Hesabım
    Yedinci Kıta
    Ortalama puan
    4,2
    50 Puanlama
    Yedinci Kıta hakkında görüşlerin ?

    12 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    2 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    beck31
    beck31

    Takipçi 1.383 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    7 Ocak 2011 tarihinde eklendi
    Bir kez daha endişe etmeden yaşamanın olanaksız olduğunu bana fazla acı bir şekilde anlatan ilk Haneke filmi. Kişisel vandalizm. Monotonluk ve akabinde ki bıkkınlığı başta fazlasıyla hissettirip öyle bir yumruk indirir ki sonlara doğru afallatır. Olayın gerçeklerden esinlenildiğide unutulmamalı. 10/10
    emrahsahin98
    emrahsahin98

    Takipçi 104 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    22 Temmuz 2008 tarihinde eklendi
    Hanekenin ilk filmi,ilk başyapıtı...
    Avrupadaki toplumsal ve bireysel yıkımı ele aldığı kent üçlemesinin ilk halkası olan bu filmin finali insanın kanını donduruyor.
    throughout
    throughout

    Takipçi 367 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    7 Haziran 2011 tarihinde eklendi
    Hanekeden vasat bir film.. oluşturulan atmosfer etkili ama karakterlerin ve yaşananların son noktaya nasıl vardığı hakkında hiçbir anlatım ya da görsel öğe yok filmde.. tıpkı şuna benziyor.. gazetede örneğin trajik bir haber var.. "bir aile eve kapanıp ölümü seçti" şeklinde bir haber.. evet şöyle bir duraksarız, o anlık üzülürüz ama kısa sürede gelir geçer o etki.. ama o ailenin son noktaya nasıl vardığı hakkında bilgi verilseydi, bireyler tek tek anlatılsaydı o zaman çok daha dokunaklı bir haber olurdu.. aynı durum bu filmde de geçerli.. evet olay trajik ve düşündürücü ama etki yok.. hanekenin cache filmi, yönetmenin filmleri arasında favorim olmaya devam ediyor.. yedinci kıta, oluşturduğu atmosfer dışında, etkisiz bir film.. 5/10
    ozzy-badd
    ozzy-badd

    Takipçi 831 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Temmuz 2010 tarihinde eklendi
    heneke den sıradışı ve farklı bir film daha ... bazı sahnelerde psikolojik olarak rahatsızlık hissettim :D ... 10/7 ...
    Kağan Y.
    Kağan Y.

