En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
rudeonerudeone
Takipçi
1.698 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
2 Ekim 2014 tarihinde eklendi
Bir film kişiler tarafından beğenilir veya beğenilmez. Ancak kendisinden sonra neleri etkilediğine bakılır da gerçekten oldukça fazla şey ile karşılaşılırsa, hakkını teslim etmek gerekir. Godard'ın sinemasından uzun uzadıya bahsedilebilir tabii ki. "Bande a part"ta da imza karakterleri ve konuları mevcut. İmza senaryolar, imza sahneler, imza kamera çekimleri ve müzik kullanımları.
Kısa süreli olmasına rağmen özellikle filmin ortalarında biraz ağırlaştığını hissediyorsunuz, ancak son yarım saat kesinlikle kusursuz. Anna Karina'nın giyim kuşamı, bakışları, ses tonu, her şeyi zihninize kazınıyor. Ve onunla birlikte Franz ile Arthur. Sinema tarihine pek çok eser bırakmış bir yönetmenin, önemli bir başka filmi. Özellikle 3-4 sahnesi çok ünlü. Bir sinemaseverin mutlaka görmesi gerekir. Siyah-beyaz atmosfer muhteşem.
Felsefeden,sanata, uluslararası sorunlardan,tarihe, kültürden siyasete kadar bir çok alandaki bilgi birikimini;farklı görsel,kurgu ve ses çalışmasıyla seyirciye sunar.Hareketle görüntü ile sesin diyalektiğini ve ses olgusunu ön planda tutan ilk yönetmenlerden biridir.Sinemanın doyumsuz güzelliklerini,yeniliklerini;kendine has teknik çalışmalarıyla yeni bir atmosfer yaratmıştır.Siyasal ve felsefi alt metinlerini içine sakladıgı bu filmdeki kullandıgı teknik daha önceki filmlerine göre biraz daha seyri kolay, daha deneysel dursada özündeki epizot biçiminde biçimindeki örgütlemesi ve farklı kurgusal,görüntü çalışması aynı.Godard'ın çalışmalarını seyretmeden sinema tarihini iyi bildiğini iddia etmek, sinemaya yapılan haksızlık olur.Duyguları anlatırken müzigin kesilip dans edenlerin ayak seslerinin duyulması;bu sahne Godard'ın yapısal özelliginin görsel şölene döndügü an.
Sinema´nın Baba´larından olan Godartın en az sevdiğim filmi Bande-a part..Godartın, Çılgın Pierrottaki anarşişt ve nihilist kimliğini bu filmde pek fazla göremesek de deneysel ve varoluşçu özellikleri filme iyi monte ettiğini söylemek yanlış olmaz..Filmden birkaç replik;*Franz: -konusacak birseyimiz yoksa bir dakika sessiz kalalim. Odile: +bazen cok salak oluyorsun. Franz: -bir dakika sessizlik uzun olabilir ama gercek bir sessizlik dakikasi sonsuza dek surer.*Franz: İnsanların asla tek vücut olmamaları ne garip değil mi? Odile: Nasıl Yani? Franz:Hiç Biraraya gelemiyorlar..Hep ayrı kalıyorlar.Her biri, kendi güvensiz ve trajik yolunda ilerliyor..Büyük Binalarda Ya da Caddelerde birlikte olsalarda..Filmin temasına gelince;'Olmak Ya Da Olmamak; İşte Bütün Mesele Bu!'9/10
eğer hayata karşı topluma karşı sanata karşı söyleyecek bir sözünüz varsa ve içinizde bir anarşist büyütüyorsanız bu film size kılavuz olabilir...bir yandan sinema tarihi gözlerinizin önünden geçecek bir yandan 68 kuşağıyla beraber sokaklarda savaşa karşı haykırırken içinizdeki o sinefil ruhunuzla kendinizi filmdeki gibi bir kapıya zincirleyip yepyeni bir sinemanın doğşuna tanıklık edeceksiniz.ayrıca festivallerde eski sinema izleyicilerinin kendi aralarında sinemayı, beğendikleri aktristlerle sembolize ederken siz o filmleri yıllarca sonra görüp de - yaaaniii demek yerine bundan 20 sene sonra istanbul film festivalinde ayakta alkışlarken eva green benim dönemimin aktristiydi diye gerinebileceksiniz genç sinefillere karşı da:) yani film gerçekten çok yönlü...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.