Amerikan Banliyölerine Sıkı Dönüş
Yazar: Oktay Ege Kozak"Çocuklarımız yaşayacak; kıtlık, zulüm veya vahşilik olmayan, bütün ihtiyaçların sağlandığı, bütün endişelerin sakinleştirildiği, bütün sıkıntıların eğlendirildiği bir dünyayı görmek için..."
Arthur Jensen (Ned Beatty), "Şebeke" (Network-1976)
Şebeke'nin sonlarına doğru Amerika'nin en büyük şirketlerinden birinin sahibi Arthur Jensen, sürekli serbest düşünce ve kişiselliğin önemini vaaz etmesi yüzünden, işlerine çomak sokan "televizyonun deli peygamberi" Howard Beale'e, geleceğin toplumunu bu şekilde açıklıyor. Jensen sakince Beale'e çabalarının boş olduğunu, çünkü çoğu insanın aslında değişik olmak istemediğini söyler. Jensen'a göre bu insanlar, herşeyin kendilerine tedarik edilmesini amaçlarlar ve basit, güvenli ve mükemmel bir hayat istekleri, eninde sonunda kişiselliğin önünü kesecektir. Paddy Chayevsky Şebeke'yi yazdıktan otuz iki yıl sonra, öldürürcesine sakin, dışarıdan bakıldığında mükemmel gibi görünen, sentetik bir biçimde dış dünyanın gerçeklerine uzak paketlenmiş bir toplum fikri, paranoyak damgası takılan bir senaryo yazarının saçmalıkları olmaktan çıkıp dünyanın her tarafına hızla yayılan bir gerçek artık.
Amerikan banliyö hayat biçiminin en önemli uyuşmazlığı, bu toplumu sarmalayan fiziksel ortam mükemmel olsa bile, içinde yaşayan insanların mükemmel olmaması. İç çatışma, kendine güven eksikliği, stres ve bazen bile bile yanlış karar verme ihtiyacı, insan doğasının ayrılmaz parçaları. Hayatta kalması, kusurlu olma yolu ile kişiselliğe dayalı olan bir yaşam formu için sonuna kadar mükemmel bir çevre yaratılması fikri boş bir efor. Tutku Oyunları, bu bariz çelişkinin esansını hiç bir zaman elinden kaçırmayarak, Amerikan Güzeli'nden beri, vizyona girmiş Amerikan banliyö aile kavramını acımasızca didikleyen dram türündeki en başarılı filmlerinden birisi.
Tutku Oyunları, duygusal bakımdan kaybolmuş, vahşi bir orta yaş krizi geçirirken, aynı zamanda kendilerini sıkıcı, orjinallikten uzak kısır bir dünyanın içinde bulan bir takım orta sınıf beyaz Amerikalıyı, mikroskop altına alıyor. Sarah (Kate Winslet), tezini bir türlü bitiremediği için edebiyat yüksek lisans edinmenin kıyısından dönmüş bir ev kadınıdır. Brad (Patrick Wilson), iki sene üstüste bar sınavını geçemediği için ev bakıcısı rütbesine indirilmiş, gençlik günlerine matem tutan yakışıklı bir hukuk mezunudur. Larry (bu rol icin bariz kallavi kilo vermiş Noah Emmerich), iki yıllık hapis cezasından sonra kasabaya geri dönmüş Ronald isimli bir çocuk tacizcisini (Jackie Earle Hailey) kasabadan kovmakla kafayı bozmuş bir eski polistir.
Bu karakterlerin hepsi, şu veya bu sebepten düşlerini gerçekleştirememiş, bu yüzden bulaşık yıkamak, çocukları parka gotürmek ile dolu, ihtiyaç duyulandan çok daha fazla boş vakte sahip, cehennemsi oranda tekrarlayıcı bir hayata bağlı. Bu yüzden Sarah ve Brad'in önce cinsel açınsama ile başlayıp sonra ümitsiz bir aşk ilüzyonuna dönüşen bir ilişkiye girmeleri veya Larry'nin Ronald'a karşı tutkusunun çabucak vahşileşmesi ve kaçınılmaz ironik sona ilerlemesi seyirciyi şaşırtmamalı.
