Ortalama puan
4,3
326 Puanlama
Yurttaş Kane hakkında görüşlerin ?
5,0
14 Ekim 2010 tarihinde eklendi
Seneler önce TV de seyretmiştim. Tekrar bi seyretmek de yarar var. Bulabilirsem, Saga nın çıkarttığı çift discli versiyonu istiyorum...
5,0
5 Mayıs 2009 tarihinde eklendi
pek çok anket ve otoriteye göre sinema tarihinin en iyi filmi.en kavramı her insana göre değişeceği için bu konuda tabii ki kesin bir sonuca varılamaz fakat citizen kane kesinlikle görülmesi gereken ve çok kaliteli bir film şüphesiz.ayrıca bazılarının belirttiği gibi artık anlamını yitirmiş,bu dönemde bir şey ifade etmeyen falan bir film de değil kesinlikle,her dönemin filmi.orson wellesin inanılmaz yaratıcılığı ve charles foster kane karakteri gerçekten de tarihe damga vuruyor.zaten bu başyapıtla ilgili gerek sinema okullarında gerekse sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenen platformlarda uzun uzun analizler,eleştiriler,incelemeler yapıldığını da unutmayalım.yaratıcı çekim teknikleri ve yetmiş yıl öncesinin sadeliği,günümüz aksiyon ve efekt filmlerinden hoşlananlar için tabii ki sıkıcı veya yetersiz gelecektir.25 yaşındaki orson welles ve o zamana kadar önemli işlerde yer almamış yarı amatör diyebileceğimiz çoğu oyuncusuyla,kesintisiz iki saatlik bir sinema keyfi.bir kült haline dönüşmüş rosebud kelimesi,sinema tarihinin en anlamlı ve etkileyici alegorilerinden diye düşünüyorum.gerçek sinemaseverlerin kaçırmaması lazım.
5,0
10 Mart 2010 tarihinde eklendi
sinemanın dahi çocuğu olarak adlandırrılan orson welles in başyapıtı citizane cane zamanının çok çok üstünde çekimleri ve incelikle özgün senaryosuyla çoğu kişiye göre sinema tarihinin en iyi filmi...bir çok anketlerde üst sıraların müdavimi olan yapım tüm zamanların en iyi filmi yakıştırmasını kapsayacak kadar iyi bir film olduğunu söyleyemiyeceğim ama 41 senesinde böyle film helal olsun walla diyenlerdenim:D...orson welles in oyunculuğuda yönetim,-senaryosu kadar derin...her sinemasever bu filmi 1 kere görmeli ve şu zamanlarda hala gördüğümüz bir çok sinema tekniğinin ilk kullanılışına tanık olmalı bence...10/10
5,0
13 Kasım 2014 tarihinde eklendi
BİR KİLOMETRE TAŞI
orson Welles film dünyasına Citizen Kane filmi ile girmiş ve film büyük sansasyon yaratmış ve sinema tarihini etkilemiş ve değiştirmişti. Sonrasında ise Hollywood'dan aforoz edilmesine neden oldu. Filmin yorumunu okuduğunuzda, filmi yeniden daha dikkatli seyretmek isteyecek olabilirsiniz. Belki de hepimizin bir Xanadu'su ve Rosebud'ı var olabilir. Sizinki hangisi? Seneler ve seneler önceydi. Karanlık bir gecede tel örgü üzerinde yazan bir yazı ve pencereden dışarı sızan ışıkla, başlıyor ve 1941 yılında Citizen Kane filmi gösterime giriyordu. Sinema tarihinin hala en önemli filmlerinden biri sayılan film, hem sinema tarihinin gidişatını ve hem de Orson Welles'in kaderini değiştirecekti. Tel örgü üzerinde yazan “No Trespassing” yazısı ile başlayan film yayını sonrasında, Hollywood'da Orson Welles'e “No Trespassing” diyecekti. Bu belki de Hollywood'un sermay ile ilk bütünleşmesi sayılabilir, hem de bir kişiye karşı. Hem simgesel ve hem de sosyal açıdan önemli olan bu filmde, çok önemli bilgileri aktardığının kendisi de farkında değildi, Orson Welles'in. Mercury Productions adı gösterilen filmin başında oynayanları görmüyoruz. Bu gün film sonun da akan isimlerin başlangıcı da Citizen Kane filmi sayılabilir. Film Charles Foster Kane'in ölüm sahnesinden hemen sonra ağzından dökülen son kelime olan “Rosebud” ile başlar. Charles Forster Kane kimdir, Rosebud ne anlama gelmektedir? Bu açıklanmaya