği röportajda kullandığı bazı ifadeler yeni bir tartışmaya yol açtı. Arslan’ın “bu yıl festivalde LGBTİ temalı, fonlanan filmler yok” ifadesi yeni bir sansür tartışmasının fitilini ateşledi. Üç kişiden oluşan ön jüri bu bahsedilen filmleri görmezden gelerek seçkilere almadılar mı, yoksa bu tarz filmler protesto ya da otosansür sebebiyle yarışmaya hiç mi başvurmadı? Açıkçası herkesin konu hakkında söylediklerini az çok takip ettim ancak bu konunun tam olarak aydınlığa kavuştuğunu söyleyemeyeceğim.

    Şimdi önümüzde Boğaziçi ve Ankara Film Festivali var. Her iki festivalde de bir ilk gösterim şartı olmadığından, Adana ve Antalya’da yarışan filmlerin çoğu yer alıyor. Bakalım o festivallerde şans hangi filmlere gülecek.

    Hande Kara

    facebook Tweet
    Benzer Haberler
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top