SİNEMA TARİHİNİN KİLOMETRE TAŞLARINDAN OLAN BU FİLM GERÇEK BİR BAŞYAPITTIR
Sunset Blvd. (1950).. Sinema tarihinde en şaşırtıcı bir finale sahip olan ve benim en sevdiğim klasiklerin başında olan bir yapım.. Senaryo çok akıllıca tasarlanmış.. Kara film ( Film-Noir ) tarzını bana ve büyük bir izleyici kitlesine sevdiren yapım.. Sunset Bulvarının bu kadar sürükleyici bir anlatım diline sahip olacağını düşünmüyordum ama beni yanılttı.. Film İmdb Top 250 Listesinde 26. sırada yer almaktadır.. Film siyah-beyaz çekilmiştir ve 11 dalda oscara aday olup 3 tanesini kazanmayı başarmıştır.... 1950 yapımı Sunset Bulvarı zamanın en iyi yönetmenlerinden Billy Wilder imzalı ünlü klasik.. Yönetmenin imzasını attığı filmler 21 kere Oscara aday olmuş ve 7 tane ocar heycelciğini kazanarak ne kadar usta bir yöenetmen olduğunu kanıtlamıştır.. Yönetmenin sadece bu filmini izledim ama elime geçerse oscara aday olduğu ve kazandığı filmleri izlemek önceliğim olacaktır.. Zaten bir yönetmenin her zaman geçmişte yaptığı filme bakın film seçerken oldukça yardımcı olacaktır.. Başrol oyuncuları Kwai Köprüsü ve Yangın kulesi filmlerinden tanıdığım oscarlı oyuncu William Holden ( Joe Gillis ) ve sessiz sinema döneminin en ünlü oyuncularından bir tanesi olan Gloria Swanson (Norma Desmond) karşılıklı muhteşem bir performans çıkarark seyirciyi büyülemeyi başarmıştır.. Gloria Swanson canlandırdığı (Norma Desmond) karakteri ile o yıl oscarda En İyi Kadın Oyuncu dalında adaylığı bulunmaktadır.. Swansonun filmde Chaplin kılığına girmesi gözümden kaçmadı.. Filmde kullanılan \'Seyirciler filmleri birinin oturup yazdığını bilmiyor.. Aktörlerin oynarken uydurduklarını düşünüyorlar..\' bu replik filmi zaten özetliyor ve beni oldukça etkilemişti.. Konusunun Hollywood, Sunset Bulvarında geçen film, aslında Hollywood sinemasının kendi kendini eleştirdiği bir film olarak gösterilir.. Bu unutulmaz klasiği özellikle sinemaya kendini fazla kaptıran sinema-severlere tavsiye ederim..
Yönetmenliğini Billy Wilder’in yaptığı Sunset Blvd 1950 yılında 11 dalda Oscara aday gösterilmiştir. Aynı yıl en iyi film dalında Oscar’ı alan “All About Eve” ile yarışması şansızlık olmuş diyebilirim. Ne gariptir ki; iki filmin hikayesinde benzerlikler vardır. Aslında ikisi de hırs, entrika, şöhret ve Hollywood’un iki yüzlülüğü ve ‘kadın oyunları’ gibi temaları ele almıştır. Sunset Blvd. Bir çok film listelerinde yüzyılın en iyi filmleri arasına girmeyi başarmıştır. “Klasik” kelimesinin anlamını tam manası ile veren Sunset Blvd. filmini genç bir seyirci olarak izlemek ayrıca keyif vericiydi. Filmin hikayesini anlamaya çalışırken bir yandan da dönemin kültürel havasını soluyoruz. 1950’li yılların caddelerinde geziyor, kafesinden Türk sigarası (Abdulla) satın alıyor ve bir malikanenin en ince detaylarını gözlemliyoruz. Kadife perdeleri, eski koltuk ve vitrinleri görmek benim için oldukça ilginç detaylardı. Bu filmi henüz izlememişseniz ve izleyecekseniz şöyle bir ayrıntıyı da belirtmek isterim. İzleyeceğiniz filmdeki oyuncuların neredeyse hiç biri suan hayatta değil.1928 doğumlu Betty Schaefer rolündeki Nancy Olson hala yaşıyor. Yani tabiri caizse ölülerin filmini izleyeceksiniz. Özellikle filmin hikayesini de bu