çalışılır. Charles Forster Kane'in hayatını anlatılır ama film boyunca Rosebud kelimesinin ne olduğu araştırılır ve bulunamaz, ama seyirciler bunun ne olduğunu farkeder. Ölümünün Amerika'da uyandırdığı yankı, gazetelerde ve radyolarda yayınlanır. Xanadu şatosu içinde herşey vardır. Hayvanat bahçesi,, heykeller, resimler, antikalar, Yurttaş Kane hepsini, gezdiği gördüğü heryerden toplamıştır. Kubilay Khan'dan daha fazla para harcanmıştır Xanadu'ya, ama nedeni bilinmez. Neden bunları yapmıştır. Herşey Rosebud'da gizlendiği düşünülmektedir. Annesine pansiyonunda kalan bir madencinin kendisine verdiği işletme ruhsatını, bankaya verip, oğlunun eğitim görmesini sağlar, banka Charles Foster Kane'in eğitimini üstlenir ve 25 yaşından sonra da o güne kadar elde edilen geliri kendisine aktaracaktır. 25 yaşına geldiğinde kendisi dünyanın en zengin insanlarından biridir ama basın sektöründe yer almak ister. Sansasyonel gazeteceliğin ilk başlangıcı da sayılabilir, bu sektörde yer alması. Basın imparatorluğu kurar. Bu filmi seyredenler, filmin Amerikan Medya devi Herarst Corporation'ın sahibi Randolph Hearst'un hayatı olduğunu düşünürler. İşte bu düşünce Orson Welles'in Hollywood'dan aforoz edilmesinin nedenlerinden ilkidir. Herşeye sahip ve güçlü olmak isteyen Kane,güçlü insanlarla, dünya liderleri ile görüşür, başkanın yeğeni ile evlenir. Evlilikleri kısa bir süre sonra açmaza girer. . Bir gün bir arabanın çamur sıçratmasından sonra tanıştığı şarkıcı olmak isteyen kadın ile tanışır ve evliyken birlikte olur. Kadın yalnız ve çaresizdir. Seçimlere iki gün kala basına yansıyan bu ilişki yüzünden aday olduğu ve seçilmesinin garanti gibi görüldüğü bir anda, başkan seçilemez. Eşinden ayrılır ve eşi ve çocuğu bir trafik kazasında ölür. Tek amacı birlikte olduğu kadını opera sanatçısı yapmaktır ve onun için Chicağo'da bir opera binası yaptırır. Ancak birlikte olduğu kadın da kendisini terkeder, yalnız yaşadıkları devasa Xanadu şatosunda. Arkasından binlerce toplanmış eser bırakarak ve Rosebud diyerek tek başına ölür. Ölümü tıpkı Papa seçildikten sonra yakılan ocaktan tüten dumanla anlatılır. Toplanmış binlerce eşya simgesel olarak New York'u ve gökdelenlerini anlatmaktadır aslında. Görsel olarak çekimler muhteşemdir. Şömine sahnesi, arkadaşlarla piknik sahnesi, seçimi kaybettiğinde duygularını ifade sahnesi hepsi film tarihi içinde yerini almıştır. Karısının opera performanıs hakkında arkadaşı adına yazdığı sahneler ve daha bir çoğu. Ancak Yurttaş Kane bunları neden yapmıştır. Sosyalistler tarafından faşışt, liberaller tarafından komünist olarak görülen bu kişi bunları neden yapmıştır. Neden bu kadar eseri toplamış, neden basın sektöründe yer almış, neden Xanadu şatosunu ve Chicago opera binasını yaptırmıştır. Bunun cevabı aslında filmin yönetmeni ve oyuncusu olan Orson Welles'in oynadığı Charles Foster Kane'in çocukluğunda yatmaktadır. Evinden alınmadan önceki ve alınırken söylediği sözler, birçok soruyu cevaplamaktadır. Evinden alınmadan önce kızağı ile tek başına oynayan çocuk Charles, hayali arkadaşları ile oynamaktadır, dikkatli olarak bakıldığında. Yalnızdır ama hayali arkadaşları vardır. Annesi ile birlikte yaşarken duyduğu arkadaş eksikliğinin göstergesidir, bu sahneler. Hayali arkadaşları yaratabilmek için yalnız olmak gerekir. Yalnızlık bu kadar derin yaşanırken, onun annesinden alınıp koparılması daha derin bir yalnızlığa yol açacaktır. En samimi arkadaşı bile onun kendisi ile arkadaş olamayacağını anlayacaktır, sonunda. Annesinin “seni götürecekler ve artık şehirde yaşayacaksın” cümlesi üzerine “Sen