Bu yıl 3 – 11 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Ankara Film Festivali, ulusal ve uluslararası festivallerde öne çıkan yapımların yanı sıra sinema tarihine iz bırakmış klasikleri de izleyicilerle buluşturdu. Son üç gününe katılma şansı bulduğum festivalde, seyircinin yoğun ilgisinin odağında Emin Alper’in “Kurak Günler”i ve Özcan Alper’in “Karanlık Gece”si vardı.
Her iki filmde de gösterimlerin düzenlendiği Büyülü Fener sinemasında uzun kuyruklar olurken, filmlerin ardından düzenlenen söyleşilerde salonların merdivenleri dahi doldu. Yılın öne çıkan iki filmi arasındaki büyük tematik benzerlikler, programda “Kurak Günler”den sonra yer aldığı için “Karanlık Gece” söyleşisinde daha çok konuşuldu. Özcan Alper kendisine yönelen sorulara, Emin Alper’le aynı kuşağın yönetmenleri olduklarını, aynı ülkeden beslendiklerini söyleyerek yanıt verdi.
Diğer yandan, izleme şansı bulduğum diğer bir Ulusal Yarışma filmi “Kar ve Ayı”da da aynı izleri görmek beni oldukça şaşırttı. Üç film adeta aynı kabusun farklı yüzleri gibi: Taşraya atanan ve kendi doğrularıyla yerli halkın yaşayışı arasında kalan genç devlet memurları, kendinden olmayanı yok etmekten başka bir yol bilmeyen avcı erkekler, suçu işleyen kadar ona tanık olup susanı da hedefe koyan gerilim dolu senaryolar…
“Her şeye rağmen şiirsel bir son”
Prömiyerini Cannes Film Festivali’nin “Belirli Bir Bakış” bölümünde yapan “Kurak Günler”, En İyi Senaryo Ödülü’nü Emin Alper’e veren jürinin kararında da vurguladığı gibi, şiirsel bir sona ulaşıyor. Çizdiği karanlık tabloya rağmen korkuya yenilmiyor. “Karanlık Gece” ise içinden çıkmanın mümkün olmadığı bir kabusu izletiyor bize. Bambaşka ruh hallerine bürünmeme rağmen, her iki filmden de çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Selcen Ergun imzalı “Kar ve Ayı” ise başarılı atmosferine rağmen, belli ki çok güvendiği ama tahmin edilebilir sonu nedeniyle hikayesini canlı tutmayı başaramıyor.
“Sinema yapmaya devam edeceğiz!”
“Kurak Günler” Ankara Film Festivali’nden En İyi Film de dahil olmak üzere altı ödülle ayrıldı. Yarışmadaki iyi filmler arasında seçim yapmakta zorlandığını belirten Pelin Esmer başkanlığındaki jüri, bu yıl ilk kez verdikleri Jüri Özel Ödülü’ne ise “Karanlık Gece”yi layık gördü. Senaryo ödülü Emin Alper’e giderken, En İyi Yönetmen ödülü ise Özcan Alper’in oldu. Ayrıca bu yıl hayatını kaybeden Murat Özer’in anısına verilen SİYAD En İyi Film Ödülü de “Karanlık Gece”ye verildi. Festivalde izleyicinin gözdesi olan filmler böylece ödül törenine de damga vurdular.
Ödül konuşmalarına ise destek ve direniş mesajları hakimdi. “Kurak Günler” ile kazandığı En İyi Kurgu Ödülü’nü Eytan İpeker ile paylaşan Özcar Vardar, Altın Portakal’da Boğaziçi direnişine selam veren konuşmasından sonra okula girişinin yasaklandığını söyledi ve ödülünü yine Boğaziçi direnişine adadı. Emin Alper, En İyi Film Ödülü için yaptığı konuşmasında Çiğdem Mater’e selam göndererek “Biz filmlerimizle konuşuyoruz ve bütün zorluklara, engellemelere rağmen filmlerimizle konuşmaya devam edeceğiz” dedi. Özcan Alper ise konuşmasını “Biz filmlerimizde her zaman ezilenlerin, adalet arayanların, sesi duyulmayanların ve ötekilerin yanında olduk. Filmlerimizle bunu yaptık ve filmlerimizle bunu yapmaya devam edeceğiz. Buradayız, bu ülkedeyiz ve sinema yapmaya devam edeceğiz” sözleriyle noktaladı.
Özden Sevgi Diler