    Takipçi 58 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    16 Aralık 2015 tarihinde eklendi
    BU YAZI FİLM HAKKINDA SPOİLER İÇERMEKTEDİR.
    Yedinci Kıta filmi, kimilerine göre Haneke sinemasının her şeyi en soğuk haliyle belki de gözümüze vurduğu, en rahatsız edici filmi, kimilerine göre ise Haneke’yi anlayabilmek için muhakkak izlenilmesi gereken filmi. Haneke, ilk filminden izleyiciyi derin bir biçimde yaralamayı başarıyor. Filmin konusunu en genel haliyle incelersek son derece basittir aslında. Tek cümleyle özetleyecek olursak, Avustralya’ya yeni bir yaşam umuduyla gitmeyi amaçlayan bir ailenin hazırlıkları. Evet, konu en genel haliyle bu. Fakat içine birazcık daha giriş yapmamız çok daha doğru olacaktır. Georg ve Anna çiftinin hayatları son derece monoton bir şekilde ilerlemektedir. Haneke bunları ilk sahnelerden bizlere en çıplak haliyle yansıtır. Georg ve Anna geceleri sevişir, sonrasında sabah 6 olur, uyanmalarıyla beraber terliklerini giyip dişlerini fırçalarlar, üstlerini giyinirler, ailece kahvaltı ederler, işe giderler, gelirler ve de aynı monoton haliyle sıradan bir akşam geçirip yeni, değişmeyen bir sabaha adım atarlar. Haneke, monoton yaşamları bizlere daha ilk filminden son derece doğal bir biçimde yansıtırken hayatın anlamsızlığı üzerine film boyunca önemli bir vurgu yapmakla birlikte, filminin sonlarında ise bunu doruk noktasına ulaştırır. Filmin son sekansı olan görüntünün olmadığı televizyon ise bunu son derece metaforik bir şekilde anlatmaktadır.
    Haneke, izleyiciyi hakikaten de ilk filminden itibaren rahatsız etmeyi amaçlamıştır. Dakikalar süren araba yıkama sahnesi, market sahnesi vs. bunu açıkça yansıtmaktadır. Bir de sahne kesim tekniği ile diyalogları da yarıda kesen Haneke, izleyiciye izlenmesi zor bir seyir sunarken, asıl büyük bombasını ise ikinci yarısında yapıyor. Filmin ilk yarısında karşımıza çıkan araba yıkama sahnesi, kahvaltı etme sahneleri, market sahnesi, Georg ve Anna’nın kızları Evi’nin kör taklidi sahnesi (çok çarpıcı ve de ailenin bunalımlı hayatının küçük kızlarındaki yansımasını da çok iyi anlatan bir sahne), yolda giderlerken karşılarına çıkan kaza ve de cesetler ise onların bunalımını bir kat daha artırmıştır. İşte bu sahne ile beraber film, farklı bir noktaya doğru Haneke tarafından sürüklenmeye başlayacaktır. Karşımıza aralıklarla çıkan deniz ise Avustralya’yı izleyiciye tekrar tekrar hatırlatmaktadır. İkinci bölümde farklı bir noktaya ulaşan film, bir anda ailenin evdeki eşyaları yerle bir etmeye başlamasıyla izleyiciyi şoke eder. Bu upuzun süren sahnede ise gözüme en net çarpan detaylardan bir tanesi ise, akvaryumun camını kırdıkları zaman suyla beraber fırlayan balığın yerde umutsuzca tepinmesidir. Sadece bu sekansla dahi film, Haneke’nin en özündeki hayatın anlamsızlığı düşüncesini, insan ile birlikte aynı kefeye koyulan balık ile beraber yapıyor. Haneke, ailenin son üç yılına bu filmde göz atarken, son yarım saat, hatta otuz beş kırk dakikayı ailenin intiharına ayırarak pek çok izleyiciyi ciddi anlamda rahatsız etmeyi başarıyor. Bu hem uzun sekanslardan kaynaklanır, hem de Haneke’nin bir kızın ölümünden çok paraların atıldığı ve de akvaryumun kırıldığı sahneleri göstermesi, aslında Haneke’nin insanların hayatlarındaki önceliklerinin acı bir görüntüsü olarak bizi ters-düz etmesindendir. Bir ailenin intiharının bu kadar uzun süre gösterilmesi, bu kadar uzun sürmesi ise, zannımca şöyle yorumlanabilir: The Truman Show filmini hatırlayacak olursak, o film insan hayatlarının özünde ne kadar basit bir komikliği olduğunu gösteriyordu. İşte Haneke de bu filminde, insan hayatlarının trajikomik halini en saf dille anlatıyor ve de insanların intihar etmeyi kafaya tamamen koymuş olmalarına rağmen, kendilerini öldürmelerinin bile ne kadar zor olduğuna bizleri gösteriyor. Buna kanıt olarak ise, Georg ve Anna çiftinin ve de kızlarının acı çeke çeke, yüksek dozda ilaçlar kullanarak ölümlerini bizlere yansıtmasıyla varoluşumuzun saçmalığını acı bir şekilde yüzümüze vuruyor. Fakat bütün bu filmde sanal olarak gördüklerimiz bir yana, bu filmin gerçek bir hikayeden alınma olduğunu öğrenmemiz ise bizlerde soğuk duş etkisi yapıyor.
    Haneke’nin diğer 11 filminde ortaya koyduğu kavramların en genel, net haliyle yedirildiği filmi olan Yedinci Kıta, 108 dakikalık bir huzursuz seyir bizlere sunarken, kimileri tarafından Haneke’nin bahsetmek istediği pek çok konudan tek bir film içerisinde bahsedilmesi sebebiyle bazılarından negatif eleştiriler alsa da, pek çok takipçisi tarafından son derece beğenilen filmlerinden bir tanesi olarak gözümüze çarpıyor. Şahsi düşüncemi belirtecek olursam, Haneke 108 dakika içerisinde bahsettiği konuları çok iyi bir şekilde toparlayıp önümüze sunarken, ilk başyapıtını da sinema tarihine kazandırıyor ve de auteur bir yönetmen olarak sinemada yeni bir umut verici yönetmenin doğuşunun net sinyallerini tüm seyircilere farkıyla kanıtlıyor.
    dolunay946
    dolunay946

