Bambaşka dünyaları, ütopik ya da distopik açılardan hayal etmemizi ve kurduğumuz hayalleri görmemizi sağlayan bilim kurgu filmlerinin insanlığın ufkunu açtığı söylenebilir. Bilim kurgu sinemasının usta isimlerinden James Cameron, Steven Spielberg, Christopher Nolan gibi yönetmenlerin zekasının katkısını yok saymak mümkün değil. Yıllardır akıllarımıza kazınan kült bilim kurgu filmlerinin bazı sahneleri ise filmlerin birer imzaları gibi zihinlerimizde yer ediniyor. Biz de sizler için kült bilim kurgu filmlerinin imza sahnelerini listeledik...
Interstellar (2014)
Christopher Nolan imzalı unutulmaz bilim kurgu filmi Interstellar'ın aklımızda en çok kalan sahnelerinden biri Cooper ve Brand'in Miller'ın Gezegeni'ne adım attıkları an olmuştur. Bu gezegendeki zamanın ilerleyişiyle dünyadaki ilerleyiş birbirinden tamamen farklıdır. Nolan, bunu yavaşlayan ritm ve tik tak sesleriyle anlatmıştı.
Independence Day (1996)
Roland Emmerich imzalı Independence Day'in Beyaz Saray sahnesi, o döneme damgasını vurmuştu. Beyaz Saray'ın istilacılar tarafından patlatılması, Pentagon'un bile gündeminde yer almıştı.
2001: A Space Odyssey (1968)
Stanley Kubrick'in 68 yapımı bir bilim kurgu filmine göre kusursuz çektiği 2001: A Space Odyssey'nin birçok sahnesi akıllarda yer edindi. Ancak kabile şefinin ölümü yenmesinin ardından kemikleri birer silaha dönüştürdüğü o an, en önemli sahnelerden biriydi.
Blade Runner (1982)
Ridley Scott imzalı Blade Runner'ın en akılda kalıcı sahnesi, monolog sahnesi olabilir. Bir replikant olan Roy Batty, Deckard'ı kovalamayı bırakıp kurtarmaya karar verir. İnsanların inanamayacağı şeyler gördüğünü, ama her şeyin zaman içerisinde yok olacağını söyler. Tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi...
Le Voyage Dans La Lune (1902)
Bilim kurgu sinemasının varoluş filmlerinden biri olan Le Voyage Dans La Lune için bir başyapıt olduğunu söylemek abartı olmaz. Filmde Ay'ın gözüne bir kapsül girer ve film yıllarca bu sahne ile anılır. Ayrıca afişinde de bu sahne vardır.
Star Wars: The Empire Strikes Back (1980)
Sırada yalnızca Star Wars: The Empire Strikes Back'in değil, tüm Star Wars evreninin en unutulmaz sahnesi var. Darth Vader'ın Luke Skywalker'a babası olduğunu açıkladığı sahne... İyi ile kötü, savaş ile barış, yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgiyi bu sahnede anladık.
Matrix (1999)
Şimdilerde Matrix 4 filmiyle gündemde bulunan orijinal Matrix filminde kurşunların havada uçuştuğu sahneyi unutmak mümkün değil. Ajan, Neo ve Trinity'nin olduğu yere gelir. Neo silahını çeker, ancak Ajan bu kadar kolay yenilmez. O silahını Neo'ya çektiğinde ise Neo'nun kurşunlardan nasıl kaçtığına tanık oluruz.
Terminator 2 (1991)
James Cameron imzalı son harika Terminatör filmi Terminator: Judgement Day'in motosiklet kovalamacası sahnesi unutulmazlar arasında. John Conner motosiklete atlayıp kaçar ve T-1000 tam gaz kovalar. Ardından T-800 dahil olur ve her yer hurdaya döner.
