Senaryosunu da yazan Steven Spielberg'ün yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Close Encounters of the Third Kind”; görüntü yönetmeni Vilmos Zsigmond'a Academy Ödülü'nü kazandırdığı, bir bilim kurgu olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 19.4 milyon dolarlık bir bütçeyle; yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra başarılı makyaj uygulamalarına da yaslanılarak çekilen ve brüt 306.9 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- 1977, Sonora Çölü, Meksika -
Meksikalı Federal Görevlilerin (Daniel Nunez, Chuy Franco, Luis Contreras) eşlik etmekte olduğu Fransız bilim insanı (filmin çekimleri sırasındaki boş zamanlarını, "L'Homme qui aimait les femmes / The Man Who Loved Women"ın - 1977 senaryosunu yazmak için değerlendiren Fransız "Yeni Dalga Sineması"nın öncülerinden François Truffaut'nun canlandırdığı) Claude Lacombe, Fransızca bilen Amerikalı amatör tercümanı, haritacı David Laughlin (Bob Balaban) ve diğer araştırmacılar ile birlikte; 2. Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra, 19 sayılı Fort Lauderdale donanma uçuş istasyonundaki eğitim uçuşu esnasında kaybolan, üçer mürettebatlı ve yüksek bomba kapasiteli General Motors yapımı Grumman TBF Avenger uçak filosunun peşindedir...
Ve...
1945 Mayıs'ında, bir gemi enkazına hedef atışı yaparken kayboldukları bildirilen bu uçaklar; yeniden havalanabilecek kadar mükemmel bir vaziyette bulunmuş olup, depolarında yakıt da mevcuttur...
Şimdi geriye, uçakların buraya nasıl geldikleri ve mürettebatlarına ne olduğu sorularının yanıtlanması kısmı kalmıştır...
Bir gece önce gerçekleşen bu olaya tanıklık etmiş olan ve yüzünde, güneş yanığını andıran bir leke izi de taşıyan yaşlı bir Meksikalı (Eumenio Blanco); gece güneş çıktığını ve kendisine şarkı da söylendiğini iddia etmektedir...
***
- Hava Trafik Kontrol Indianapolis Merkezi -
Air East 31 (seslendiren Roy E. Richards) ve TWA 517 uçuş sayılı iki yolcu uçağının pilotları, merkezdeki Hava Trafik Kontrolörlerine (David Anderson, Richard L. Hawkins, Craig Shreeve, Bill Thurman); ekstra parlak iniş ışıkları bulunan bir hava aracının varlığını bildirmekte ancak pilotların her ikisi de, UFO rapor etmekten özenle kaçınmaktadırlar...
Gerçi aynı durum, ekranlarında hiçbir şey görerek tespit edemeyen Kontrolörler için de geçerlidir...
***
- Muncie, Indiana -
Dışarıdan gelen köpek havlaması sesine uyanan üç yaşındaki Barry Guiler (Cary Guffey); odasındaki oyuncakların tamamının, kendi kendine çalışmaya başladıklarını fark eder...
Ardından, yatağından kalkarak alt kata inen Barry; buzdolabının kapağının da kendiliğinden açılmış ve içindeki yiyecek ile içeceklerin, gelişi güzel bir biçimde yerlere saçılmış olduklarını görecektir...
Hatta öyle ki, Coca-Cola kutularının büyükçe bir kısmı, patlayarak açılmıştır bile...
Bütün bu olağandışı hareketlilik ile gürültü, evin dışına çıkarak koşuşturarak uzaklaşmakta olan Barry'nin annesi Jillian'ı da (Melinda Dillon) uyandırmakta gecikmez...
***
Aynı esnada...
Matematik ödevinde, kendisine yardımcı olmasını isteyen sekiz yaşındaki büyük oğlu Brad'a (Shawn Bishop) Roy Neary (Richard Dreyfuss); her zaman ki gibi problemleri bizzat kendisi çözmek yerine bu kez, oyuncak tren örneği üzerinden işin üstesinden gelmenin yollarını anlatmaya çalışmaktadır...
Öte yandan...
Neary çiftinin küçük çocuklarından Silvia (Adrienne Campbell) ile oyuncaklarını, beşiğinin kenarına vurarak parçalamakla meşgul olan gürültücü Toby (Justin Dreyfuss); evin darmadağınıklığına uygun bir şekilde davranırlarken, karısı Ronnie'de (Teri Garr) Ray'a, verdiği sinemaya gitme sözünü anımsatmaktadır...
Tabii ki Brad'de babasına, kendilerini Çılgın Golf oyununa götüreceğine dair verdiği sözü hatırlatmaktan geri durmayacaktır...
Ray tam, Pinokyo filmi ile Çılgın Golf oyununa gitme seçeneklerini; aile üyelerinin oylamasına sunmuşken, çalan telefondaki çalışma arkadaşı Earl, elektrik teknisyeni Ray'i sahaya çağırmaktadır...
Çünkü trafolardaki ani güç kayıpları sebebiyle, her yerde elektrikler kesilmiştir...
Ki bu konuşma esnasında, babalarından gerekli izinleri almış olan Neary ailesinin çocukları; "The Ten Commandments" (1956) filmini seyretmek amacıyla televizyon başına geçmeye hazırlandıklarında, kendilerinin evinin elektriği de gidiverecektir...
***
Sadece gökteki yıldızların aydınlattığı gecenin zifiri karanlığında...
Bir yanda el feneriyle Jillian, güle oynaya evden fırlayan oğlu Barry'i ararken; kamyonetine atlayan Ray'de, görev yerine ulaşma çabası içine girmiştir...
Ama o da nesi...
Zaten yönünü bulamamış olması nedeniyle iyice paniklemiş olan Ray, bir hemzemin geçidin önüne park ederek yol haritalarını incelediği kamyonetinin içinde; farlarını kendisine yönelterek, aracın kendisinin tüm teknik ve elektronik aksamları dahil etraftaki her çeşit objenin de çıldırmasına yol açan bir UFO ile karşı karşıya kalmasın mı...
***
Çok geçmez...
Söz konusu UFO farlarını kapatarak Ray'in bulunduğu bölgeden uzaklaştığında, kamyonetindeki diğer her şey gibi normale dönerek çalışmaya başlayan telsizinden duyduğu; üç polis memuru arasındaki konuşmadan UFO'nun yönünün Harper Vadisi olduğunu öğrenen Ray'de aracını, oraya doğru yönelterek sürer...
Dakika 27...
Vizyona girdiği yıl, şaşkın bakışlar arasında sinema salonunda izlediğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Steven Spielberg isimli büyük bir sinema ustasının yola koyulduğunun müjdesinin verildiği, 111 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,