"Kabin Bagajı", Jaume Collet-Serra’nın son gerilim filmi olarak, LAX’te şüpheli bir bavulun vardiya sırasında ortaya çıkmasıyla uluslararası bir komplonun içine istemeden çekilen talihsiz bir güvenlik görevlisini konu alıyor. Film, Taron Egerton ve Jason Bateman’ı oldukça farklı iki rolde bir araya getiriyor; Bateman, tipik komedi tarzını bir kenara bırakıp bu hikayeyi ileri taşıyan daha sert ve kötü bir karakterle izleyicinin karşısına çıkıyor. Netflix’in en iyi güncel filmlerinden biri olan "Kabin Bagajı", aksiyon/gerilim türünün klasik anlatım tarzına bir saygı duruşu niteliği taşıyor.
Film, özgün ve sürprizlerle dolu hikayesiyle dikkat çekerken aynı zamanda tanıdık bir his veriyor. Artık sık yapılmayan, ancak 90’lar ve 2000’lerde oldukça popüler olan orta bütçeli gerilim filmlerini anımsatıyor. Sade oyunculuklar ve yaratıcı olay örgüsüyle, oldukça basit bir anlatıya rağmen izleyiciyi etkiliyor. Film, Collet-Serra’nın bu yüksek tempolu tarza tam anlamıyla yöneldiği final bölümünde ise zirveye ulaşıyor. "Kabin Bagajı"yla benzer gerilimi yaşatacak 10 filmlik bir seçkiyle bu türün unutulmaz filmlerini tekrar hatırlıyoruz...
Suçlu
Antoine Fuqua, filmografisindeki "The Equalizer" ve "Training Day" gibi daha aksiyon dolu gerilim filmleriyle tanınsa da, "Suçlu" daha sakin ve düşük tempolu bir gerilim olmasına rağmen aynı derecede heyecan verici. Film, aldığı şüpheli bir çağrıyı bir türlü kafasından atamayan ve hattın diğer ucundaki genç kadının hayatını kurtarmak için tehlikeli bir gizemler ve gizli mesajlar yolculuğuna çıkan bir 911 operatörünü konu alıyor. Film gerçek olaylardan esinlenmiş ve bu durum, Fuqua’nın hikayeyi oldukça gerçekçi ve dikkatli bir şekilde işlemesiyle kendini belli ediyor. Kadroda Jake Gyllenhaal , Riley Keough , Peter Sarsgaard , Ethan Hawke ve Paul Dano'yu görüyoruz.
Gece Uçuşu
Wes Craven’in "Gece Uçuşu" filmi, yönetmenin filmografisinin geri kalanından oldukça farklı bir yapım; doğaüstü canavarlar ve kanlı slasher filmlerini bir kenara bırakıp kaçırılan bir uçağı konu alan daha kişisel ve elle tutulur bir hikâye sunuyor. Anlatı, farkında olmadan katille arkadaşlık kuran ve ardından terörist karşısında hayatta kalmaya çalışan Rachel McAdams’ın canlandırdığı Lisa karakterinin perspektifinden aktarılıyor.
Gece Uçuşu, Kabin Bagajı ile birçok önemli temayı paylaşsa da, aksiyonu çok daha belirgin ve doğrudan bir şekilde işliyor. Craven’ın filmi başından itibaren aksiyon dolu. Ayrıca, film Cillian Murphy’nin terörist Jackson rolünde en eğlenceli performanslarından birini içeriyor.
Acil Arama
"Acil Arama" tıpkı "Kabin Bagajı" gibi, gerilim ve heyecanını büyük ölçüde diğer karakterlerle yapılan etkileyici telefon konuşmaları aracılığıyla yaratan bir film. Film, yılların deneyimine sahip bir acil durum operatörünün önemli tanıklarla yaptığı bir dizi telefon görüşmesi sayesinde kaçırılan bir kızın yerini tespit etmeye çalışmasını konu alıyor.
