Oyuncu olmak isteyenlere önemli tavsiyeler bu röportajda! Sektörün yabancı oyuncu dalındaki en önemli ajanslarından Rüzgar Casting beyazperde.com'a konuştu!
Anne-kız kurdukları ajansı nasıl büyüttüklerini anlatan ikili oyunculuğun püf noktalarına ve sektörün işleyişine de değindi!
Anne-kız cast ajansı kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Göksen Ezeltürk: Aslında biraz tesadüf oldu. Benim kızım lisans eğitimini bu alanda yaptı. Sahne ve Gösteri Sanatları okuyarak, artı olarak tasarım üzerine eş zamanlı olarak çift anadal yaptı. Akabininde de master yaptı. Aynı zamandaeğitim aldığı dönemde setlerde, rejide ve kostüm departmanlarında çalıştı. Hem alaylı, hem eğitimli olan piyasadaki tek kişi. Üniversiteyi bitirince evlendi, bir de bebek de olunca bir arada yürümedi. Onun yerine kendine ofis açmak istedi. Ona ortak olabilecek güvenilir bir ortağa ihtiyacı vardı, aklına ben geldim. O cast tarafını üstlendi, ben idari kısmı üstlendim. Bir de baktık ki buradayız. Bebeğin ismini de castın ajansı olarak seçtik. Ezgi Adeoye: Ben bu işin eğitimini aldım. Yaz aylarım setlerde geçti okurken. Kostüm, reji, çok ağır bir tempo... Evlenip hamile kalınca işi bıraktım. Kast temini alışık olduğum bir şeydi, freelance olarak yapıyordum, şirketim yoktu. Annem de o dönemde emekli oldu. Biz çok daha küçük başladık, 3 kişiydik. İçeri galoşla giriyorduk, ajansın içinde oyun parkı vardı bebek için. Aile ortamı sıcaklığı, güvenilir olmamız, çalışkanlığımız bizi olduğumuz yere taşıdı. Kimseye yüzde yüz güvenemezsiniz, bir tek anne ve evlatta bu güven olabilir.
Piyasada içinde olduğunuz sektörlerden bahseder misiniz?
Göksen Ezeltürk: Reklam sektöründe güçlüyüz. Adımız epey duyuldu. Dizilerde pek yokuz çünkü biz figürasyon yapan bir ajans değiliz, zaten dizilerde ya başroller ya da figürasyonlar var. Biz yan castlarda yardımcı oluyoruz. Çok ismi duyulmuş insanların zaten menajerleri oluyor. Figürasyonlar da bizim çalışma presiplerimizi uymuyor. Biz insanları küçük rakamlarla bir yerlere taşımayı desteklemiyoruz. Biz biraz daha nitelikli, kalifiye, spesifik castla uğraşıyoruz. Bu bağlamda reklamlarda ve sinemada varız, cast direktörlüğü yapıyoruz.
Peki size başvuru nasıl yapılabilir?
Göksen Ezeltürk: Biz ilan falan vermiyoruz, daha çok referans yoluyla duyuluyoruz. Oyuncularımız birbirlerine tavsiye ediyor, güvenilir buluyor. Anne-kız olmamız da artı bir güven sağlıyor. Piyasada hakkımızda negatif bir şey duyulmadı. Oyuncularımız memnun oluyorlar, tavsiye ediyorlar. Web sayfasından ya da sosyal medyadan da başvurular geliyor, onları da ofise davet ediyoruz.
Kadronuzda tanıdığımız kimler var?
Göksen Ezeltürk: Elin Oğlu grubundan 4 tane oyuncumuz var. Masataka Kobayashi, Andrey Polyanin, Antonio Stokes ve Emrach Uskovski bizde. Onun dışında Elif dizisinden Cemre Melis Çınar, Derya Şen, Selin Sezgin var. İstanbul Sokakları dizisinden tanıdığınız Kıvanç Doğu, Kızkaçıran filminden Barış Kıralioğlu ve Gönül Nagiyeva var. Aklıma gelmeyen de birçok insan vardır. Biz daha çok yabancılarla çalışıyoruz. Ekibimizden yer alan 10 kişiden 4'ü yabancı dil biliyor. Tiyatrolarda oynayan ilk siyahi oyuncular da bizim ajansımızdan çıkma.
