En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
bir kimse
1 değerlendirme
Takip Et!
4,0
26 Temmuz 2024 tarihinde eklendi
Film içinde bir çok metaforu içerdiğinden kamera hep durağan bile olsa sonuna kadar izletti. en güzel kısmı da sonuydu bence. Karakter öldü ve film bitti duvarlar yıkıldı; yönetmenler, kameramanlar gösterildi. Adam öldü ve her şey bu kadardı. Sonrası yoktu. Belki de hayatımız bir filmdi ve tanrı da bunu izliyordu. spoiler:
Filim gerçekten anlıyabilenler için güzel filimde intihar edecek adam kendini gömmesi için adam aramakta para karşılığında önce bir kürt asker tarafından red ediliyor sonra bir afgan işçi tarafından red ediliyor en son çocuğu hasta olan yaşlı bir türk adamla anlaşıyor adam ona gençliğinde intihar edecekken yediği dutun onu intihardan vazgeçirdiğini ve hayatın güzellikleri hakkında ona nasihat veriyor anlaşma sağladıktan sonra intihar edecek olan adam geri dönüyor ve kafama taş at ve öldüğümü kontrol et diyor yani içine bir ölüm korkusu düşüyor daha sonra güneşin batışını izliyor mezarın başına gidiyor önceden görenler bilir mezarın başındaki kiraz ağacı ve mezarın içine yatıyor ama filimin sonu gösterilmemiş yani izleyici kendisi anlıyor filim anlamlı fakat sürekli arabada geçen durağan bir filim
İntihar gibi karanlık ve durgun konuyu nasıl heycanlı aktarılmasını istiyorsunuz anlamıyorum. Konusu itibariyle illa ki ağır ve durağan bir senaryosu olmak zorunda. Gerek mekan seçimi gerek diyologları gayet başarılıydı. Tabii ki intihar konulu bir film az ama değerli diyaloglu, tek tonlu ve durağan olucak. Gökkuşaklı, bol diyaloglu, aksiyon dolu bir intihar filmi olabilir mi? Lütfen mantıklı eleştiriler yapın. Üstelik yapımda konu çok başarılı ele alınmış.
Burada iki yere değinmek istiyorum 1) Badii mezara girerken 30sn 1dk arası ortamın karartılması ölümü 2) en sonda bize normalde hep badii nin bakış açısıyla gösterdiği için ortamın kurak tabiri caizse çöle benzetiyor ama film sonunda ise etrafın yemyeşil olması yaşamı ifade ediyor.
Sıkıcılığın ötesinde anlamsız ve değersiz. Yazan ve yöneten zatın "Hikayenin sonunu seyircinin hayal gücüne bıraktım" şeklinde karşımıza çıkan entelektüellik seviyesi; ülkemizde yılın üçte birinde tatil yapan ve çalıştığı varsayılan üçte ikilik dönemde ise haftalık 6 ila 10 saatlik 'mesai' ile bir ayda asgari ücretin 4 misli kazanç sağlayan akademisyen tayfasından çok ayrışmıyor. Arabanın kurak topraklarda ilerleyişini dahi sanatsal bulan tipler maalesef yeryüzünde varlığını korumaya devam edecek. "Nasılsa bir kaç festival ödül falan verir" hezeyanlarına sahip bütçe ve beceri noksanı azmanların, hayasızca sinemaya olan saldırılarından bir tanesi daha.
Cidden hayatımda bu kadar anlamsız ve gereksiz bir film izlemedim yapacağinız filmi ....... ,hadi herşey tamam diyelim ulan bari filmin sonunu gösterseydiniz adam ölmüş mü ölmemiş mi m*keyim böyle film
Abbas Kiarostami'nin dünya çapında tanınmasına vesile olan ve Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü kazanan bir başyapıt. Minimal bütçe ile çekilen minimal bir film. Film tamamen amatör oyuncularla çekilmiş. Başrolde Baddii karakterini oynayan Homayun Ershadi bu filmden sonra kariyerini geliştirmiş şimdilerde Amerikan yapımı filmlerde oynamaktadır(mimar olmasına rağmen). Filmde Baddii adında orta yaşı geçmiş, lüks jeep kullanan bunalımda bir karakter kendi hayatını sonlandırmak ister. Lüks aracıyla virane yerlerde ölümünden sonra mezarına toprak atacak birini arar. Karşısına biri Farsi, biri kürt ve en nihayetinde azeri Türk'ü çıkar. Filmin adı Kirazın tadı fakat anektotlar aktarılırken dut meyvesinden bahsedilir. Bu bir çelişkidir. Birde film çok yavaş ilerliyor. Sıkılanlar olabilir. Ama hayatın anlamını bir nebze anlamaya çalışmak için dahi izlenebilir.
