Edgar Allan Poe'nun hikayelerinden esinlenilerek, George A. Romero ile Dario Argento'nun, konu olarak birbirlerine benzemeyen iki farklı öyküsünün senaryolarını kaleme almalarının yanı sıra, kendi çektikleri bölümlerinin yönetmen koltuğunda da oturdukları "Due occhi diabolici / Two Evil Eyes"; egolarından arınarak bir araya gelen türün iki büyük ustasının, bizlere armağanı olan bir korku antolojisi olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz; sinema dünyasının tanınmış özel efekt ve protez makyaj uzmanlarından Tom Savini ile ekibinin damgalarını vurdukları, İtalyan - ABD ortak yapımı olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- Bay Valdemar Vakasındaki Gerçekler (The Facts in the Case of Mr. Valdemar) -
Üç bilemedin en fazla altı hafta ömrü kalmış olan 65 yaşındaki kocası Ernest "Ernie" Valdemar'ın (Bingo O'Malleymal) varlığının, yaklaşık %20'ye varan kısmını nakite çevirmek düşüncesindeki Jessica Valdemar (Adrienne Barbeau); kocasına imzalattığı belgeleri kaptığı gibi avukatları Steven Pike'ın (E.G. Marshall) ofisine gider...
Pike'ın önerisiyse, satışa konu edilen emlakın fiyatının yıllardır düşük seyrediyor olması nedeniyle, satmak yerine tapu kaydını üstüne geçirmesi şeklinde olsa da; nakite ihtiyacı olduğunu vurgulayan Jessica, satış hususunda ısrarcıdır ve vakti zamanında, genç bir hostes olarak yaşlı Ernest Valdemar ile evlenerek onu mutlu ettiği için bu eylemin haklılığına da inanmaktadır...
***
Yıllardır yakından tanıdığı Bay Valdemar'ın bu kararına akıl sır erdiremeyerek tereddütte düşen Pike, öncelikle evraklardaki imzanın doğruluğunu teyit etmeye kalkışınca; Jessica'da, avukatın ofisindeki telefon ile doğrudan kocasını arar ve konuşması için telefonu, şaşkınlığı yüzünden açıkça belli olmakta olan Pike'ın eline verir...
Ufak bir hal hatır sorma faslı sonrasında konuya giren Pike, elindeki imzalanarak gönderilmiş evraklardan söz ederek; bunu gerçekten yapmak isteyip istemediğini bir de kendisi sorduğunda, Bay Valdemar'dan aldığı yanıt "evet" olur...
Yine de tereddüttü tamamen giderilemeyen Pike, tam da konunun detaylarına girmek üzereyken; telefon hattının diğer ucundaki Bay Valdemar'ın "genç ve yakışıklı" doktoru Bob Hoffman (Ramy Zada) devreye girerek Pike'dan, zaten fazlasıyla bitkin olan Ernie'yi daha fazla rahatsız etmemesini rica ederken, evraklardaki imzaların zihin açıklığı ve hastalığının sebep olduğu duygusallık içinde atılmış olduklarını belirtmeyi de ihmal etmez...
Zira Pike'a göre bu işlem, Bay Valdemar'ın alışıldık ticari prensiplerine hiç de uygun değildir...
Neyse...
Ertesi sabaha kadar yasal evrakları tamamlayacağını söyleyen Pike, bir şekilde ikna edilmiş gibi görünmektedir...
Dakika 7...
Birinci hikayenin anlatımını, devamının George A. Romero'nun sinema tarzına uygun bir biçimde neticeleneceği bilgisini de vererek burada kesiyoruz...
***
- Kara Kedi (The Black Cat) -
Senaryosunun yazımına, Franco Ferrini'nin de katkı verdiği bu ikinci bölüm:
Suç mahalli fotoğrafçısı Roderick "Rod" Usher (Harvey Keitel), parçalara ayrılmış ceset kalıntılarının çevreye saçıldığı bir binaya girerek; soruşturmasını Dedektif Legrand'in (John Amos) yürüttüğü, bir masaya bağlanarak ortadan ikiye bölünmüş Eleonora adındaki çıplak bir kadının cesedinin (Sally Kirkland) başucunda durmasıyla başlar...
Derken...
Söz konusu kadını doğrayan manivelayı çalıştıran Rod, ardı ardına fotoğraflar çekmeye başlar...
***
Evindeki kendi karanlık odasında çalışmayı tercih eden Rod'un, bir de davetsiz misafiri bulunmaktadır...
Evet...
Kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi bu; Rod'un kız arkadaşı Annabell'in (Madeleine Potter) sokakta bularak bakımını üstlenmek amacıyla içeriye aldığı ve biraz önce de aniden hırçınlaşarak Rod'u tırmalayan bir kara kedidir...
Öyle ki, bu kara kediyi diğer hemcinslerinden ayıran önemli bir özellik de; göğsünde beyaz bir belirgin işaretin de yer almasıdır...
***
Uyumaya hazırlanan Rod, aynı kediyi yatak odalarında gördüğünde tedirgin olunca; her ne kadar Rod'un bu davranışının, engizisyon yıllarına kadar uzanan batıl bir inanıştan kaynaklandığını düşünse de sevgilisi kırmak istemeyen Annabell, kucakladığı gibi kediyi yatak odasının dışına çıkartır...
Ama gecenin bir yarısı, bir yolunu bularak açık olan pencereden içeriye girmeye uğraşan kedi ile Rod arasında, küçük bir münakaşa da yaşanır...
***
Ertesi sabah...
Keman öğretmeni olan Annabell, öğrencilerinden birine salonda ders verirken; duşunu alarak banyodan çıkan Rod ile kimyaları bir türlü uyuşmayan kara kedi, hırlaşmalarını sürdürürler...
***
Çektiği ceset fotoğraflarından derlenmiş "Metropolitan Horrors" isimli bir kitap bastırma hayalleri kuran Rod; ne yazık ki eldeki mevcut fotoğrafları, kontrast içermemeleri nedeniyle beğendirememektedir...
Yani orijinal fikirler içeren, çok daha şaşırtıcı ve etkileyici fotoğraflar çekmelidir Rod...
Dakika 12...
İkinci hikayenin anlatımını da, burada noktaladık...
***
Fakat herkes emin olsun ki, bugüne kadar fırsat bulup da bu filmi izlememiş olan kategori ile Romero ve Argento hayranı sinemasever dostları; ters köşe sürpriz finalleri de bünyelerinde barındıran, heyecan dozunun tek saniyesinde dahi eksilmediği 101 dakika daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,