En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ugur Tazegül
Takipçi
672 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
13 Aralık 2016 tarihinde eklendi
Sergei Eisesenstein in 1925 yapımı filmi,konusunu Potemkin Zırhlısı Ayaklanması olarak bilinen gerçek bir olaydan almıştır.Filmde, 1905 yılında Rusya nın Karadeniz filosuna bağlı Savaş Gemisi Potemkin de dayanılmaz yaşama şartlarından bezmiş mürettebatın Çar rejimine bağlı subaylara karşı başlattıkları bir ayaklanmanın sonunda gemiyi ele geçirmeleri ve sonrasında gelişen olaylar dramatize edilerek anlatılmıştır.Film beş bölümden oluşmuştur:İnsanlar ve kurtçuklar-Limandaki dram-Ölü bir adam adalet arıyor-Odessa merdivenleri-Filo ile randevu..Yönetmenliği dışında devrimci bir film teorisyeni olan Eisenstei in bu filmde o güne kadar denenmemişfarklı bir montaj tekniği kullanır ve bu yönden film sinema sanatı için teknik anlamda büyükbir katkıda bulunmuştur.Potemkin Zırhlısı,1958 yılında Belçikanın Brüksel şehrinde açılan Dünya Fuarında tüm zamanların en büyük filmiolarak ilan edilmiştir.Sight and Sound dergisinin 1952 de başlattığı en iyi filmler anketinde ise bu film 1952 yılında en iyi 4.film,1962 de en iyi 6.film,1972 de en iyi 3.film,1982 de ve 1992 de en iyi 6.film,2002 de ise en iyi 7.film olarak en iyi 10 film listelerinde kendine yer edinmiştir.Bazı akademisyenler ve eleştirmenler Dünya sinema tarihinin başlangıcı olarak bu filmi gösterirler.puanım: 10/10
Tarihin en büyük başkaldırışlarından biri olması ve sinema tarihi içinde bir dönüm noktası olması nedeniyle filmin önemi tartışmasız, ama geçen 85 yılı aşkın sürede film çok eskimiş, teknik olarak zaten birşey beklememiz tabiki imkansız ama sahne planlamaları yetersiz(devamlı bir kargaşa hakim filme neyin ne olduğu tam olarak yansıtılamamış) oyuncu performansları vasat, hele halka kurşun sıktıklarında bir ölüşleri var ister istemez güldürüyor.Gerilim yaratmak için kullanılan fon müzikleri belli biryerden sonra iç bunaltıyor.Çekildiği yıllar içindede değerlendirdiğimde hikayesi dışında elle tutulacak bir yeri yok açıkçası The General 1926, The Gold Rush 1925, The Kid gibi aynı kuşağın filmleriyle kıyasladığınızda prodeksiyonun yetersizliği ve yönetmenin beceriksizliği çok daha iyi anlaşılıyor.
her saniyesi devrim kokan,coşkulu,önemli bir klasik.anlatmak istediğini anlatmayı daha doğrusu biz izleyicilere hissettirmeyi gayet iyi başarıyor.gerçek bir olaydan,o dönemlerde toplumda bahsedilmesi,dile getirilmesi bile cesaret isteyen bir konudan yola çıkıyor eisenstein.filmde oyuncu yok diyebiliriz.daha doğrusu başrol yok.bunun yerine dediğim gibi filmin anlatmak istediği şeye de paralel olarak çok büyük kalabalıklar kullanılmış.çünkü olayın bireysellikle kesinlikle alakası olmadığını belirtiyor yönetmen,bu bir devrim filmi,doğru bir yöntem tercih ettiği şüphe götürmüyor.çok önemli ve akılda kalıcı bazı sahneler de mevcut.örneğin odessa merdivenleri katliamı.ve mesela finale doğru müziğin de etkisi ve coşkusuyla sürekli yükselen o gerilim hali.bu filmleri izlerken şunu unutmamanızı öneririm.bunlar sinemanın ataları konumunda.yani bu ve bunun gibi eserleri izledikten sonra "biz bunu daha önce görmüştük" gibi düşüncelere kapılmak sadece komik bir yaklaşım olur.ya da "bana yeni bir şeyler katmadı" demek.1925 senesinden bahsediyoruz.bugün izlediğimiz o milyonlarca dolarlık gişe rekortmeni aksiyonların bile esin kaynakları bu gibi filmlere dek iniyor kuşkusuz.bunu göz önüne alarak daha bir dikkatle izlediğimizde en ufak bazı sahneler bile bizi kendine hayran bırakmayı başarıyor.sanırım akılda en fazla kalan yeri bana göre odessa sahneleriydi.tabii ki potemkinin üzerindeki sahneler de ayrıydı fakat o kalabalık,devrim ruhu,isyan hissi,ve merdivenler gerçekten etkileyiciydi."kalabalık" kavramı yönetmenin çok özel bir tercihi ve bunu hemen belli ediyor.genel olarak da çok emek harcanmış bir film olduğu aşikar.sinema konuşacaksanız bu gibi filmleri izlemeniz lazım öncelikle.
