Modern hayatın ikonik sembolü, hayatlarımızda bazen tüm gününü geçirdiğimiz bazen de yorgunlukla geri dönmek istediğimiz yer olan apartmanlar sık sık sinema setlerinde yer aldı. Bazı filmler ise olay örgüsünü apartmanın kendisi içerisine kurmayı tercih ederek bu ikilem içindeki davranışlarımızı biraz kurcalamaya karar verdi. Apartman ilişkileri, çevreler ve mikro yaşam merkezi etrafında dolaşıp duran yönetmenler ve filmlerine yakından bakalım...
Keyifli seyirler!
#1
80'lerinde emekli ve eğitimli iki müzik öğretmeni olan Georges ve Anne, ilerlemiş yaşlarına rağmen geride kalan ömürlerini huzur ve mutluluk içerisinde geçiren bir çifttir. Ayrıca kendileri gibi müzisyen olan kızları Eva Avrupa'da onlarda uzakta ailesiyle yaşamaktadır. Yaşlı çiftin sakin hayatı bir gün Anne'nin kriz geçirip, boyundan aşağısının felç olması ile altüst olur. Georges sevgili karısına elinden geldiğince iyi bakar ama onun da yapabilecekleri sınırlıdır. Üstelik Anne'nin durumu git gide kötüleşmektedir. Georges çareyi en sonunda iki ayrı hemşire tutmakta bulur. Şimdi onca yıla yayılmış olan evlilikleri, bir kez daha bağlılık sınavı verecektir.
#2
Kiracı Trelkovsky, Paris’te yeni bir apartmana taşınır. Kiraladığı dairede kendisinden önce oturmakta olan kiracı Simone, intihara kalkışıp camdan atlamıştır ve komadadır. Simone’yi hastanede ziyaret eden Trelkovsky, kız ölünce onu takıntı haline getirir ve kendini yavaş yavaş önceki kiracısının sürüklendiği intiharın eşiğinde bulmaya başlar. Roman Polanski’nin en önemli yapıtlarından biri olan Kiracı’da filmin başrolünde oynayan Polanski, başarılı yönetmenliğinin ve senaristliğinin yanı sıra oyunculukta da bir o kadar yetenekli olduğunu gösteriyor.
#3
Masum bir kız ve bir katil. Birbirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Erkek duygusuzca öldürüyor. Zayıf noktasını sadece 12 yaşındaki bir kız biliyor. 12 yaşında New York’ta yaşayan Mathilda, üvey ailesinin yanında sevimsiz bir yaşamı paylaşmaktadır. Babası, iki taraflı oynayan bozulmuş polis için uyuşturucu saklamaktadır. Mathilda’yı kaçıp gitmekten tek alıkoyan küçük erkek kardeşidir. Bir gün, tüm ailesinin katledeildiği zaman alışverişte olan Mathilda şans eseri hayatta kalır ve en çok ihtiyacı olduğu sırada Léon’un dairesine saklanarak kendini kurtarır.
#4
Fotoğrafçı L.B. Jeffries, geçirdiği kaza sonuncunda bacağını kırar. New York’taki apartman dairesinde zorunlu tatili sırasında arka penceresinden komşularını teleskopla seyrederek zaman geçirmektedir.Jeff, yine bir seyri sırasında komşusunun, karısını öldürdüğünden şüphelenir. Olayı araştırmaları için fotomodel sevgilisi Lisa ve hemşiresi Stella’dan yardım ister.Gerilim türünün usta yönetmeni Alfred Hitchcock’tan türünün klasiği olarak kabul edilen bir başyapıt.
#5
Londra’da kız kardeşi ile yaşayan Carol’un (Catherine Deneuve) oldukça güzelliğinin ve sıradan yaşamının arkasında kimsenin bilmediği takıntılı tiksintileri saklıdır. Özellikle cinselliğe olan tiksintisi kız kardeşinin tatile çıktığı bir zamanda oldukça şiddetli ve şizofrenik bir görünüm kazanır. Tiksinti, yönetmenin en karakteristik filmlerinden biri. Başrolünde genç bir Catherine Deneuve ile klostrofobik bir karabasan, siyah beyaz bir görsel ustalık gösterisi... Filmin, tüm zamanların en iyi gerilim filmlerinden biri olduğunu iddia etmek hiç de yersiz olmaz.
