Zaman Yolcusunun Karısı
Yazar: Orkan Şancı"Zaman bir saçmalıktır" demişti Douglas Adams. Bunu, olağanüstü "Otostopçu" kitaplarındaki zamanda yolculuk konusuna kafamızı fazla takmamamız için tavsiye etmişti. Bu tavsiye, "Time Traveler's Wife"ı izlerken özellikle geçerli. Zira film, zamanda ileri-geri yolculuk etmenin doğasıyla, bilimsel altyapısıyla fazla ilgilenmiyor. Onun yerine birbirini seven iki insan için önemli bir engel olarak ele alıyor; bir aşk öyküsünün "kötü adam"ı kılıyor. Doğrusu, zamanda yolculuk ile romantizm kavramlarının birbiriyle bu denli yakın flört ettiği bir film izlediğimi hatırlamıyorum.
Henry (Eric Bana), nedenini çok da anlamadığımız (kafayı da takmadığımız) şekilde, "zaman"da kendi isteği dışında yolculuk ediyor. Örneğin, tam güzel bir kızı öpecekken kendini çırılçıplak bir halde üstelik başka bir yılda ormanda buluveriyor. Clare (Rachel McAdams), çayırda piknik yapan küçük bir kız olduğu yıllardan genç kadınlığa adım attığı döneme kadar, Henry'nin bu gidip gelmelerine tanıklık ediyor. Aşk zaman tanımıyor.
2002 tarihli Tattoo (Dövme)'den beri yakın takibe aldığımız Alman yönetmen Robert Schwentke, Jodie Foster'lı "Flightplan"dan sonra ikinci Holywood denemesinden de alnının akıyla çıkmış. Zamanda yolculuğun bilimkurgusal yönü yerine büyük bir aşk hikayesi anlatmayı tercih ediyor, bunu başarıyor da.
Bunda Audrey Niffenegger'in aynı adlı kitabını senaryolaştıran Bruce Joel Rubin'in rolü de büyük. Rubin 1990'da "Ghost" ile Oscar almıştı hatırlayacaksınız. Dahası yönetmenin, büyük bölümünü açı-karşı çekim ölçekleriyle kotardığı, yani bol diyaloglu bir filmde, başrol oyuncularının performansı da çok etkili. Duygusu okunaklı iki yüz: Eric Bana ve Rachel McAdams. Birbirlerine bakışlarında, ölçülü oyunlarında, o an ne hissettiklerini anlamak hiç de güç olmuyor. McAdams demişken filmin kumaşı, onun yine başrolde olduğu "The Notebook"u da yer yer anımsatıyor, ama sadece o kadar. Yönetmen Schwentke, sıkıcı bir çizgiye kolayca kayabilecek öyküsünü anlatırken böyle yetenekli iki oyuncuyla çalıştığı için şanslı.
"Time Traveler's Wife", romantik bir film izlemek isteyen çiftlere adanmış gibi. Bu türde yeni bir çağ başlatmıyor belki ama zaman yolculuğunu aşkın önüne büyük bir engel olarak koyması, aşkın bu engeli aşıp aşamayacağını sınaması açısından ilgiyle izletiyor kendisini.
Küçük kız Alba'nın sevimsizliği dışında filmdeki ne oyunculuklar ne de yönetmenlik için söylenebilecek olumsuz söz var. Vaat ettiğini yerine getiren her film iyidir sonuçta. Israrla altı çizilen "sevdiğiniz bir insanla geçirdiğiniz her dakika çok önemlidir" mesajına da itirazımız yok. Ancak yeni bir "The Notebook" da beklemeyin.