bağlamda göz önünde bulundurursak Sunset Blvd benim için bir o kadar ilginç ve saygıyı hak eden bir film. Filmde Hollywood dünyasının trajedilerini, entrikalarını ve geride bıraktığı acıları Norma Desmond karakteri üzerinden izliyoruz. Bir zamanlar alkış tutulan, sevilen ve hayran kitelesi oldukça fazla olan bir sanatçının 50’li yaşlardaki durumunu gördüğümde, aslında günümüze hiç de yabancı gelmeyen sanatçıları yansıttığını düşünüyorum. Bugün bile onlarca sinema yönetmeni, senaristi unutulup gitmiyor mu? Hangimiz, “Başyapıt” diye adlandırdığımız filmlerin yönetmenlerini, senaristlerini hatırlıyoruz? Klasikleşmiş filmlerin gerçekten de çok farklı bir havası var. Eğer kendinizi bu tarz filmleri izlemeye hazır hissediyorsanız arka arkaya aynı dönemde çekilmiş başyapıtları izlemenizi tavsiye ederim. Sunset Blvd’de bunlardan bir tanesi. Filmde hayatın en büyük dilemalarından bir tanesi seyirciye sunuluyor. “Para mı aşk mi” ikilemi oldukça iyi yansıtılırken dönemin koşullarını ve Joe Gillis’in (William Holden) durumunu da göz önünde bulundurursak, seçimi pek de kolay olmayan bir ikilem. Gloria Swanson’un (Norma Desmond) muhteşem performansı ile adeta büyülüyor. Yer yer abartılı tiyatral havası olsa da bunu normal karşılmak lazım çünkü ilk dönem sinema filmleri ve oyuncuları tiyatro geleneğinden geliyor. Norma Dosmond karakteri bize bir kadının, istediği erkeği elde etmek için neler yapabileceğini de gösteriyor. İnsanı vicdan muhasebesine sokup, kendi çıkarı için acınası halini kullanarak başarı elde etmeye çalışmaktadır. Tabi bu her kadın için değil, karakteri Norma Desmond gibi olanların yansıttığı bir durumdur. Filmin ilginç detaylarından bir tanesi de Cecil B. DeMille karakterini gerçektende Cecil B. DeMille’in oynaması. Kendisi gerçek hayatta da yönetmendir. Max Von Mayerling rolünde oynayan ve filmde Norma’nın ilk filmlerini çektiğini söyleyen Erich von Stroheim gerçek hayatta da yönetmendir. Kendimizi filmin akışına bıraktığımızda son sahnesi ile biraz olsun şaşırmadım diyemem çünkü film hikayesi ile içine o kadar çekmişti ki; ilk havuz sahnesini hafiften unutmaya başlamıştım. Şunu da hemen belirtim; havuz sahnesi daha sonra bir çok aksiyon-polisiye-mafya filmlerinde kullanılmıştır. Filmin replikleri de oldukça ilginç Joe’nun Betty ile senaryo hakkında konuştukları sahnede, yazdıkları senaryonun Oscar alabilme ihtimalinden bahsediyorlar. İlginç olan tarafı şu; Sunset Blvd filmi 1950 yılında “en iyi özgün senaryo” dalında Oscar ödülünü kazanmıştır. Bir diğer güzel replik de Norma’dan geliyor. Kendi gençliğinde oynadığı bir filmi kastederek, “Bizim diyaloglara ihtiyacımız yoktu, yüzlerimiz vardı.” diyerek sessiz filmlere gönderme yapıyor ve o yılların kendisi için ne kadar harika yıllar olduğunu dile getiriyor. Bu filmi bir oyuncu, senarist ya da yönetmen olarak izlemek çok daha anlamlı olsa gerek çünkü her oyuncu, yönetmen veya senaristin kendinden bir şeyler bulabileceği bir film. Filmin en anlamlı ve hikayeyi özetleyen repliği ise son sekansında yine Norma’dan geliyor. "Görüyorsun, bu benim hayatım ve hep böyle olacak. Başka bir şey yok.- sadece biz ve kameralar- ve karanlıktaki o muhteşem insanlar. Tamam, Bay De Mille yakın çekim için hazırım."