Hesabım
    İnceleme: Aşk 101

    Netflix'in yeni dizisi Aşk 101 mercek altında!

    Aslında Aşk 101’i Netflix’teki normal yayın tarihinden önce izleme şansım oldu, ama ne yazık ki akabinde  yazma şansım olmadı. Malum karantina günleri kimilerimizi yaratıcılığa sevkederken, kimilerimizi de mental olarak etkileyerek ortamlardan el ayak çektirdi. Zaman zaman her iki tarafa da kayan ruh halimin ikincisine denk gelen bir dönemde izlediğim için, dizi ile ilgili yazı bugüne kısmet oldu.

    Öncelikle bir çoğunuzun sosyal medya aracılığı ile haberdar olduğu üzere, Aşk 101’deki Osman karakterinin eşcinsel olduğu iddia edildi ve bu iddia üzerine de dizinin yayınlanmaması üzerine çağrılar yapılıp, iş RTÜK başkanına kadar ulaştı. Şunu söylemeliyim ki, izlediğimiz ilk sezonda Osman’ın iddia edildiği gibi eşcinsel olduğunu düşünememiz için herhangi bir nedenimiz yok ama aksini düşünmemiz için de bir nedenimiz yok. Osman karakterinin ailevi sahnelerini pek fazla görmüyor oluşumuz, kafamızda acaba bu sahneler kesilmiş olabilir mi sorusunu uyandırmadı değil. Zaten 90’larda geçen bir lise hikayesi izlediğimizi göz önünde bulundurursak, Osman’ın eşcinsel olması durumunda dahi, dönemin şartlarıyla bunu arkadaşlarına itiraf etmesi o kadar kolay olmayacaktır. Dolayısıyla bu durum, seyirci olarak sonraki sezonlarda tanık olacağımız bir durum da olabilir, olmayabilir de. Kimin umrunda? Kimi zaman aynı gemideyiz, kimi zaman aynı gökkuşağının altında. Ne fark eder?

    Bu konu ile ilgili fikirlerimi belirttikten sonra dizinin genel duruşuna bir göz atmak istiyorum; öncelikle hikayenin çıkış noktası ve hedeflenen nokta oldukça dayanaksız, yer yer türlü mantıksızlıklarla bezeli. Elimizde her biri birbirinden farklı beş lise öğrencisi ve onları okuldan attırmak için uğraşan okul kuruluna karşı savaş veren genç bir öğretmen var. Gençler Burcu öğretmenin tayinle okuldan ayrılacağını öğrendiklerinde, onu İstanbul’da kalmaya ikna edecek bir yol ararlarken, bunu en iyi aşk yoluyla yapabileceklerini düşünerek, okula yeni gelen spor hocası Kemal ile Burcu öğretmenin arasını yapmaya çalışıyorlar. Burcu’nun nişanlandığını öğrendiklerinde ise her şey için çok geç oluyor ya da kim bilir her şey daha yeni başlıyordur. Genel hikayemiz böyle şekillenirken, günümüze bağlanan sahneler de yok değil. Bade İşçil’in bir süre acaba bu Eda mı, Işık mı diye bir süre kıvranarak sonunda Işık olduğuna karar verdiğimiz, meşhur yalıda geçen sahneleri de, gençlerin her birinin başka bir yere savrulduğu tezini destekler nitelikte.

    Basit ve dayanaksız bir hikayesi olmasına rağmen, aslında akan bölümlere sahip Aşk 101. Bu sanırım birkaç bölüm sonra karakterlere duyduğunuz sempati yüzünden gerçekleşiyor ve merak unsuru olmasa bile izlemek istiyorsunuz. Beni gençlerin hikayesinden ziyade Burcu öğretmenin hayatının iplerini eline alması tarafı çekti. 

    Oyunculuklardan bahsetmek gerekirse, hemen herkesin karakterine uygun ve dozunda oyunlar verdiğini söyleyebilirim. Bu bu role olmamış diyebileceğim kimse yok. Özellikle Selahattin Paşalı'yı (Osman) çok beğendim. (Babil'de de beğenmiştim kendisini.) Ancak bana göre bu altyapıdaki karakterlerin, çok daha sert diyaloglar içinde olmaları gerekiyor. Özellikle final bölümünde hepsinin tek tek mikrofonu alıp da beylik laflar edeceğini düşündüğümden, biraz hayal kırıklığına uğradım. Özellikle o sahnenin diyalogları daha sert olmalıydı diye düşünüyorum. Elimizi korkak alıştırmayalım (: 

    Dizinin senaristi Meriç Acemi’yi Netflix lansmanında dinleme şansım olmuştu. Kendisi bir lise hikayesi yazma fikri ortaya çıktığında, bunu günümüz gençleri üzerinden yapamayacağını, ancak kendisi gibi 90’larda lisede okumuş karakterler üzerinde yapabileceğini düşünerek böyle bir yol seçtiğini anlatıyordu. Dışarıdan bakıldığında gayet mantıklı bir tercih gibi duruyor, ancak dizinin içerisinde bu dokuyu yakalamak pek de mümkün değil. Gördüğümüz birkaç araba, Eda’nın plastik boyunlukları, karakterlerimizin çoğunun (Osman’ın vardı sanırım) cep telefonu olmaması dışında, çok da 90’lar kokan bir şey yok. En basitinden müziğin çok baskın olarak kullanıldığı bu dizide isterdim ki, ağırlıklı olarak 90’lar Türkçe popun unutulmaz şarkıları çalsın, 2000’lerin değil. Bu arada sözü geçen şarkıların olduğu bir listeyi de aşağıya bırakıyorum.

    Son olarak, Netflix’in diğer ülkelerdeki gençlik dizilerine kıyasla, Aşk 101’de alkol de alınsa, küfür de edilse, öpüşülse bile hala ne kadar masum kaldığını söylemeye gerek bile yok herhalde. En nihayetinde elimizde eli yüzü düzgün bir gençlik dizisi var. Keyifle izleniyor, oyunculuklar sırıtmıyor, biraz da olsa nostalji yaşatıyor. Odaklanma sorunu yaşadığım şu günlerde, daha ne isterim ki? Üstelik şimdiye kadar ki, en yerel en bizden görünen dizi olduğunu da söylemeden geçmeyelim.

    Hande Kara

    facebook Tweet
    Benzer Haberler
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top