"Sıkı” bir başlangıç, can sıkıcı bir sonuç: Sydney Pollack’ı benim için Tootsie’nin yönetmenidir. Kadınların yanında duruşu, çevik anlatımı, espri anlayışı bana hoş gelir. Bu filmde de yönetmenin adını görür görmez “tamamdır” dedim. Film adeta bana "mendilini attı". Bir şüphe ve gerilim filmi olarak tam olması gerektiği gibi başladı her şey. Genç, zeki ve aşık çift başka bir şehre taşınır. Işıl ışıl bir gelecek onları bekliyor gibidir. Yine de kulaklarına çalınan bazı söylentiler onları huzursuz eder. Firma “kadınların çalışmasına karşı çıkmıyor ama çocuk sahibi olmayı destekliyor” gibi. Şirketin çalışanlarından birisi deniz kazasında ölür. Firma çalışanlarının telefonlarını, evlerini dinledikleri için tüm hayatları bilinmekte ve beklenmedik ayrıntılara kadar düzenlenmektedir. Böylece ilk altmış dakika boyunca gerilimi dozunda ayarlanmış, bir takım estetik denemelerle zenginleştirilmiş şık bir film izledim. Tom Cruise'un neden Eyes Wide Shut filmi için seçildiğini anladım. Nick Nolte ve Holly Hunter sürpriz oldu. Tom Cruise’un Firma'ya karşı işbirliği yaptığı alt sınıftan karakterler, ara sokaklarda buluşulan kafeler Pollack’ın filmlerinin alt metnine yakıştırdığım “ne varsa işçi sınıfında var” söylemine uygun gelmişti. Her şey yolunda gidiyordu, ta ki filmin yavaş yavaş çözülmeye başladığı noktaya gelene kadar. Tabi bu sanırım filmle ilgili bir sorun değil, kitabın yazarı John Grisham’ın başının altından çıkmış "kolaylıklar": Bir anda insanlar işlerine geldiği gibi karakter değiştiriyor, kötüler prensip sahibi oluyor. Tesadüf eseri pamuk yüklü bir kamyon tam olması gerektiği yerde park etmiş. Yılların kiralık katilleri Laurel ve Hardy'ye dönüşüyorlar, nedense çekilen fakslar makinasının altına düşüyor vb. Film verdiği hiç bir sözü tutmamasıyla hayal kırıklığına uğrattı. Nişanı attı, Jason Statham'la kaçtı adeta. Bu film oyuncuların çok çok ünlü olmadan önceki hallerine meraklıysanız, ( Nick Nolte, Ed Harris, Holly Hunter gibi) hoşunuza gidebilir. Tom Cruise ya da John Grisham hayranı iseniz iyidir. Ya da zaten şüphe/gerilim türüne aşina iseniz "bunların hepsi böyle zaten" diyebilir ve severek izlersiniz. Ben doya doya şüphelenmek istiyorum, sonu da hayal kırıklığı yaratmasın diyorsanız pek de uygun değil. Bir Alien, bir Invasion of the Body Snatchers bu filmden daha iyi gerilim sağlıyor. Sonları da hüsran olmuyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.