    Takipçi 106 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    6 Aralık 2008 tarihinde eklendi
    bu neydi şimdi yaa!ağzım açık kaldı,harbi dram!eh işte denebilecek bi film.gerçi filmin 1989 yılında çekildiğini düşününce güzel denebilir,yinede pek beğenmedim :(
    Deniz Akçadoğan
    Deniz Akçadoğan

    Takipçi 22 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    21 Mayıs 2016 tarihinde eklendi
    ...Filmi izledikten sonra sabah uyanıp işinize mutlu bir şekilde gidebiliyorsanız; keyfinize bakın.
    Filmi izledikten sonra en çok merak ettiğiniz şey balıkların akıbetiyse; lütfen filmi unutun.
    Filmi izledikten sonra derin düşüncelere daldıysanız; karanlığa hoş geldiniz. Çünkü Haneke’nin de zaten yapmak istediği buydu, o tohumu sizin beyninize ekebilmek...
    Uyduruk bir tatile gidebilmek için bir sene çalışmak; kesinlikle pahalı bir anlaşma...
    ece-2
    ece-2

    Takipçi 11 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    11 Ağustos 2010 tarihinde eklendi
    Orta sınıf hayatını acımasız bir çıplaklıkla anlatan tokat gibi Haneke filmi.Filmin başından itibaren tekdüze planlarla karşılaşırız.araba yıkatma sahnesi,monoton geçen akşam yemekleri,markette sürülen alışveriş arabası ve yakın çekim planlar vs.bunların hepsi ailenin hayatıyla ilgili bize ipuçları verir.büyük bir monotonluk ve amaçsız yaşamaktan ilerigelen aile içi iletişimsizlik.Bunlar dikkatle izlendiğinde ailenin sonunda geldiği nokta çokta şaşırtıcı olmuyor.Hanekenin diğer kent üçlemesi filmleriyle beraber izlenmeli.
    bureax
    bureax

    Takipçi 6 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    25 Şubat 2011 tarihinde eklendi
    yaşananlar uzun uzun anlatılmış aynı Yeşil Yol filmindeki gibi, yavaş bir hava var. kardeşim bir paraları klozete atma sahnesi beş dakika sürmez sürmemeli sahne ne kadar etkileyici olursa olsun aynı sahne uzadıkça insanı bayıyor.

    bunun yanında filmin konusu ve sahnelerin hissettirdikleri iyiydi
    forrestgump333
    forrestgump333

    38 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Kasım 2009 tarihinde eklendi
    harika bir film.adamı karıını özelliklede kızını düşündükçe içim yanıyor.gerçek olduğunu filmin onunda öğrenmemle beraber öldüm diye bilirim.bilmem herke bu filmi severmi.akiyon beklereniz sevmezsiniz.tam anlamıyla dram.dram tarzı evenler için tam tamına.o kadar film seyrettimde bunun gibisini, yeni gördüm.yönetmen üper anlatmış gerçektende.kesinlikle 10 puanlık bişr film
    hicolumudusundunmu
    hicolumudusundunmu

    32 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    19 Eylül 2008 tarihinde eklendi
    Millet iki kişi daha oy versede puanına baksak bi filmin:)

    Hade gençler bi el atıverin:)
    Barış T.
    Barış T.

    1 değerlendirme Takip Et!

    3,0
    17 Mart 2013 tarihinde eklendi
    Hayatımın 105 dakikasını boşa harcamış gibi hissettim. İzlediğim en sıkıcı filmlerden biriydi. Ne küçük kızın kör numarası yapmasının sebebini ne de her bölümün başında verilen oto yıkama sahnelerini anlayabildim. Sonra biraz eski yorumlara baktım. Zaten filmin amacı da buymuş sıradanlığa dikkat çekmek. Amaçları gerçekten bu ise bence gerçekleştirmişler o yüzden başarılı bir film sayılabilir. Bunun dışında yazacak pek de bir şey bulamıyorum. Her sahnenin ardından en ince ayrıntısına kadar düşünüp uzun uzun sonuçlar çıkarmayı sevenlerin hoşlanacağı türden bir filmdi bence.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top