her saniyesi devrim kokan,coşkulu,önemli bir klasik.anlatmak istediğini anlatmayı daha doğrusu biz izleyicilere hissettirmeyi gayet iyi başarıyor.gerçek bir olaydan,o dönemlerde toplumda bahsedilmesi,dile getirilmesi bile cesaret isteyen bir konudan yola çıkıyor eisenstein.filmde oyuncu yok diyebiliriz.daha doğrusu başrol yok.bunun yerine dediğim gibi filmin anlatmak istediği şeye de paralel olarak çok büyük kalabalıklar kullanılmış.çünkü olayın bireysellikle kesinlikle alakası olmadığını belirtiyor yönetmen,bu bir devrim filmi,doğru bir yöntem tercih ettiği şüphe götürmüyor.çok önemli ve akılda kalıcı bazı sahneler de mevcut.örneğin odessa merdivenleri katliamı.ve mesela finale doğru müziğin de etkisi ve coşkusuyla sürekli yükselen o gerilim hali.bu filmleri izlerken şunu unutmamanızı öneririm.bunlar sinemanın ataları konumunda.yani bu ve bunun gibi eserleri izledikten sonra "biz bunu daha önce görmüştük" gibi düşüncelere kapılmak sadece komik bir yaklaşım olur.ya da "bana yeni bir şeyler katmadı" demek.1925 senesinden bahsediyoruz.bugün izlediğimiz o milyonlarca dolarlık gişe rekortmeni aksiyonların bile esin kaynakları bu gibi filmlere dek iniyor kuşkusuz.bunu göz önüne alarak daha bir dikkatle izlediğimizde en ufak bazı sahneler bile bizi kendine hayran bırakmayı başarıyor.sanırım akılda en fazla kalan yeri bana göre odessa sahneleriydi.tabii ki potemkinin üzerindeki sahneler de ayrıydı fakat o kalabalık,devrim ruhu,isyan hissi,ve merdivenler gerçekten etkileyiciydi."kalabalık" kavramı yönetmenin çok özel bir tercihi ve bunu hemen belli ediyor.genel olarak da çok emek harcanmış bir film olduğu aşikar.sinema konuşacaksanız bu gibi filmleri izlemeniz lazım öncelikle.