Boksörler ringde dişe diş mücadele ederken, aynı şekilde, boksla ilgili filmler de genellikle gişede amansız bir mücadele verir. Spor filmleri duygusal yoğunluk, aksiyon sekansları ve sırada ne olacağını bilmemenin heyecanıyla gelişir. Efsanevi Rocky serisinin spinoff'u olarak başlayan Creed serisi de boks heyecanıyla duygusal hikayesini birleştirmeyi başardı.
Serinin üçüncü filmi "Creed III: Efsane Devam Ediyor" nihayet izleyicilerle buluştu. Michael B. Jordan'ın yönetmenliğini de üstlendiği ve Jonathan Majors ile ringi paylaştığı film, eleştirmenlerden ve izleyicilerden büyük beğeni topladı. Siz de filmi sevip daha fazla boks filmi keşfetmenin heyecanı içindeyseniz, bu galeri tam sizlik!
Southpaw
Antoine Fuqua tarafından yönetilen ve Kurt Sutter tarafından yazılan "Southpaw"da Jake Gyllenhaal, şöhrete ve servete yükselen, ancak kişisel trajedi ve kötü kararlar nedeniyle hepsini kaybeden profesyonel bir boksör olan Billy "The Great" Hope'u canlandırıyor.
Kefaret, aile, sebat ve kişisel trajedinin üstesinden gelme mücadelesinin işlendiği film, sahip olduğu her şeyi kaybeden ve ardından sadece kariyerini değil, ailesini ve öz saygısını da geri kazanmak için mücadele etmesi gereken bir insan fikrini araştırıyor. Benzer çizgiler üstünde ilerleyen "Creed" serisi de her şeyi kaybetmek ve sonra geri kazanmak için savaşmakla ilgili temalara değiniyor.
Girlfight
Karyn Kusama tarafından yazılıp yönetilen "Girlfight" boks tutkusunu keşfeden sorunlu bir genç olan Diana Guzman'ın (Michelle Rodriguez) hikayesini anlatıyor. Diana, tacizci babası başta olmak üzere hayatındaki sorunların üstünden gelmek için mücadele ederken, erkek egemen boks dünyasında rekabet ederek bir amaç ve kendine değer verme duygusunu buluyor. Film, kendini keşfetme, güçlendirme ve aile ile toplumun önemi temalarını ele alıyor..
The Quiet Man
"The Quiet Man", İrlanda'nın kurgusal Innisfree köyünde geçiyor ve uzun bir aradan sonra doğduğu köye dönen Amerikalı boksör Sean Thornton'un (John Wayne) hikayesini anlatıyor. Sean, Mary Kate Danaher'a (Maureen O'Hara) aşık olur ve onunla evlenir. Ancak kendisini erkek kardeşi (Victor McLaglen) ile bir kan davasının içinde bulur.
Yemyeşil İrlanda kırsalının yanı sıra İrlanda kültürünü tasvir etmesi ve müzik kullanımı ile dikkat çeken film, 7 dalda Oscar’a aday olan ve John Ford’a en iyi yönetmen Oscarı’nı getiren çarpıcı bir drama.
Ali
Michael Mann'ın yönettiği "Ali", 20. yüzyılın en ikonik figürlerinden biri haline gelen boksör ve sivil haklar aktivisti Muhammed Ali'nin yolculuğunu; onun 1964'ten 1974'e kadar olan hayatını, İslam'a dönüşünü, Vietnam Savaşı'na katılmayı reddettiği için bokstan uzaklaştırılmasını ve dünya ağır siklet şampiyonu olmak için geri dönüşünü konu alıyor. Bazı çok hassas ve önemli konulara ışık tutan film, spor filmlerinin spordan çok daha fazlası olduğunu gösterdi. Will Smith de filmdeki başrol performansıyla kariyerinin ilk Oscar adaylığını aldı.
Jungleland
"Jungleland" küçük çaplı yeraltı boks dünyasında iki yakalarını bir araya getirmek için mücadele eden Stan (Charlie Hunnam) ve Lion (Jack O'Connell) adlı iki kardeşi konu alıyor. Kardeşler, genç bir dövüşçü olan Walter'ı (Jonathan Majors) Jungleland olarak adlandırılan, büyük para getiren ama tehlikeli bir dövüşe götürmek için bir iş üstlenirler. Yol boyunca, üçü tehlikeli ve öngörülemeyen yeraltı savaşları dünyasında ve onu çevreleyen suçlu yeraltı dünyasında gezinirler.