Minimalist bir filmden bu kadar keyif alabileceğimi asla düşünemezdim. Yıllar önce izledim, sonra bir kez daha seyrettiğimde filmden yine aynı keyfi aldığımı gördüm. İntihar gibi çok ''karanlık'' bir konuyu ancak bu kadar güzel anlatabilir bir yönetmen. Diyaloglarına hayran kaldım. Dünya sinemasını seven herkese öneririm. Favori filmlerimden, arşivlik. İzlenilmeli.
Sevdiim iran filmlerinden biri daha.. yine ok sade ama ok etkili.. tek bir eletirim var.. etkili sahnelerde durum sadece "sz" ile aktarlyor.. o sahnelerde, en azndan finalde "sz" dnda grntler konusayd sanrm ok daha arpc bir film olurdu.. ama tabiki bu gz ard edilebilir bir durum.. nk genel olarak ok etkili bir film kirazn tad.. 9/10 "kirazn tadndan vazgemek mi istiyorsun ?"
İntihar etme kararı alan bir adamın para karşılığında intiharına yardım edecek birini aramasını ve arayış anında yaşadıklarını konu eden, mesaj yüklü, hayatın anlam ve önemine dair düşünceler sunan minimalist ve farklı bir çalışma. Hayat nedir? Yaşamak nedir? Bunların anlamı bir insan için ne boyuttadır? İntihar bir çözüm müdür? Yaşanılan soruna çözüm getirir mi gibi sorulara yanıtlar arayan bir film. Film, gösterildiği yıl, Cannes Film Festivalinde Shohei Imamuranın Yılanbalığı filmiyle Altın Palmiye ödülünü paylaştı.
Film Range Rover bir jeepin içinde geçiyor.. Ağır temposuna rağmen etkileyici diyalogları ve ilginç konusu ile kendini izlettiriyor..Final sahnesi iseinsanın tüylerini ürperten cinsten..10/9..
bence yönetmen 10 numara bir iş çıkarmış. Bu arada yanlışım varsa düzeltin filmdeki asker kürt değil azeriyim demiyor muydu,bi de afganistanlı olan ise öğretmen değil öğrenci olduğunu söylüyordu Yanlış mıyım?
Kirazın Tadını izlerken bir ara kendi kendime hiç intihar etmeyi düşünüp düşünmediğimi sordum. Galiba benim yanıtımdan daha önemli birşey var ortada:İnsan neden bile bile kendini öldürmek istesin ki?
Şimdi koltuğumda oturmuş bunu düşünüyorum. Düşünüyorumda şu koca koca bedenlerin üzerinde nice insanların emeği var diyorum kendi kendime. Başta annemizin ve babamızın olmak üzere tabiki. İtihar eden insan düşünsel olarak çözüm üretemiyor ve bedenini de beynindekilerle bile toprağa gömüyor. Bunun yerine sadece düşünsel bir intihar tercih edilemez mi? Yani, bizi alıpta çıkmaza götüren o düşüncelerimizi ve de duygularımızı öldürecek çözümleri tercih edemez miyiz? Neden hiçbir suçu olmayan bedenimizi cezalandırıyoruz. Oysa düşücelerimiz değil mi bizi karanlık odaya hapseden. Yazık değil mi, neden canımıza kıymayı düşünüyoruz. Şimdi filmi izlediken sonra böyle bir düşünce kapladı içimi.
Onur Temel Çakır Girne/Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.