Korku ve romantizm alışılmadık bir tür eşleşmesi gibi görünebilir, ancak film yapımcıları yıllar içinde benzersiz ve büyüleyici filmler yaratmak için iki türü harmanlamanın yollarını buldular. Bu filmler genellikle aşkın ve ilişkilerin karanlık tarafını keşfetmek için korku unsurlarını aşk hikayeleriyle birleştirir, romantizmi arttırmak için korkunun geriliminden yararlanırlar.
En iyi romantik korku filmleri, sınırları bulanıklaştırarak türlerin ötesine geçer. Romantik dramayı korku filmlerinin ürpertici dünyasıyla birleştiren ya da mizah duygusunu koruyarak daha hafif bir eğlence sunan filmler, romantik bir ilişkiyi olay örgüsü olarak merkezine almaktan çok daha fazlasını yapıyor. Burada mesele sadece dehşet unsuruyla mücadele edip hayatta kalmak değil, aynı zamanda bir çift olarak hayatta kalmak ve aşklarını korumakla da ilgili.
İşte Sevgililer Günü'nde izleyebileceğiniz, romantizm ve korku unsurlarını birleştiren 12 harika film!
Drakula
Francis Ford Coppola'nın Bram Stoker'ın romanından uyarladığı 1992 tarihli film, kaynak metindeki romantizm ve dehşetin bir arada var olmasına sadık kalıyor ve sonuç olarak en iyi romantik korku filmlerinden biri ortaya çıkıyor. Filmde, sevgili karısı Elisabeta'nın ölümünü bir türlü atlatamayan Dracula (Gary Oldman), merhum karısının reenkarnasyonu olduğuna inandığı Mina Murray'in (Winona Ryder) izini sürer. Mina ise nişanlısı Jonathan Harker (Keanu Reeves) ile evlenmek üzeredir.
Sıcak Kalpler
Belki de şimdiye kadar yapılmış en sevimli romantik korku filmlerinden biri olan Warm Bodies, bir insana aşık olan bir zombiyi konu alıyor. Yaşayan ölü kahraman R (Nicholas Hoult), kanlı canlı bir insan olan Julie'ye (Teresa Palmer) kur yapmaya ve kendisini yalnızca bir zombi olarak görmemesini sağlamaya çalışır. Doğrudan Romeo ve Julliet'ten ilham alan film, Isaac Marion imzalı romandan uyarlandı.
Karanlıklar Ülkesi
Underworld, vampirler ve kurt adamlar arasındaki uzun süreli savaşa odaklanan, korku unsurları içeren, aksiyon ağırlıklı bir film serisini başlattı. Film, büyük aksiyon sahnelerine ev sahipliği yapsa da özünde vampir Selene (Kate Beckinsale) ile insana dönüşen melez Michael Corvin (Scott Speedman) arasındaki aşk hikayesini anlatıyor. İki düşman ailenin üyelerinin imkansız aşkını anlatan film, Romeo ve Juliet'in tuhaf bir uyarlaması olarak da değerlendirilebilir.
Kemikler ve Her Şey
İtalyan yönetmen Luca Guadagnino'nun Timothee Chalamet ve Taylor Russell başrollü filmi, insan eti yemek konusunda bastırılamaz bir arzuya sahip genç bir kadının hikayesini anlatıyor. Bir gezide bir çocuğa aşık olur ve birlikte seyahat ederken, onu ve tanıştıkları diğerlerini yeme dürtüsünü kontrol etmekte zorlanır. Film, en karanlık arzuların bile üstesinden gelebilecek bir romantizmin olasılığını tartışıyor.
Rosemary’nin Bebeği
İlk bebeklerini bekleyen yeni evli çift, Guy ve Rosemary Woodhouse, yeni bir daireye taşınırlar. Ancak Rosemary, kocasının ve eksantrik komşularının şeytani bir tarikata karıştığından şüphelenmeye başlayınca balayı sona erer. Bir ilişkiye olan güvenin sınırlarını test etmek, bu korku klasiğinin genel temasıdır. Karanlık güçler iş başındadır ve bir annenin doğmamış çocuğuna olan sevgisi, zorlu ilişkiyi en üst düzeyde teste tabi tutar.
