Hesabım
    Le Temps retrouvé, d'après l'oeuvre de Marcel Proust
    Ortalama puan
    3,0
    1 Puanlama
    Le Temps retrouvé, d'après l'oeuvre de Marcel Proust hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    18 Aralık 2023 tarihinde eklendi
    Senaryosunu, Marcel Proust'un (1871-1922)...

    "Du côté de chez Swann / Swann's Way / Swann'ların Tarafı" (1913), "À l'ombre des jeunes filles en fleurs / In the Shadow of Young Girls in Flower / Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde" (1919), "Le Côté de Guermantes / The Guermantes Way / Guermantes Tarafı" (1920-1921), "Sodome et Gomorrhe / Sodom and Gomorrah / Sodom ve Gomorra" (1921-1922), "La Prisonnière / The Prisoner / Mahpus" (1923), "Albertine disparue / The Fugitive / Albertine Kayıp" (1925) ve "Le Temps retrouvé / Time Regained / Yakalanan Zaman" (1927) dan oluşan...


    Ve ek bir bilgi olarak...

    Bunlardan...

    Artık kendisinin hayatta bulunmaması nedeniyle...

    Taslaklar halindeki son üçünün, gözden geçirilerek yayınlanması faslını da...

    Bizzat...

    Kardeşi Robert Proust'un üstlendiği...


    Yedi kitaplık, "À la recherche du temps perdu / In Search of Lost Time / Kayıp Zamanın İzinde" isimli roman külliyatından...

    Gilles Taurand ile birlikte uyarlayarak kaleme alan Şilili sinemacı Raúl Ruiz'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Le Temps retrouvé, d'après l'oeuvre de Marcel Proust / Marcel Proust's Time Regained"; son derece büyük bir titizlikle kurgulanıldığı, her halinden belli olan bir drama olarak geliyor karşımıza...

    ***

    Gelin isterseniz, 10 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek...

    Cannes Film Festivali'nde, yarıştığı Altın Palmiye Ödülü'nü; Dardenne Biraderler'in "Rosetta"sına (1999) kaptırmasına ilaveten, brüt 4.5 milyon dolarlık hasılat rakamıyla...

    Gişeye de çakılmış olan, bu talihsiz filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Ölümü beklediği döşeğinde, bitkin bir vaziyette uzanıp yatmakta olan Marcel Proust (André Engel)...

    Bakıcılığını da üstlenen asistanı Céleste'e (Mathilde Seigner); harfiyen not alması için, bir şeyler dikte ettirmektedir...

    ***

    Ancak...

    Bu tarzın, kendisi açısından yorucu olduğuna karar veren Marcel...

    Çalışmayı yarıda keserek, bir miktar sıcak süt de istediği Céleste'ten; odadaki dolabın çekmecesindeki, fotoğrafları getirmesini de talep ederken...

    Her zamanki nezaketiyle...

    Teşekkür etmeyi de unutmaz...

    ***

    Ardından da...

    Aralarında...

    Odette De Crecy (Catherine Deneuve), büyükannesi (Monique Mélinand), karı koca Verdurin çifti (Marie-France Pisier, Jérôme Prieur), annesi (Laurence Février), babası (Serge Dekramer), Cottard (Philippe Morier-Genoud), Robert de Saint-Loup (Pascal Greggory), Rachel (Elsa Zylberstein), Gilberte (Emmanuelle Béart) ve kendi çocukluk (Georges Du Fresne) günlerine ait fotoğraflara göz atmak suretiyle...

    Bu insanlarla ilgili, geçmiş anılarındaki yolculuğuna başlar...

    ***

    Her ikisi de...

    Onlu yaşlarının başlarındayken tanışmış olan Marcel ile Gilberte (Camille Du Fresne)...

    Genç yaşlarında da...

    Görüşmeyi sürdürmektedirler...

    ***

    Derken...

    Anılarındaki, dalından kestiği güller ile bir buket derleyen Gilberte'den esinlenen Marcel...

    Odasına çağırdığı Céleste'e...

    "Doğru söyle... Evde gül var mı?"

    İle...

    Baron de Charlus'a (John Malkovich) ilişkin ardışık sorularını yöneltecek...

    ***

    Sonrasında da...

    Robert'in, Giberte'e yanık...

    Kendisinin de, aynı Gilbert ile yakın dost oldukları...

    Ve...

    Yine kendisinin (Marcello Mazzarella), Albertine'e (Chiara Mastroianni) platonik bir aşkla tutulduğu...

    Geçmiş günlere, dalıp gidecektir...

    Dakika 39...

    ***

    Destansı nitelikteki, böylesi bir yapıma imza atmanın...

    Mangal gibi yürek gerektireceği filmin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; tüm ana karakterleri, kendilerine sıklıkla yer verilmek yoluyla...

    Dantela misali bir maharetle işlenilerek tanıtılırken...

    ***

    Olaylar örgüsüne dair dönemin...

    Gerek kostüm, gerek dekor ve gerekse de makyajlarındaki özene ek olarak...

    Arjantinli görüntü yönetmeni Ricardo Aronovich'in, aynadaki yansımaları kullanma biçiminin de...

    Bu işten anlayanların, dikkatlerinden kaçmayacağı...

    130 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    ***

    Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

    "Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

    Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

    25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top