Beyaz perdenin ya da ekranların bize gösterdiklerinin kesin doğrular olmadığını elbette hepimiz biliyoruz. Ancak kimi yanlışlar var ki, artık demirbaş olmuş durumda. Seyircilerin karşısına o kadar çok çıkıyorlar ki, hepimiz onların doğruluğuna inanmaya başlıyoruz. Hele bir de bilimsel bir bilgimiz yoksa, üzerine düşünmeden kabul edip devam ediyoruz.
Bakalım beyaz perde ve ekranların bizleri inandırdığı ancak aslında gerçek olmayan şeyler nelermiş?
Friends'ten öğrendiğimiz üzere; düşük gelirli kişilerin de güzel evleri olabilir.
Star Wars'tan öğrendiğimiz üzere; gerçek aşklar nefretle başlar.
Desperado'dan öğrendiğimiz üzere; büyük bir patlamadan yürüyerek uzaklaşabiliriz.
Geleceğe Dönüş'ten öğrendiğimiz üzere; biri bize ateş ederse geriye doğru uçarız.
Kill Bill'den öğrendiğimiz üzere; komadan şıp diye uyanıp toparlanabiliriz.
Skyfall'dan öğrendiğimiz üzere; silahın ucuna susturucu takmak sesi tamamen engeller.
Lost'tan öğrendiğimize göre; doğum yapmak öyle 20 saat sürmez, bir saatte halloluverir.
Mr Robot'tan öğrendiğimize göre; iyi bir bilgisayar korsanı en zorlu sisteme bile birkaç kod ile hemencecik girebilir.
Damadı Öpebilirsin'den öğrendiğimiz üzere; insanlar birlikte olduğunuza inanmak için her zaman öpüşmenizi talep ederler.
Goldfinger'dan öğrendiğimiz üzere; kafamıza sert bir cisimle vurulsa saatlerce baygın kalırız ancak tıbbın bize söylediği gibi beyin hasarı falan oluşmaz.
Yenilmezler'den öğrendiğimiz üzere; herhangi bir arabanın ateşle teması halinde patlama devasa bir ateş topu gibi olur.
Star Trek'in bize öğrettiği üzere; cama bodoslama dalıp da dışarı atlamak bir çiziğe bile sebep olmaz.
The Collector'ın bize öğrettiği üzere; birini kloroformla bayıltmak yalnızca birkaç saniye sürer.
Üçüncü Türden Yakınlaşmalar'ın bize öğrettiği üzere; bir şeyden haberdar olmak istediğimiz an televizyonda tam olarak o konuya dair bir haber çıkar.
Not Another Teen Movie'nin bize öğrettiği üzere; en güzel kız bile kötü bir saç stili ve bahçıvan pantolonu giydiğinde fark edilmez.