Gecenin Nefesi
Gazeteci John Klein (Richard Gere), karısıyla birlikte bir araba kazası geçirir ve güve şeklinde bir yaratığın ortaya çıktığını söyleyen karısı vefat eder. John, sözü geçen yaratığın arkasındaki sırları araştırmak için küçük bir kasabaya gider ve burada olaylarla bağlantısı olan Connie'ye (Laura Linney) aşık olur. Gerçeği keşfetmek için birlikte çalışan gazeteci ve kadın arasında gelişen bağ, zamanın ve gerçekliğin sınırlarını aşan bir aşk fikrini ortaya koyuyor.
Gir Kanıma
İsveç yapımı korku filmi, birbirlerinden teselli bulan 12 yaşındaki iki dışlanmış gencin hikayesini konu alan hassas, romantik bir gençlik draması. Film, Oskar'ın yeni kapı komşusu Eli ile tanışmasını ve ikisinin yavaş yavaş arkadaş olmasını konu alıyor. Oskar ile Eli arasındaki bağlantı, hikayenin büyüme ve ilk aşk yönlerini güçlendirecek şekilde iç içe geçmiş korku unsurlarıyla baştan sona ön planda yer alıyor.
Thelma
2017 tarihli Norveç yapımı doğaüstü korku filmi Thelma, üniversiteye gitmek için Oslo'ya taşınan baş karakterin (Eili Harboe) hikayesini anlatıyor. Thelma, Öğrenci arkadaşı Anja'yı (Kaya Wilkins) tanıdıkça korunaklı hayatından kaçmaya başlar ve Anja'ya karşı giderek artan bir ilginin farkına varırken onun çevresinde bir dizi açıklanamaz felaket olayı yaşanmaya başlar.
Kan Arzusu
2009 yapımı Kore korku filmi Thirst, saygı duyulan bir Katolik rahip olan ve katıldığı tıbbi bir deneyin sonucunda vampire dönüşen Sang-Hyun'u tanıtıyor. Ardından gelen hikaye, Thirst'ü aynı zamanda ilgi çekici bir romantik korku filmi haline getiriyor. Sang-Hyun, yeni keşfettiği varoluşunu sürdürmeye çalışırken Tae-Ju ile tanışır ve ona aşık olur. Aralarındaki ilişki, onların ahlaki değerleri ve yeni hayatlarına yaklaşımları açısından ne kadar temelden farklı olduklarını ortaya koyuyor.
Sinek
The Fly, kesinlikle en ünlü kült filmlerden biri ve çok sayıda iğrenç sahnesiyle biliniyor, ancak aynı zamanda iyi bir şekilde bir araya getirilmiş bir aşk hikayesi sunuyor. David Cronenberg'in yeniden çevriminde, bilim adamı Seth Brundle (Jeff Goldblum) ve onun son buluşunu belgeleyen gazeteci Ronnie Quaife'ın (Geena Davis), arasında, deneydeki ufak bir tersliğin yol açabileceği felaketten habersiz romantik bir ilişki başlar. Gelişmekte olan trajik ilişkilerinin ortasında Ronnie, Seth'in dev insan/sinek melezine dönüşümünü izlemek zorunda kalır.
Spring
Spring, bir vefatın ardından değişikliğe ihtiyacı olduğuna karar veren ve kendisini İtalya'ya giderken bulan genç Amerikalı Evan'ı (Lou Taylor Pucci) konu alıyor. Evan, İtalya'nın güneyinde ele geçirilmesi zor Louise (Nadia Hilker) ile tanışır ve onu tanımaya kararlı hale gelir. Louise'in kalbini kazandıkça ilişkilerinin temelindeki korkunç sır yavaş yavaş ortaya çıkar. Rahatsız edici bu film, dünyanın farklı yerlerinden birbirini bulup aşık olan iki gencin hikâyesi ve aşkın en korkunç engelleri bile aşıp aşamayacağını sorgulayan canavarca bir korku filmi.
Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız
A Girl Walks Home Alone At Night
Ana Lily Amirpour imzalı film, İran'ın Kötü Şehir adlı hayalet kasabasında geçiyor ve Kız'ı (Sheila Vand) takip ediyor. Kız, geceleri av bulmak için sokaklarda tek başına dolaşan yalnız, genç bir vampirdir ve bir gece aynı derecede yalnız olan Arash (Arash Marandi) ile tanışır. Kız ile Arash arasındaki bağ güçlenir ve çok geçmeden hayatlarından birlikte kaçmak için bir araya gelirler.