Kardeşlik, fedakarlık ve kefaret temalarını araştıran cesur, karakter odaklı bir drama olan film, başrol oyuncularının performanslarıyla, özellikle de kendi kendine zarar verme eğilimleriyle savaşan bir adamı güçlü bir şekilde tasvir eden Jack O'Connell'la büyük övgüler aldı.
The Boxer
"The Boxer", IRA'ya karıştığı için 14 yıl hapis yatmış eski bir boksör olan Danny Flynn'in (Daniel Day-Lewis) hikayesini anlatıyor. Danny, serbest bırakıldıktan sonra Belfast'taki eski mahallesine döner ve hayatını yeniden kurmaya ve görüşmediği kızıyla yeniden bağlantı kurmaya çalışır.
Jim Sheridan'ın yönettiği film, kefaret, affetme ve siyasi şiddetin bireyler ve aileler üzerindeki maliyeti temalarını ve aynı zamanda Kuzey İrlanda'nın Katolik ve Protestan toplulukları arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alıyor.
Bleed For This
Ben Younger'ın yönettiği "Bleed for This", Vinny Pazienza'nın boynun kırılmasına neden olan neredeyse ölümcül bir araba kazasından sonra ringe geri dönüşünün gerçek hikayesini anlatıyor. Bir daha asla yürüyemeyeceğinin söylenmesine rağmen, Pazienza pes etmeyi reddetti ve doktorlarının tavsiyesine ve her şeye rağmen yorulmadan ringe dönmek için çalıştı. Filmde Pazienza'yı canlandıran Miles Teller, başarılı performansıyla beğeni topladı.
Undisputed
Walter Hill'in yönettiği "Undisputed"ın başrollerini Wesley Snipes ve Ving Rhames paylaşıyor. Film, efsanevi boksör George "Iceman" Chambers'ın (Rhames) müebbet hapis cezasını çekmekte olduğu maksimum güvenlikli bir hapishanede geçiyor. Yeni gelen Monroe Hutchens (Snipes), işlemediği bir suçtan hapis yatmakta olan eski bir ağır siklet şampiyonudur.
İki dövüşçü, hapishanenin boks ringinde sınır tanımayan bir maçta yarışmak zorunda kalır ve kazanan hapishanenin tartışmasız şampiyonu ilan edilir. Film, hapishane sisteminin yozlaşmış doğasını göz önüne seriyor.
Cinderella Man
Ron Howard'ın yönettiği "The Cinderella Man", Büyük Buhran sırasında dünya şampiyonu olan boksör James J. Braddock'un hayatını anlatıyor. Braddock'un kariyeri, 1930'ların başında geri dönüş yapana ve sonunda 1935'te Dünya Ağır Siklet Şampiyonasını kazanana kadar düşüşteydi. Film, Braddock'un hayatı ve kariyerinin gerçek hikayesine dayanıyor.
Million Dollar Baby
Clint Eastwood imzalı, dört dalda Oscar ödüllü "Million Dollar Baby"; Hilary Swank, Morgan Freeman ve Eastwood'un etkileyici performanslarıyla çarpıcı ve dokunaklı bir hikaye anlatıyor. Profesyonel bir boksör olmaya kararlı, 31 yaşındaki azimli garson Maggie Fitzgerald, hayatını başarılı boksörler yetiştiremeye adayan efsane antrenör Frankie Dunn'a gider ancak eğitim talebi huysuz ve aşırı karmaşık eski usul boks gurusu tarafından kesin bir şekilde reddedilir.
Katıksız kararlılığı gönülsüz akıl hocasını pes etmeye zorladığında, Maggie çok geçmeden kendisini rüyasını gerçekleştirme yolunda hızlı bir yolda bulur. Yavaş yavaş, aralarında kırılmaz bir baba-kız bağı gelişir ve uzun zamandır ilk kez hem Dunn hem de Maggie hayatta bir amaç bulmuşlardır...