Hesabım
    "Cam Perde" Ekibi Filmi Beyazperde'ye Anlattı

    Adana Altın Koza Film Festivali'nden ödüllerle ayrılan Fikret Reyhan imzalı "Cam Perde" filmini, oyuncuları Selen Kurtaran, Alper Çankaya, Uğur Karabulut ve Elif Çakman ile konuştuk.

    Tam da bu öfkeyle ilgili filmde değinmek istediğim bir sahne var aslında, Nesrin’in o baskılardan duyduğu gerilimi oğluna yansıtması. Kameranın bizi dışarıda bıraktığı bir odada, sadece ona patlayabilmesi ve bu öfkeyi aktarması da aslında çok önemliydi. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

    S.K.: Çocuğuyla ve yapmakla yükümlü olduğu şeyleri yerine getirmek için uğraşan bir kadın Nesrin ama çocuk için arada kaynama durumu oluyor tabii ki; ana - baba ilişkilerinde, sorunlu bitmiş evliliklerde, erkek şiddeti olan aile ortamında çocuk gerçekten çok yıpranıyor. Nesrin de dolup dolup taşıp, aslında en yakınındaki, hayatında onun için en önemli olan insandan çıkarıyor acısını. Bu da onun bahsettiğim defolarından bir tanesi ve bu durum o çocuk için muhtemelen yıllar sonra başka etkilerle hayatında olacak. Buna da Nesrin sebep oluyor ama totale baktığımızda ana sebebi Nesrin değil. Ama işte yapacak bir şey yok, o çocuk artık annesini bağırmasıyla belki vurmasıyla hatırlayacak.

    A.Ç.: Bütün bunlar yaşanırken bu çocuk da aslında bu düzenin yetiştirdiği bir çocuk ve “erkek adam” olmakla ilgili birçok sorumluluk yükleniyor üstüne, yüzünü kendi başına yıkmasından yemeğini kendi yemesine kadar. Bunlar ona erkek adam olmanın gereklilikleri olarak sunuluyor, davranışları bunun üzerinden değerlendiriliyor. Dolayısıyla bu çocuk da bu düzenin içinden ya bir Selim olarak ya bir Ömer olarak ya da işte belki en ideal gördüğümüz ama onun da ufak sıkıntıları olan, kızına karşı hafif de olsa telefonuna bakması karıştırması gibi sıkıntıları olan Halil’e dönüşecek. Bu düzenden böyle bir çocuk çıkacak, dolaysıyla bu kısır döngü böyle devam edecek. Yani buna çözüm önermekten ziyade bunun röntgenini çekiyor aslında bu hikaye.

    .

    Halil de filmin bize sunduğu erkek profillerinden biri ve Nesrin’e, ablasıyla birlikte bir dayanak olsa da sıkıntıları olan bir karakter o da dediğiniz gibi. Abladan biraz daha bahsedecek olursak bu noktada, onun mutlu en azından standart bir aile yapısı olduğunu görüyoruz...

    E.Ç.: Hatta standart aileden bile daha mutlu duruyor bana soracak olursanız, güzel bir ilişkileri var evin içinde ama onda da yine bu toplumsal kodları görüyoruz. Çocuk aldırmaya laf ediyor ya da işte Ömer aslında seni kıskandırmaya sinirlendirmeye çalışıyor gibi şeyler söylüyor Nesrin’e. Yine geleneksel kodları görüyoruz orada. Buradaki gibi baskı görmüyoruz ama geleneksel olarak öğretilmiş şeyler var ablada da. Daha yumuşak duruyor olabilir ama günlük hayatın içinde o da bir manipülasyon ve baskı yaratıyor bence.

    Evet, eski kayınvalide kadar erkek ağzıyla konuşmuyor ama bir Nesrin de değil, böylece kuşak kuşak kadınları da görmüş oluyoruz filmde…

    S.K.: Sonunda varmak istediğimiz nokta Ebru!

    A.Ç.: Ebru’nun çocuğu olursa belki bir şeyler değişmeye başlar…

    Son sözü, Altın Koza'da En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü alan Selen Kurtaran'a vermek istiyorum. Öncelikle tebrik ederim, bu ödülü almak nasıl hissettirdi, neler söylemek istersiniz?

    S.K.: Altın Koza'da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü almak tabii ki çok mutlu etti beni. Oyunculuk uzun ve sancılı süreçlere sahip bir meslek. Sürecinizde kendinizi motive etmeyi ve boşluklarınızı doldurmayı iyi öğrenseniz de görünür olamamanın verdiği sıkıntıların sonuçları bazen içinden çıkılamaz olabiliyor. Ödüllerin bu anlamda önemli olduğunu düşünüyorum. Yıllardır verdiğim emeğin, çalışmaların bir hediyesi gibi oldu ve çok rahatlattı beni açıkçası. Tekrar teşekkür ederim Adana Altın Koza Film Festivali'ne ve jüri üyelerine.

    Röportaj: Özden Sevgi Diler

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top