gelmeyecek misin? Anne” cümlesi herşeyi anlatmaktadır. Evinde de yalnız olan çocuk, oradan da koparılarak daha yalnız hale gelmektedir. Bu derin yalnızlık onda herşeye ve kaybetmeyeceği herşeye sahip olma ihtiyacı doğuracaktır. Güç isteyecek ve gücü bulmaya çalışacaktır. Ancak hissettiği yalnızlıktan dolayı kendisine benzeyen “yalnız” insanlarla duygusal birliktelik yaşayacaktır. Yolda karşılaştığı, sonra sevgilisi ve daha sonra da eşi olan kadın da derin bir yalnızlık yaşamaktadır. Çevresinde varolan bütün otoriteler ile savaşır ve bu savaş ona sonunda seçimi kaybettirir. Filmin sonunda ise Rosebud'ın ne olduğu anlaşılır, kendisinin evinden alındığı sırada oynadığı kızağın üzerinde yazan yazıdır Rosebud. Karlı küre elinden düşerken söylediği Rosebud kelimesi aslında çocukluğunu aradığını göstermektedir. O kızağı annesinin vefatından sonra hayatının sonuna kadar saklamış olması da ilginçtir. Hep çocukluğundaki annesi birlikte iken aradığı yalnızlığı aramış ama bulamamıştır. Rosebud kelimesinin argodaki anlamı ise Orson Welles'in Hollywood tarafından aforoz edilmesinin ikinci nedenidir. Rosebud (gül tomurcuğu) argoda klitoris için ve anüs için kullanılmaktadır. Randolph Hearst'ün hayatının anlatıldığı düşünülen byu filmede, karısı ile söylenmiş bir ifade olarak algılanır ve aforoz edilir. Bu aforoz ediliş onun hayatı boyunca, filmde anlattığına benzer bir yalnızlığı yaşamasını sağlayan bir nedendir de, aynı zamanda. Fim farkında olmadan benzer bir yalnızlığı yaşamasını da sağlamıştır. Bu filmde bugün uyguladığımız Zihinsel Detoks programına ait önemli veriler bulunmaktadır. Tabii Orson Welles'de bunu anlattığının farkında olmasa gerektir. Çocuk yaşlarda yaşanan olaylar ve tecrübeler kişinin hayatını çok derin şekilde etkilemektedir. Bu gün gördüğümüz çoğu “önemli” sayılan insanın çocukluğunda yaşadığı derin yalnızlık duygusu ve aileden koparılmışlık, ya da çocuklukta yaşanan derin darbeler ve kayıplar olduğunu küçük bir inceleme yapılsa kolaylıkla görebiliriz. Böylece farkında olmadan kendisini yalnız ve kaybolmuş hisseden çocuk, ileri yaşlarında kaybolmamak için “görünür” hale gelmeye çalışacaktır. Buna çok sayıda basın sektöründe yer alan sahip ve yazarları, sanatçıları, ressamları ve yazarları örnek gösterebiliriz. Burada yatılı okumak kavramının da bu yalnızlığı derinleştirdiğini, okula kaydolunan ilk günde kaybolma duygusunun yaşandığını, bu duygudan dolayı görünür olma ihtiyacı ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Kaybolmamak için hep görünür olmak tek strateji olarak hayatı yönetecektir, bu duyguyu yaşayan çocuklarda. Güçlü ve görünür olmak isteyen ve iz bırakmaya çalışırken hapse atılan, uyuşturucu kullanan ve hiç düşünmedikleri şekilde kaybolan çok kişi var. Tabii aynı şekilde görünür olmaya devam edebilmek için, kendi doğrularından ödün veren çok sayıda gazeteci ve yazardan da bahsetmeden olmaz. Bu anlamda Yurttaş Kane filmi bugün yaşadığımız dünyada da bir çok şeyin değişmediğini gösteriyor. Film bu yorumlar açısından yeniden ve yeniden izlenmeli ve kişi yaptığı şeyleri geçmiş tecrübelerinin etkisi ile mi? Yoksa kendisi istediği için mi yapıyor? Bunun farkına varmalı. Değişim ancak bundan sonra kişinin kendi kararı ile yaşanabilecektir. İlk yaptığı filmle sinema tarihine geçen Orson Welles “I know what it is to be young” şarkısındaki, “ There'll be someone sharing the time with you” diyerek yalnız olmaya devam ettiğini de ifade etmektedir, ölmeden önce söylediği bu şarkıda. Sizin Xanadu'nuz, ve yalnızlığınızın nedenleri hangi tecrübeleriniz olabilir. Bir düşünün.