Yurt dışı bağlantılarınız var mı?
Göksen Ezeltürk: Yurt dışından özellikle bir firma yok ancak yurt dışından bir Hollywood firmasına cast direktörlüğü yaptığımız oldu. Tyrant dizisinin ülkemizde çekilen 7 bölümünde cast direktörlüğünü biz üstlendik. O bir Hollywood projesiydi.
Yerli oyuncular ve yabancı oyuncularla çalışmak arasındaki en büyük fark nedir?
Göksen Ezeltürk: Yerli seyirciler sektöre daha aşina, koşulları daha iyi biliyor. Nasıl bir iş olduğunu biliyor, uzun süreler çalışmaya alışık. Yeri geliyor 16-20 saatini sette geçirebiliyor. Bazen koşullar çok ağır olabiliyor. Yerli oyuncular biraz daha meşakate alışık. Yabancı oyuncular ise daha sistemli, daha disiplinli. Seti 8 saat sürecekse ona göre anlaşıyor, set 10 saat sürüyorsa ya ek ücret talep ediyor, ya da gitmek istiyor. Verilen sözlerin daha profesyonel tutulmasını bekliyorlar. Yabancılar bu işi daha çok keyif için yapıyor, konuk olarak geliyorlar. Yerliler çok daha küçük rakamlara çalışabiliyorlar. Yabancı oyuncuları muhafaza etmek daha zor oluyor, ulaşmak da öyle. Ne yazık ki sektörde çok fazla yerli oyuncu olduğu için yeri kolay değişebiliyor, ancak Türkiye'de var olan ve bu sektöre ilgi duyabilecek yabancı oyuncu sayısı çok daha az. Bu nedenle kurallarına daha dikkat etmek gerekiyor.
Oyuncu olmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?
Göksen Ezeltürk: Her şeyden önce iyi araştırsınlar. Zira çok ajans var. Bunların arasında problem yaratabilecek ya da dolandırabilecek insanlar da var. Bu nedenle mutlaka referanslı gitsinler derim. Çok yerle çalışmasınlar, yoksa en ucuzu neredense oradan alınır. Fiyatla birlikte kalite de aşağı çekilmiş oluyor. 5-10 tane değil, 1-2 yerle anlaşmalılar. Bu biraz kader kısmet işi, hemen sonuç beklememek gerek. Sabırlı olmaları gerekli. Her şeyin başında da sadece görünüşle olmamalı, eğitim de almalılar, kendilerini geliştirmeliler. Birçok eğitim fırsatı var, orada bile referans almalılar.
Oyuncu olmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?
Ezgi Adeoye: Oyunculuk aşkla yapılması gereken bir meslek. Çünkü sizi yükselticek birileri yoksa aç kalmanız çok muhtemel. Oyunculuk sizi kısa sürede tepelere taşıyıp çok para kazandıracak bir meslek değil. Maalesef sektörde özellikle tiyatro oyuncularının yaşam şartları çok zor. Sanata aşık birçok gencimiz farklı işlerle maddi açıklarını kapatmaya çalışıyorlar. Eğitim almaları şart. Alaylı bir sürü çok iyi oyuncu varsa da günümüzde ya çok güzel, ya çok sansasyonel ya da çok iyi bir oyuncu olacaksın, ortası yok. Sıradan bir oyuncu ancak reklam oyuncusu olabilir. Çünkü artık elinizi sallasanız oyuncuya çarpıyorsunuz, çok nankör bir piyasa. Kendilerini iyi hissedip, güvendikleri bir yere kayıt olmalılar. Bol miktarda pratiğe, provaya önem verip azimli ve sabırlı olmaları gerekiyor. Çok iyi oyuncular da yeri geliyor dizi piyasasında yer bulamıyorlar. Hem kendilerini çok geliştirmeliler, hem de sabırlı olmalılar.