Alien (1979)
Gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olan Alien, korkunç uzaylılarla tanışma filmlerimizden biri. Filmde kabusları süsleyen birkaç sahne bulunuyor. Bunlardan birinde, John Hurt'ün canlandırdığı Kane'in içinde yaşayan uzaylı, vücuttan çıkma kararı alıyor. Bu durumda Kane'in göğsünün yırtılarak açıldığını görüyoruz.
Avatar (2009)
James Cameron'ın yaratıcısı olduğu ve şimdilerde 4 yeni filminin geleceği konuşulan Avatar, gelmiş geçmiş en çok gişe hasılatı yapan film ünvanını uzun süre elinde bulundurmuştu. Bir sahnesinde Jake ve Neytiri ormanın derinliklerine dalar. Neytiri, yapılan ölümcül dövüş için teşekkür etmemesi gerektiğini bir güzel anlatır.
Gravity (2013)
Gravity'nin bir sahnesinde tam anlamıyla nefeslerimizi tuttuğumuz söylenebilir. Teknik ekibin uzay boşluğunun ortasında onarım yaptığı bir sahnede, her şey bir anda enkaza dönüşür. Ryan Stone'un boşluğa sürüklenme anı asla unutulmayanlar arasında yer alıyor.
Back To The Future (1985)
Muhteşem bilim kurgu üçlemesi Geleceğe Dönüş, Doktor Emmett'ın bir araç icat etmesiyle başlar. Bu aracı dostu Marty McFly'a göstermesi her şeyin dönüm noktası olacaktır. O deneme yaptıkları sahneyi kim unutabilir ki? Otoparkta buluşurlar ve her şey ama her şey ters gider.
E.T. (1982)
E.T.'nin meşhur uzaylısını Elliot ve arkadaşları kurtarmak isterken kendilerini büyük bir kovalamacanın ortasında bulmuşlardı. Bisikletleriyle yetkililer ve arabalarından kaçarlarken artık sona yaklaşmışlardır. Tam polislere yakalanacakları anda bisikletleri havalanıverir.
Mad Max: Fury Road (2015)
George Miller'ın yıllar sonra devam ettirdiği serinin son filmi Mad Max: Fury Road'un akıllara kazınan sahnelerinden biri, her yerin kıpkırmızı kesildiği sahne olmuştu. Bir kum fırtınasının içerisine dalan kahramanlar ve düşmanları, hem karakterlerin hem de seyircilerin nefessiz kaldığı görsel bir şölenin ortasına yerleşmişti.
Jurassic Park (1993)
Steven Spielberg imzalı Jurassic Park'ta insanlığın korkulu rüyalarına, oyuncaklara, popüler kültürün en önemli ögelerinden birine evrilecek olan T-Rex'in geliş sahnesini nasıl unutabiliriz? Yağmur eşliğindeki kasvetli havanın ortasında T-Rex o korkunç girişi yapar ve işte kaçma zamanı gelmiştir.
Ex Machina (2014)
Alex Garland'ın bilim kurgu sinemasına güneş gibi doğduğu Ex Machina filmi robotlara gerçek anlamda hayat ve özgürlük vermişti. Bilim adamı Nathan'ın kendi elleriyle yarattığı ve aynı zamanda bir köle gibi kullandığı robotuyla dans sahnesi, yıllar geçse de tekrar tekrar izlenecek anlara tanıklık ettirmişti.
Inception (2010)
Chistopher Nolan'ın bir diğer unutulmaz filmi Inception'ın yerçekimi hissinin alt üst olduğu, duvarların hareket ettiği sahnesini unutamıyoruz. Zeminin sürekli olarak değiştiği bu sahneyi çekmek gerçekten ustalık işi gerektirdiği için Nolan'a ayrıca saygı duyuyoruz.
Minority Report (2003)
Tom Cruise'un yıldızı olduğu Minority Report'un akıllı telefonlar ve dokunmatik ekranlar var olmadan önce onların yaptığını yapmıştı. Görüntüler kayıyor, tek hareketle değişiyor, görüntüler büyüyor ve küçülüyordu. Bu tam anlamıyla geleceği tahmin etmektir!