bu film 'sam raimi' nin kültleşmiş filmlerinden biri ve sinema tarihinin en kanlı sahnelerine sahip filmlerinden de biri.' kanla yazılmıştı insan derisi üstüne. sayfalarını çevirdikçe ve okudukça satırları, doğumu hızlanıyordu ormanda, sislerle birlikte şeytanın. dışarıda , ormanın içinde , ağaçların gövdesinde bir şey vardı ve bu şey ruhları için gelmişti kulübede kısılıp kalanların. 'bu film ilkine oranla mizah unsurlarıyla süslenmiş ve bir takım absürdlükler barındırıyor bünyesinde. tabi bu kareler ayrı bir zevk unsuru katmış filme. Şöyle ki : ' ash' in elini sevgilisinin ? kopuk ? başı ısırıyor. türlü uğraşlardan ve debelenmelerden sonra ' ash' elini kurtarıyor. fakat bir şeyi hesaba katmıyor. bu ısırık ' sağ ' elini şeytanlaştırıyor.ve ölümüne bir mücadele yaşanıyor. ' sağ ' el ne bulursa geçiriyor kafaya ama sonu pek hoş olmuyor , elektrikli testereyle karşılaşınca.' yerinden fırlıyor göz bebeği, çığlığa gömülmüş bir ağza dalıyor ansızın. odanın her yanından geliyor sesler, bakışlar korkuyu yansıtıyor dönerken başları sağa sola. o el ki tuttuğu, kopan ' ash' in, çığlıklar içinde daldırıyor ormana, karanlığın dallarına. birincisindeki kadar olmasa da ağaçlar bur da yine saldırıyor hoyratça. 'kanın tonları ayarından saparak kimi yerde kararıyor kimi yerde mavileşiyor. bu, kırmızıdan kızaran perde kapanmasın diye ? sam raimi ? tarafından bilerek yapılıyor. kullanılan teknikler , makyaj ve kostüm filmi doğal olarak başarılı kılıyor. ' saplıyor hançeri sırta. son nefesiyle okuyor sayfalardan geçidi açacak sözcükleri. durulur gibi oluyor ortalık ve birden kapı kopuyor önce sonra sonsuz bir savruluş girdaba. gökten düşüyor geçmişin ortasına. her şeyin başladığı o kanlı çağlara. arkada ' kandahar' kalesi heybetle durmakta. '