5,0
12 Haziran 2003 tarihinde eklendi
rosebudın kızak çıkması olmamış mı,,, arkadaşlar o filmin doruk noktaları duyguların kanein bi açılımı, nasıl olurda olmamış olurki.....
5,0
29 Ocak 2009 tarihinde eklendi
sinema tarihinin şüphesiz en iyi filmlerinden birisi. yapıldığı seneye ve sinema sanatına getirdiği yenilikler açısından tam bir başyapıt. orson welles o genç yaşta nasıl böyle bir filme imza atmış ve nasıl ustaca oynamış akıl sır ermiyor. usta işi bir senaryo, harika bir kurgu, oscarlık oyunculuklar..bir filmde aradığınız herşeyi 1941 yapımı bu filmde bulacaksınız emin olun. makyajlar ise ayrı bir olay gözlerime inanamadım. günümüz sinemasına yön veren bir çok teknik, kamera açıları ilk kez bu filmde kullanılmış. mesela kameranın yere gömülü olarak alttan çekim yapması ilk kez bu filmde kullanılmış. godfather mı citizen kane mi diye hep sorulur iki filmde çok önemli ama ben citizen kanei tercih ederim. sonradan önemi unutulan sinemanın dahi ismi orson wellesin zamanın ötesine geçen bu filmini sinemayla ilgilenen herkes izlemeli bence 10/10
5,0
19 Şubat 2007 tarihinde eklendi
Usta bir sinemacı Orson2un toplistlerden asla düşmeyen ve düşmeyecek olan başyapıtıt. Film na olarak bir tek temayı işliyor görünsede( hiçbir mevki ve zenginlik gercek mutlulugu getirmez.) alta bir çok ayrı tema vurgulanıyor. Welles bu dönemde yasasaydı keske ediğim nadir insanlardan biri. Ama o zaman da sinema bu kadar ilerleyemezi di mi:)
5,0
29 Kasım 2006 tarihinde eklendi
Sinema sanatının temeline gül koyanlardan Orson Welles’i ve onun gözde filmi Yurttaş Kane’i anımsamamak mümkün mü? David Griffithlerle,Michael Curtizlerle,Cecil Millelerle yavaş yavaş filizlenen sinema çağının en gözde yönetmenlerinden biriydi Welles.Yaşadığı dönem içerisinde değeri bilinememiş olsa da ’’Yurttaş Kane’’ile dünya sinemasına çok seçkin bir eser kazandırmıştı.Kimi sinema eleştirmenlerince de yüzyılın en iyi filmi olarak gösterilen film tam bir senaryo ve biçim zenginliğine sahipti...(film ise sadece en iyi senaryo dalında oscar almıştı...) Filmde,büyük bir şatonun içinde elinde kristal bir küreyle bir adam belirir.Küreyi tutmakta olan adamın ağzından tek bir sözcük yuvarlanır.Bu sözcük ’’Rosebud’’dur ve adamın ölmeden önce diline öaldığı son sözcük olmuştur.Rosebud sözcüğüyle bizleri meraka gark eden adam zengin bir gazete patronu olan Charles Foster Kane’dir.Bu medya baronunun yaşamına girmiş 5 ayrı kişinin anlatımıyla şekillenen senaryonun zenginliği bir yana,film özgünlüğünü ve asıl değerini yeni bir sinema dili oluşturan Orson Welles’in yaratım sürecinden alır.Filmde kurgu bağlamında eskili-yenili bir çok teknik kullanılmış,yaratılan kurgu bileşimiyle sinema olanaklarının sınırları zorlanmıştır.Alan derinliğini temel alan,üç boyutluluğu gözeten,kurgudaki ritmi hikaye akışına göre şekilleyen bu devrimci atılım,yeni bir sinema dilinin yaratılması bağlamında o günün şartlarında dünya sinemasına çok değerli olanaklar bahşetmiştir. Orson Welles Foster Kane’in ilginç yaşam öyküsü çerçevesinde o pembe ’’amerikan rüyası’’nın kesin sonunu ilan ederken,medya ile iktidar arasındaki organik bağa ilişkin de çok çarpıcı tespitler sunar.İktidar,nüfuz kavramlarının mutlulukla bağdaşmayan ironik yanlarını ortaya seren filmde yönetmenimiz bir ’’sosyolog’’titizliğiyle çalışmıştır.O meşhum amerikan rüyası multimilyonerini yaratmış ama ona mutluluğu verememiştir.