Tutku Oyunları'nı diğer benzeri filmlerden ayıran en ilgi çekici özelliği, harikülade gevşek, nükteli ve detay yönlü üçüncü şahıs anlatımı. Sinema okulunda uyarlama dersinin ilk kuralı, bir kitaptaki uzun betimsel paragrafları senaryoya görsel resimlerle aktarmanın bir yolunu bulmaktır. Örnek olarak, eğer bir kitap kendine has bir kokuyu tarif ediyorsa, senaryo yazarı bu tarifi bir şekilde görselleştirmek zorundadır; bazı karakterleri koklarken gösterip buna göre tepki vermeleri gibi mesela. Çoğu "hürmetli" senaryo öğretmenine göre bir kitaptaki uzun tasvirleri olduğu gibi alıp, senaryoya dış anlatım yolu ile yerleştirmek, adaptasyon sanatının en büyük günahıdır, Todd Field ve Tom Perrotta'nın kaleme aldıkları senaryonun dehası, bu kuralları ihtişamla ezip geçerek uyarlandığı romanın bir sürü paragrafını olduğu gibi filmin içine yerleştirmesi. Will Lyman'ın kasten duygusuz ve düz okuma tarzından da güç alan bu anlatım tarzı, psikiyatristlerin on üç yaş gençlere vermeye bayıldıkları "buluğ çağı ve siz" tarzı kitapları hatırlatıyor. Böylece dışarıdan yetişkin görüntüsü verilen karakterlere çocuksu bir hava katıyor (ki filmin orjinal ismi "Küçük Çocuklar", bu teoriyi kanıtlamakta).
Tutku Oyunları, Todd Field'in ikinci uzun metraj filmi, fakat Field şimdiden son zamanların en yetenekli Amerikalı yönetmenlerinden biri olarak kendini kanıtlıyor. İlk filmi Yatak Odasında, ciddi, sert, yavaş bir tempo ile ilerleyen, minimal kamera hareketine sahip, 2001 yılının en iyi drama filmlerinden birisiydi. Diğer yandan Tutku Oyunları, daha stilize ve coşkun bir görsel anlatıma sahip. Hızlı kesimler ve abartılı ışık kullanımı (Sarah'ın Brad'e aşık olduğuna karar verdiği havuz çekimi gibi) ile ara sıra seyirci ile arasında bulunan dördüncü duvarı delip geçen sahneler ile dolu (Brad'in mükemmel güzellikteki eşini (Jennifer Connely'i), Sarah'ın olağandışı kalın kaşları ile kıyasladığı dahiyane sekans gibi).
Bazı akıllıca kullanılmış stilize seçimleri Amerikan Güzeli ile paylaşmasına rağmen Tutku Oyunları, seyircinin karakterlerine daha yakın bir empati ile bakmalarını mümkün kılıyor, çoğunlukla Kate Winslet ve Patrick Wilson'un güçlü performansları sayesinde.
Tutku Oyunları'nın güzelliği, sıkıcı ve gün be gün yaşamın dış görünüşte önemsiz gibi görünen detaylarına taze bir bakış açısı getirmesi. Sinema tarihinde gördüğüm en enteresan ve güçlü ilk perdelerden birine sahip ve o otuz dakika içinde hiçbir önemli konu bağlamı kendini göstermiyor. Sonradan, Sarah ve Brad arasındaki ilişkinin yavanlığı ve eski polis ile çocuk tacizcisi arasında geçen alt konunun fazla yer kaplayarak filmi uzatması, yani basitçe dile getirmek gerekirse "konu"nun "hikaye"nin akıcılığını kesmesi, azıcık da olsa hayalkırıklığı yaratan bir tat vermiyor degil.
Fakat bu kesinlike minyatür bir şikayet. Sürekli iyi not alan bir öğrencinin bir iki orta not alınca üzülmesi gibi. Sonuçta orta not da çok iyi bir not, özellikle bariz geçer not almayan bir sürü filmin sinema perdelerini kirlettiği bu dönemde. Tutku Oyunları, bu senenin şu ana kadarki en başarılı ve yaratıcı dramı.