Sovyet sinemasından, bugüne dek gelmiş ve bir çok yönetmeni etkilemiş bir başyapıt. Ki o yönetmenlerden biri de; Brian De Palma ve onun şahaserlerinden biri olan; 'Dokunulmazlar' filminin en şahane sahnelerinden biriydi...
bu filme 9un altında verenler filimin ne demek olduğundan anlamıyor demektir 85 yıl önce çekilen bir filim ve dünyanın ilk filmi kabul edilen 85 yıl öncesi filmi böylesine yorumlamak çok yanlıştır.. bu filim dünyanın en güzel filmidir kim ne derse desinsiz o dönemde böyle filim çekmeye çalışsaydınız ne demek istediğimi anlamış olurdunuz son puan verenlerinde bu filime aşağı yukarı 2 civarında puan verdiğinide biliyorum işte bu halkımzı yüzünden bizim filimlerimizden bişey çıkmıyor kabul edin biz filim yorumlamasını bilmeyen bir halkız
ya allah aşkına ben mi yanlışım arkadaş film kara drama örneği kara mizah dediğini şarlo yapar ne bileyim bunuel yapar arada şu an aklıma gelmiyor başka isim..bu film direkt olarak kömünist bir toplumun yeşermesine sebep olan bir işçi isyanını konu edinir..ha belki filmdeki ideolojiye karşısındır ona birşey diyemem herkesin fikri kendine ama filme kara mizah diyip lakaytlaştırmanın da bir anlamı yok bence ..
Filmlerden anlamaktan önce sanırım türkçe dersi vermemiz gerekecektir.Film bir süreden sonra tam anlamıyla propaganda görünümüne kavuşmuştur.Mizahı,kara mizahla karıştırmayıp filmi anlayalım değil mi'Bilmeden atıp tutmayalım ve cümlelerimizi doğru kuralım.
Sergei Eisesensteinin 1925 yapımı filmi,konusunu Potemkin Zırhlısı Ayaklanması olarak bilinen gerçek bir olaydan almıştır.Filmde, 1905 yılında Rusyanın Karadeniz filosuna bağlı Savaş Gemisi Potemkinde dayanılmaz yaşama şartlarından bezmiş mürettebatın Çar rejimine bağlı subaylara karşı başlattıkları bir ayaklanmanın sonunda gemiyi ele geçirmeleri ve sonrasında gelişen olaylar dramatize edilerek anlatılmıştır.Film beş bölümden oluşmuştur:İnsanlar ve kurtçuklar-Limandaki dram-Ölü bir adam adalet arıyor-Odessa merdivenleri-Filo ile randevu..Yönetmenliği dışında devrimci bir film teorisyeni olan Eisenstin bu filmde o güne kadar denenmemişfarklı bir montaj tekniği kullanır ve bu yönden film sinema sanatı için teknik anlamda büyükbir katkıda bulunmuştur.Potemkin Zırhlısı,1958 yılında Belçikanın Brüksel şehrinde açılan Dünya Fuarında tüm zamanların en büyük filmiolarak ilan edilmiştir.Sight and Sound dergisinin 1952de başlattığı en iyi filmler anketinde ise bu film 1952 yılındaen iyi 4.film,1962de en iyi 6.film,1972de en iyi 3.film,1982de ve 1992de en iyi 6.film,2002de ise en iyi 7.film olarak en iyi 10 film listelerinde kendine yer edinmiştir.Bazı akademisyenler ve eleştirmenler Dünya sinema tarihinin başlangıcı olarak bu filmi gösterirler.Bp puanım: 10/10
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.