İktidardaki yozlaşmanın irdelenmesi olarak da değerlendirilebilecek film ’’Rosebud’’sözcüğünün anlamının sorgulandığı süre boyunca ’’merak’’öğesini ustalıkla işlemiştir.Bu merak öğesinin beslediği gerilim ölçüsünce izleyiciyi sarıp sarmalamış yer yer groteske kaçan bir anlatımla da olayın hicivsel boyutunu ortaya koyabilmiştir... Kane karakterine model alındığı söylenen William Hearst’ın ciddi saldırılarına uğrayan film sansürlere ve Welles üzerinde yürütülen sistemli kampanyaya karşın,geleceğe taşınmış,her büyük sanat yapıtı gibi klasikler nezlinde hak ettiği seçkin yeri almıştı...Dünya sinemasında bir ’’kilometre taşı’’oluşturan filmde oyuncuların çoğu Orson Welles’in kurduğu ’’Mercury Tiyatrosu’’nun oyuncularıdır ve filmde çok başarılı kompozisyonlar çizmişlerdir... İşte böyle Orson Welles...Sen gerçek anlamda bir sanat insanıydın.Sinema ise 40ların ortasında beşeri ve toplumsal diyalektiği ustalıkla verebilen filmlerle belki de altın çağını yaşamaktaydı.Sinemanın sanat olmaktan çıkıp tam bir açık borsa gibi işlediği günümüzde yaşasaydın bizler gibi senin de hüzünlenmemen mümkün olabilir miydi?
5,0
19 Şubat 2007 tarihinde eklendi
Sinema Tarihinin dönüm noktasıdır.bir sinema şaheseridir. Senaryo, anlatım ve diğer pek çok unsur dışında sinema adına bir deney laboratuarı gibidir. İşin güzeli laboratuarda pek çok önemli keşif yapılmıştır. Sinemanın akışında önemli bir sıçrama noktasıdır.
5,0
17 Kasım 2007 tarihinde eklendi
Dün izledim ve gerçekten büyülendim.. birçok otorite tarafından sinema tarihinin en iyi filmi olarak nitelendirilmesini gerçekten hak ediyor..Güzel bir senaryo, yeni kamera açıları, olağanüstü oyunculuklar ve bireysel ve toplumsal konularda bir sürü değerli mesaj.. flashback tekniği de ustaca kullanılmış.. bir sinemaseverin izlemesi gereken kilometretaşlarından biri olduğu kesin.. Ve benim, ’Psycho’ ile denk tutabileceğim tek filmdir..’Rosebud...’
5,0
18 Mayıs 2007 tarihinde eklendi
orson welles ten bir başyapıt kesinlikle en takdire şayan filmlerdendir dönemine göre teniksel olarak olağanüstü görüntü teknikleri kullanılmış şahane bir film en sevdiğim kült
5,0
15 Kasım 2008 tarihinde eklendi
arkadaşlar bu filmi dvd dükkanında gördüm ve hemen aldım size tavsiyem sizde gördüğünüz yerde alın bu filmi mutlaka ama mutlaka edinin mükemmel bir film özellikle orson welles bir karakterin hem gençliğini hem orta yaşlı halini hemde yalşışığını mükemmel bir şekilde oynuyor yani utanmazsa charlie foster kanein çocukluğunuda oynayacak o derece aşmış kendini 1941 yapımı ama mükemmel ötesi bir film godfather ve shawshank redemption dan her zaman 1 adım önde olacak bence mutlaka ama mutlaka edinin
5,0
11 Haziran 2011 tarihinde eklendi
izlediğim en iyi filmlerden bir tanesiydi .insanın bazı şeyleri kabullenmemesini kendine yedirememesini konu almış aslında her insanda vardır bir kane tarafı ama bunu izledikten sonra farkedeceksiniz 10/10
5,0
13 Aralık 2005 tarihinde eklendi
sinema tarihi içinde, bir filmde bu kadar yenilik yok. her karesiyle sinema dersi!
Başlıbaşına sinema nedir sorusunun cevabı.
5,0
2 Şubat 2010 tarihinde eklendi
Kanımca en büyük rakibi The Godfatherdır.
Daha Fazlasını Göster