Tıpkı "Suçlu" gibi, Brad Anderson’ın filmi de başrol performansıyla güçleniyor; bu durumda Halle Berry’nin etkileyici oyunculuğu dikkat çekiyor. Berry, hikâyenin büyük bir kısmında ekranda görünen tek karakter ve geri kalan oyuncu kadrosu yalnızca telefon görüşmeleriyle seslerini duyuruyor. Kağıt üzerinde bu kadar heyecan verici olması beklenmeyen bir hikâye olsa da, Anderson’ın dinamik yönetimi ve Berry’nin güçlü oyunculuğu filmi oldukça etkileyici hale getiriyor.
Telefon Kulübesi
"Telefon Kulübesi", konusu itibarıyla "Kabin Bagajı" ile en çok karşılaştırılan filmlerden biri ve bunun nedeni şaşırtıcı derecede benzer hikâyelere sahip olmaları. Joel Schumacher’ın filmi, bir telefon kulübesinden gelen bilinmeyen bir numarayı cevaplayan Stu (Colin Farrell) adında bir adamı konu alıyor. Stu, hayatta kalmak istiyorsa, arayan kişinin giderek daha tehlikeli ve yıkıcı taleplerine uymak zorunda kalıyor. Tıpkı "Kabin Bagajı" gibi, bu film de insanların kendilerini ve sevdiklerini korumak için ne kadar ileri gidebileceğini araştırıyor.
"Telefon Kulübesi"nin tamamı, Farrell’ın canlandırdığı karakter ile telefondaki gizemli kötü adam Keifer Sutherland arasında geçen konuşmalardan oluşuyor. İki karakter birbirlerini asla göz göze görmeseler de zekâ savaşı içine giriyorlar. Film, tamamen bu iki oyuncunun arasındaki elektrik yüklü dinamiğe dayanıyor; bu da "Kabin Bagajı"ndaki Egerton ve Bateman’ın karakterleri arasındaki gerilimle büyük ölçüde benzerlik taşıyor.
Zor Ölüm
"Kabin Bagajı", Noel temalı sahneleri sayesinde sevilen birçok Noel filmiyle karşılaştırılmış olsa da, öne çıkan bir film var ki ona diğerlerinden çok daha yakın görünüyor: John McTiernan’ın aksiyon türündeki klasiği "Zor Ölüm". Film, Noel arifesinde Los Angeles’lı bir dedektifin, hem karısını hem de onun iş arkadaşlarını kurtarmak için tehlikeli bir rehine durumuna müdahalesini konu alıyor.
"Kabin Bagajı" ve "Zor Ölüm" arasındaki benzerlikler oldukça belirgin: Her ikisi de Noel arifesinde geçiyor, her ikisinin de ana karakterlerinin sevgilileri rehine olarak kullanılıyor ve her ikisi de sivil hayatları kurtarmak için teröristlerin planlarına boyun eğmek zorunda kalan kahramanların etrafında dönüyor. "Zor Ölüm"ün oyuncu kadrosunda ise Bruce Willis, Bonnie Bedelia, Reginald VelJohnson ve Paul Gleason bulunuyor.
Panik Odası
David Fincher’ın "Panik Odası" filmi, yönetmenin daha az bilinen projelerinden biri olsa da kesinlikle en heyecan verici yapımlarından biri. Kristen Stewart ve Jodie Foster’ın anne-kız olarak başrolde yer aldığı filmde, bir hırsızlık sırasında evlerinin panik odasına sığınan ikilinin, soyguncuların sıradan bir hırsızlıktan çok daha karanlık ve ciddi planları olduğunu öğrenmeleri anlatılıyor.
"Panik Odası"nın en etkileyici yanı, Fincher’ın basit bir hikayeyi ele alıp onu zarif bir yönetmenlik, keskin bir senaryo ve iki güçlü performansla yükseltmesidir. Bu sayede, hikayedeki melodram öğelerine rağmen her şey oldukça gerçekçi bir his yaratır. Kabin Bagajı da benzer bir yaklaşım benimseyerek, kağıt üzerinde biraz abartılı görünen bir konsepti alıp hikayeye tamamen sadık kalarak izleyiciyi içine çeken bir yapım haline getiriyor.
