Hesabım
    Muhteşem Yüzyıl Krizi Devam Ediyor

    Başbakan Erdoğan'ın ardından çeşitli kesimlerden görüşler gelmeye devam ediyor..

    Başbakan Erdoğan'ın diziye yönelik eleştiriler açıklamalarının ardından bir anda gündemi meşgul eden konuların başında gelmeye Muhteşem Yüzyıl tartışması farklı cephelerde devam ediyor. Yayınlandığı ilk günden beri çeşitli eleştirilere maruz kalan Muhteşem Yüzyıl'ın en çok tartışılan tarafı ise; Kanuni Sultan Süleyman'ın başarılarının değil, harem hayatının ve Hürrem Sultan ile olan ilişkilerinin ön planda tutulması. Zira burada unutulan bir nokta var ki; o da Muhteşem Yüzyıl'ın bir belgesel değil, en nihayetinde reyting sistemine hizmet eden bir kurgu yapım olması. Elbette eleştirilecek tarafları vardır, ancak diziyi bir memleket meselesi haline getirmek ne kadar mantıklı orası tartışılır.

    İşte Erdoğan'ın sözlerinin ardından ona katılan ve karşıt görüş bildirenlerden bazıları;

    Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Dr. Abdurrahman Çelik: “Muhteşem Yüzyıl'ı şuan Ortadoğu, Balkanlar ve Türk Cumhuriyetleri'nde 150 milyona yakın kişinin izlediğini tahmin edebiliyoruz”

    Topkapı Sarayı eski müdürü ve tarihçi İlber Ortaylı: “13 sefere çıkmış bir padişahtan bahsediyoruz. Bu dizide hiç böyle bir şey yok. Ama Başbakan şimdi iki sene sonra müdahale ediyor. Daha evvel müdahale etmek gerekirdi” dedi. Ortaylı tüm eksiklerine rağmen dizinin farklı ülkelerde ilgiyle izlendiğini de ekliyor: “Ortadoğu’da ve Balkanlarda ve hatta söylendiğine göre Fransa’da bile izlenip, takip ediliyor.”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran: “Cumhuriyeti Anayasası'nda, Başbakan'ın görevleri arasında 'Dizi senaryolarını denetlemek' gibi bir tanım var mıdır? Başbakanlık mesaisinin yoğunluğu düşünüldüğünde yayınlanan bütün TV dizilerini izlemeniz mümkün olmadığına göre, dizilerin takibi ve senaristlerin, yönetmenlerin, patronların kınanması-uyarılması için özel ekip mi kurdunuz?”

    Kültürel Antropoloji alanında doktora tezini “Yeni Dindar Orta Sınıf” üzerine hazırlayan Ayşe Çavdar: “Muhteşem Yüzyıl kostüm ve aksesuarlarının, alan çalışmamı yaptığım Başakşehir ilçesinde sergilendiği zaman nasıl da büyük bir rağbet gördüğünü hatırlıyorum. Özlenen bir geleceğe karşılık gelmişti o şaşaa. Başbakanın temsil ettiği politik değerlerle, Muhteşem Yüzyıl fantezisinin temsil ettiği kültürel değerler aynı toplumsal tabana sesleniyor ve aynı toplumsal taban tarafından temsil ediliyorlar”

    Nazlı Ilıcak: “Muhteşem Yüzyılı eleştirenlere: Keyfimin kâhyası mısınız? Muhteşem Yüzyıl belgesel mi? Ben ecdadın savaş değil, saray hallerini merak ediyorum.”

    Türk Tarih Kurumu Başkanı: "Dizi, Türkleri içki içen, gayri meşru ilişkiye giren, soyu belli olmayan çocukları sokağa atan bir millet olarak gösteriyor."

    Kültür ve Turizm Bakanı Erdoğan Günay: "Sayın Başbakan senaryolar, kurgu konusunda daha dikkatli olunması konusunda bence haklı bir öneriyi öne sürdü. Çünkü, hayal ürünü bir roman sahneye uyarlanmıyor ya da hayal ürünü bir başka ülkeden söz etmiyoruz. Bir dönemden söz ediliyor. Bu bizim tarihimizin bir dönemi. Daha gerçekçi olunabilse daha ciddi araştırmalar yapılsa hem olayların akışı hem dönemin giysisi ve davranışları konusunda biraz daha bilimsel, tarihsel gerçeklere uygun davranılsa eserin sanatsal değeri yükselir, bu tür tartışmalar olmaz. Diziler bizim Dünya'da tanıtımımıza çok katkı yapıyor. Bu açıdan emeklerini inkar etmek istemem. Ama Sayın Başbakanın yaptığı uyarılar çerçevesinde biraz daha gayretli olunsa, sanırım hepimiz bütün bunların keyfini daha fazla çıkarabiliriz"

    Gazeteci Fehmi Koru: "Haremi yol geçen hanı gibi algılatmaya sebep olan, öyle erkeklerin elini kolunu sallayarak girdiği bir yer olarak yansıtılıyorsa bu rahatsızlık kaynağı olmuş olabilir. Çünkü Harem padişahın özeli, padişah dışında sadece erkek olmayanların girebildiği bir yer. Bunu gözardı ediyorsa senaryo rahatsızlık kaynağı olur. Ama en başta bunun bir dizi olduğu ve tarihle bire bir örtüşmeyen bir iş olduğu söylendi. Ben hem yargının hem patronajın hem de senaristin bundan fazla etkilenmeden yollarına devam edeceklerini ve Başbakan'ın da madem öyle diyerek bunu sineye çekeceğini düşünüyorum. Ben Başbakan'ın ezber bozacağı kanaatindeyim, sineye çekecek bu dizi de devam edecek."

    Prof. Dr. Esra Danacıoğlu: "Bu bir dizi, belgesel değil ve dizinin gerçekliği birebir temsil etme iddiası olmamalı. Bu noktada dizi yapımcılarına bir serbestlik vermeleri gerekiyor. Tarihin ticarete alet olma meselesi de ayrı bir tartışma konusu. Bir imparatorun hayatında pek çok odak var, bu dizi başka bir odağı gösteriyor. Dizi Kanuni ile başlayan, Kanuni ile sonlanan bir karar mekanizmasının içerisinde nasıl farklı güç odaklarının olabileceğini anlatıyor. Başbakan’ın yaptığının hakkaniyetli bir eleştiri olduğunu düşünmüyorum. Bu dizi Kanuni’nin hayat öyküsünden ibaret değil, amaç o yüzyıla bakmak. Bu bakış açısı insanları neden rahatsız ediyor anlamak çok zor."

    Prof. Dr. Cemal Kafadar: "Hem harem hayatı, hem savaş hayatı olduğu kuşkusuz. Lüzumsuz bir tartışma olduğunu düşünüyorum. Bu konunun siyaset düzeyinde tartışılmaması gerekiyor. Çünkü siyasetçilerin konuşmaları isteyerek ya da istemeyerek bu konu ile ilgili yeni kitap yazacaklara, dizi yapacaklara baskı unsuru oluşturuyor. Bu tartışma sanat ve kültür erbabına bırakılmalı."

    facebook Tweet
    Öneriler
    Back to Top