Hesabım
    "Karanlıktan Kaçış" Filmini Yönetmeni ve Oyuncularıyla Konuştuk!

    Tuvana Türkay, Serhat Teoman, Saygın Soysal, Burak Sarımola, Asuman Dabak ve Tolga Toga sorularımızı yanıtladı...

    Esin hafıza kaybı nedeniyle önemli zorluklarla karşı karşıya kalan biri, kendi zihnine bile güvenemediği bir kâbusun içinde. Böyle bir karakteri, onun duygusal çalkantılarını ve kırılganlığını canlandırmaya nasıl hazırlandınız?

    Tuvana Türkay: Öncelikle bu hastalığa dair araştırmalar yaptım. Makaleler okudum. İzleyebileceğim içerikleri izledim. Hastalığı biliyordum fakat hayatımda detaylı bilgiye sahip olabileceğim ne bir kimsede rastlamıştım ne de bir projede denk gelmiştim. Karakterlerimi hep aynı şekilde çalışırım. Gözlerimi kapatıp sessizlikte “o” olmaya çalışıp hayal kurarım. Anlamaya ve hissetmeye çalışırım. Kendimden bir insan daha çıkarmaya çalışırım. Çünkü gerçek hayatta ben de Esin’in yaşadıklarını yaşayabilirdim. Bu imkânsız bir ihtimal değil.

    Anıl film boyunca, teselli arayan bir gazeteciden, tanımadığı bir kadına yardım etmek için büyük riskler alan birine dönüşüyor. Bu yolculuğu nasıl yorumluyorsunuz?

    Serhat Teoman: Anıl, mizacı gereği toplumsal olaylara karşı duyarlı ve mesleği gereği de araştırmacı bir kişiliğe sahip. İçinde bulunduğu ruh halinin de etkisiyle tehlikeli olabilecek bu olaya çok da düşünmeden dahil olur. Ortada gizemli bir durum söz konusu ve yardımı ihtiyacı olan biriyle karşı karşıyayız. Anıl için duruma dahil olmaktan başka bir ihtimal kalmıyor zaten filmde.

    Saygın Soysal .
    Saygın Soysal

    Film ilerledikçe, bize başta tek boyutlu kötü bir karakter gibi tanıtılan Çetin’in de aslında daha muğlak bir karakter olduğunu keşfediyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz onu?

    Saygın Soysal: Çetin aslında anlatımı zor bir karakter. Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmayan biri. Genelde oyunculara bu tip roller çok sık gelmez ama oyuncu olarak bizlerin de aslında sevdiği karakter tipleridir bunlar. Hem üstüne uzunca düşünüp hem de karakteri farklı bir noktaya taşımak hep yapmak istediğimiz bir şeydir. Ben de Çetin’e bu gözle yaklaştım, anlamaya çalışıp kendi içimde Çetin’i yorumladım.

    Hakan da suç ağının içinde yer alan bir otorite figürü ve bu açıdan filmin en tehditkâr karakteri olduğu söylenebilir. Karakterinizi ve onu canlandırırken nasıl bir yaklaşım izlediğiniz anlatır mısınız?

    Burak Sarımola: Evet filmin en tehditkar karakteri olduğu söylenebilir dışarıdan seyirci gözüyle izlediğimizde ama ben kötü karakter oynarken ki son senelerde kötü karakterler oynuyorum, sık sık geliyor. Kötü karakterlere haklı sebepler yüklüyorum. Hakan'a da kendince haklı sebepler yükledim. Yani Hakan'ın bunları yapmaya ihtiyacı vardı. Benim karaktere yüklediğim sebep bu oldu ve hep bu doğrultuda, kendi doğru bildiği şeyin arkasından giderek ilerledi açıkçası Hakan. O yüzden de benim, ben zaten karakterlere inanarak oynamayı tercih ediyorum, çok zorlandığım söylenemez. Dediğim gibi kötü karakter de olsa, iyi karakter de olsa benim için inanç ön planda geliyor. Hakan'a da inandım. İsteklerine inandım. Ne istediğine, ne yapmak istediğine, her şeyine inandıktan sonra zaten karakteri oluşturmak çok da zor olmuyor açıkçası.

    Burak Sarımola .
    Burak Sarımola

    Aynı zamanda da ben bu rol için yönetmenimizin de isteğiyle 10 kilo aldım ve ciddi bir kas oranına ulaştım. Daha çok fiziki bir hazırlık yaptım bu karaktere. Ciddi şekilde kilo aldım. Hep özeniyoruz ya yurt dışında böyle şeyler yapılıyor diye. Aynısını bu sefer ben de yaptım. Göreceksiniz ki filmdeki halimle şu anki halim arasında çok ciddi bir fark var. Kaslı bir haldeyim ve biraz kilolu bir haldeyim ve yaşlı gözüküyorum gerçekten. Benim farklı bir tipe bürünmüş olmam çok hoşuma gitti açıkçası.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top