Toprak Altında
"Toprak Altında", Ryan Reynolds’ın güçlü başrol performansıyla hatırlansa da, filmin kendisi tam anlamıyla hak ettiği övgüyü alamaz. Hikaye anlatımındaki hassasiyet ve gerilimi anında yaratma yeteneği göz ardı edilir. Hikaye, bir Amerikan askerinin yerin birkaç metre altında bir tabutta uyanarak yalnızca bir cep telefonu ve çakmakla nasıl hayatta kalacağına karar vermeye çalışmasını konu alır.
Film, Ryan Reynolds’ın en iyi filmlerinden biridir çünkü nasıl bu kadar basit ve otantik olabildiğini gösterir. Uluslararası casusluk ya da yüksek riskli tehditlere dayanmadan, yalnızca tehlikede olan tek bir karakterin hayatı üzerinden gerilim yaratmayı başarır. Reynolds’ın içten ve duygusal performansı izleyicinin karakterin hayatta kalmasını ummasını sağlar. Yönetmenlik ise Rodrigo Cortés imzasını taşıyor.
Non-Stop
"Kabin Bagajı", Jaume Collet-Serra için bir nevi geri dönüş niteliği taşıyor; çünkü yönetmen "Jungle Cruise" ve "Black Adam" gibi büyük bütçeli projelere geçmeden önce, orta bütçeli gerilim filmleriyle adını duyurmuştu. "Non-Stop", Collet-Serra’nın erken dönem filmlerinden biriydi ve filmde Liam Neeson, yolcularının hayatlarını kurtarmak için büyük miktarda parayı offshore bir hesaba aktarması istenen bir Amerikan hava polisi olarak rol alıyordu.
Collet-Serra’nın son filmi gibi, "Non-Stop" da yalnızca oyuncular arasındaki keskin diyaloglarla gerilim yaratma konusunda bir başyapıt. "Non-Stop"ın sonuna kadar önemli bir olay gelişmiyor ve filmin çoğu, ardından gelecek aksiyonun temellerini atan dramatik konuşmalardan oluşuyor. Collet-Serra uzun zamandır bu formülü takip ediyor ve neredeyse her zaman işe yarıyor.
Hız Tuzağı
"Hız Tuzağı", 1990'ların en iyi aksiyon filmlerinden biridir ve zamanla daha da iyi hale gelmiştir. Keanu Reeves ve Sandra Bullock'un başrolde olduğu Jan de Bont filmi, tehlikeli bir terörist tarafından patlayıcılarla tuzağa düşürülmüş bir şehir otobüsünü konu alıyor. Terörist, aracın hızı belirli bir seviyenin altına düşerse patlayıcıyı infilak ettireceğiyle ilgili kahramanlarımızı tehdit etmektedir.
"Hız Tuzağı"nın bu kadar etkili olmasının nedeni, bombanın patlama olasılığının sürekli var olmasıdır (izleyici bunun gerçekten olmayacağını bilse de). De Bont’un yönetmenliği, bu tehdidin her zaman arka planda var olmasını sağlar ve Reeves ile Bullock’un başrol performansları, durumun dehşetini mükemmel şekilde yansıtır.
Tetikçinin Gecesi
Michael Mann, gerilim filmi yönetiminde gerçekten eşsizdir ve "Tetikçinin Gecesi" bugüne kadar yaptığı en yoğun ve sürükleyici hikayelerden biridir. Film, Jamie Foxx'un canlandırdığı Max adlı bir taksi şoförünü konu alır; Max, tehlikeli bir müşteriyi alır ve bir suikastçı tarafından kiralanmış olduğunu fark ettikten itibaren acımasız bir suikastın içinde yer alır. Yapım ayrıca Tom Cruise'un en iyi performanslarından birine ev sahipliği yapar; Cruise'un canlandırdığı eksantrik suikastçı Vincent, Max’in ahlaki pusulası ile tehlikeli bir çatışmaya girer.
"Tetikçinin Gecesi"nin en iyi yanı, Cruise ve Fox'un iyi yazılmış karakterleri arasındaki dinamiğin ötesinde, filmin tehlike seviyesini her an arttırma yeteneğidir. İzleyici, filmin zirve noktasına ulaştığını düşündüğünde, film bir adım daha ileri gider ve bahisleri daha da yükseltir.