#6
Aynı evde yaşayan iki parlak üniversite öğrencisi Philip ve Brandon 'kusursuz cinayet'in var olduğunukanıtlamak ve böylecek kendi zekalarını ispatlamak için eski sınıf arkadaşları David Kentley'i iple boğarak öldürürler. Cesedi evdeki eski bir sandığın içine saklayan Brandon ve Philip son derece soğuk kanlı bir şekilde bir akşam yemeği daveti verirler. Üstelik bu yemekte yer alan davetliler arasında, öğretmenleri, Kentley'in ailesi ve nişanlısı gibi isimler vardır. Hiçbir şeyden haberi olmayan davetliler tüm olağanlıkla yemeklerini bitirirken misafirler arasından bir kişi bir şeylerin yolunda gitmediğinden şüphelenmeye başlar.
#7
Tanınmış bir aktör olmak için çabalayan Guy ve güzeller güzeli karısı Rosemary, yeni hayatlarına başlamak için eski bir binada mütevazi bir daire kiralarlar. Genç çiftin bu yabancı yere alışmalarındaki en büyük yardımcısı üst katlarında oturan yaşlı Castavet çifti olur. Castavet çiftinin 'fazlaca' misafirperver olan tavırları güzel Rosemary'i şüphelere sürüklerken kocası Guy olan bitenin farkında değildir. Günden güne tedirginleşen ve şüpheleri kocası tarafından önemsenmeyen Rosemary gördüğü tuhaf ve korkutucu bir rüyayla derinden sarsılır. Rüyasında şeytani bir varlık tarafından tecavüze uğradığını gören kadın gerçek hayatında da hamile kaldığında komşuların gizemi giderek artacaktır.
#8
The Apartment C.C. Baxter sıradan bir ofis çalışanıdır. Sıradan olmayan tek yanı ise kendi evinin anahtarını kendinden daha üst mertebedeki yöneticilere verip onlara bir şekilde yardım etmektir. Bir gün Baxter’ın da aşık olduğu asansör operatörü Miss Kubelik’in patronu Sheldrake yatmak üzere evine geldiğini fark eden Baxter oldukça şaşırır. Sheldrake tarafından bir anda terk edilen Kubelik intihara kalkışır; ancak Baxter’ın müdahalesi ile hayatta kalır. Buradan sonra Kubelik’in iyileşme olayların ise karışma süreci başlayacaktır. Hollywood’un gelmiş geçmiş en değerli yönetmenlerinden biri olan Billy Wilder’ın ustalık yapıtlarından olan The Apartment’ın En İyi Film ve En İyi Yönetmen Oscar’ları da var.
#9
Düşler, Tutkular & Suçlar Fransa'da alevlenip tüm dünyayı etkisi altına alan '68 olayları sırasında, Fransa'dayız... '68 kuşağı ruhuna sıkı sıkıya bağlı olan Isabelle ve kardeşi Theo, ailelerinin tatile çıkması nedeniyle Paris'te yalnız kalmış, bu sırada da Amerikalı bir öğrenciyle tanışıp arkadaş olmuş, onu evlerine davet etmişlerdir. Matthew'ı Isabelle ve Theo ile buluşturan şey ise büyük ölçüde sinema olmuştur. Dışarıda, sokaklarda devrim sesini yükseltirken üçlü arasındaki tutku ve cinsellik alevlenmektedir.
#10
Jeanne Dielman 23, quai du Commerce, 1080 Bruxelles
Yalnız, takıntılı ve ritüelleri olan dul bir ev kadını günlük işlerini yapar; genç oğlu ile birlikte yaşadığı apartman ile ilgilenir. Zaman zaman geçinebilmek için fahişelik yapar. Müşterilerden bir ilk kez onun orgazm olmasına neden olur ve kadının hayatı yavaş yavaş değişir. Yönetmenliğini Chantal Akerman’ın üstlendiği bu sıra dışı filmin başrolünde ise Delphine Seyrig yer alıyor.